Naz'dan
Titrek bir sesle "Ailem..." diyebildim sadece. Hemen "Merak etme onlar güvende. Öyle biri olmadığı için nişanlım yurtdışında ailesinin evine tatile gitti demiştim. Ama sen evine gittiğin an gerçek anlaşılır, kendinle beraber aileni de yakarsın. Orada yaşadığını düşünüyorlar. O yüzden o şerefsizlerin sokağı kolay kolay boş bırakacaklarını hiç sanmıyorum."
Peki karşımdaki henüz kim olduğunu bile bilmediğim adama nasıl güvenecektim. Nasıl güvenip ailemin ve kendi canımı ona emanet edecektim. Sıkıntılı bir nefes alıp konuşmaya başladım.
"Peki, dediklerinin doğru olduğunu nereden bileceğim. Hadi doğru diyelim, beni ve ailemi koruyacağına nasıl güveneceğim. Sonuçta beni tanımıyorsun bile neden koruyasın ki?"
Ona attığım şüpheli bakışlara karşı bana şefkat dolu bir bakış attı. Bir dakika şefkat mi? O ne alaka? Kesin yanlış gördüm. Her neyse... Ve beklemediğim bir şey oldu. Birden odadan çıkıp gitti. Ahh... biliyordum kimseye güven olmaz.
Ama o geri geldi, elinde bir tabancayla. Tam yataktan kalkacağım sırada " Korkma, bu senin." dedi. Ve asla beklemediğim bir şey yapıp tabancayı bana uzattı. Bu adam deli mi, neden kaçırdığı birine silah veriyor?
Elimi uzatıp tabancayı aldım. Hayatımda ilk defa bir silaha dokunuyordum. Metalin verdiği soğuk his bile ürpermeme yetiyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. Sorar gözlerle yüzüne baktım.
"Tabancanın içi dolu. Tam on iki tane mermi var. Eğer kendini tehlikede hissedersen köşedeki emniyet düğmesini çekip bana veya başka birine karşı kendini savunabilirsin."
Şaşkın gözlerle, dilim tutulmuş şekilde ona bakmaya devam ettim. Yüzüme bakıp ,ifademden dolayı olsa gerek, hafif sırıtıp rahat bir tavırla sözlerine devam etti.
"Seninle bir anlaşma yapmak istiyorum. Sen bir süre daha burada kalıp güvende olacaksın. Belki çok gerekirse nişanlım taklidi yapabilirsin. Ben de buna karşılık seni ve aileni koruyacağım. Seni onlara gönderemem ama onları sana kısa sürede olsa getirebilirim. Eğer benimle kalacağına tam anlamıyla güvenirsem de telefonunu da veririm. Rahat rahat konuşursun onlarla. Niyetim seni burada tutsak etmek değil. Bir süreliğine ,ortalık durulana kadar, misafir etmek. Hmm, anlaştık mı?"
Dedikleri aklıma yatmaya başlamıştı. Ama benim bu sene girecek bir sınavım vardı bir sene daha ertelersem artık bastonlu bir avukat olurdum.
"Söylediklerin aklıma yattı ama ben bu sene üniversite sınavına girecektim. Ona girebilir miyim? Bir sene daha uzatmaya niyetim yok çünkü."
"Eğer ailen bizi polise ihbar etmezse yani hakkında arama kararı çıkmazsa tabiki de girebilirsin. Hatta şöyle yapalım: bu durumda sınava hazırlanman çok zor olur. Sen sadece barajı geç ben de seni bu zor duruma düşürmenin karşılığı olarak Türkiye' de veya yurtdışında, fark etmez isteğin bir özel üniversitede okutuyum. Kabul mü? Tabii bunların olması için anne ve babanı ikna etmen gerekiyor."
"Annemi... Yani babam yok, iki sene önce vefat etti. O yüzden annemi ikna etmem lazım. Eğer durumları anlatırsam kabul edeceğini düşünüyorum."
"Bu durum da teklifimi kabul etmiş mi oluyorsun?"
Derin bir nefes alıp "Evet, kabul ediyorum.", dedim.
Memnun bir ifadeyle yüzüme bakıp "Öyleyse şimdi sana bir telefon vereceğim sen de anneni arayıp iyi olduğunu söyleyeceksin. Sonra da annene bir adres vereceğiz. O oraya gelince de bizimkiler onu buraya getirecekler. Tamam mı?"dedi.
Sorusuna karşılık hafifçe başımı salladım. Çok geçmeden elinde bir telefonla döndü.
"Sana güveniyorum. Sen de bana güvenip sakın bir delilik yapma." dedi ve elindeki telefonu bana uzattı.
Annemi arayıp iyi olduğumu söylemiştim. Ve bana söylediği adresi anneme vermiştim. Polisi aramamasını, bana güvenmesi gerektiğini ve verdiğim adrese gelirse onu bana getireceklerini söyleyip, telfonu kapatmıştım. Tabii ki konuşma boyunca tüm konuşmalarım yanımdaki adam tarafından dinlenmişti.
...
26.06.2022
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Atan Kalpler
Roman d'amourKaderin birbirine bağladığı iki kalbin hikayesi... Her ne yapsa da kaderinden kaçamayan Emir Soylu ve hiçbir şeyden haberi yokken kendini aşkın ve ihanetin içinde bulan Naz Aksoy. (+18) Ellerini bacaklarımı araladığım için açılan elbisemin üstünden...