8.BÖLÜM

5.6K 212 16
                                    

Düşüncelerimden Emir'in sorar gözlerle yüzüme bakmasıyla çıktım. Doğru ya adımı hala söylememiştim. Yerimde dikleşip "Ben de Naz, Naz Aksoy." dedim.

"O zaman tanıştığıma memnun oldum ortak." dedi. Yüzünde gerçekten de memnun olmuş bir ifade vardı. Kendim için aynı şeyi söyleyemeyecektim. O yüzden sessiz kaldım.

Ama o bozuntuya vermeden eline çatal bıçağını aldı, bana dönüp yemeğe başlayalım mahiyetinde "Afiyet olsun." dedi ve önüne dönüp tabağını doldurmaya başladı. Açıkçası ona hala güvenmiyordum o yüzden o neyden aldıysa ben de ondan aldım. Tabii ki peynir türleri ve zeytin hariç. Ne var ki bu Allah'ın cezası adam hep onlardan alıyordu. Anlaşılan yine aç kalacaktım. Tabağını doldurma işi bittikten sonra bir kendi tabağına bir benimkine baktı acaba anlamışmıydı. Ama şu an ilgi odağım bu değildi. Tek ilgimi çeken patates kızarması ve onun harika kokusuydu. Kızartmaya bakıp iç çektim ve yakıcı bakışlarını yüzümde hissetmemle sağa döndüm. Benim ona dönmemle gözlerini kaçırdı. Tam o an istediğim şeyi yapıp kızartmadan tabağına biraz aldı. Tabii ki yaptığım şey belli olmasın diye hemen atlamadım. Bakışlarını tabağıma indirip ağzıma bir salatalık attım. Tam o anda görüş açıma bir el ve yarısı kesilmiş haşlanmış yumurta girdi. Sonra yine aynı el Hanife ablanın önümüze koyduğu çayları ve suları değiştirdi. Şaşkın bakışlarım Emir'in suratını bulunca kendi tabağındaki bendeki yumurtanın diğer yarısını yüzüme bakmadan umursamaz bir tavırla yedi sonra da çayı içti. Ahh... demek zeki bir adamdı. Ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı. Hem zeki hem de düşünceli. Belki de sandığım gibi eli silahlı, gördüğünü öldüren ve karanlık işlerle uğraşan bir mafya değildi. Belki sadece kendini korumaya çalışıyordu. Çünkü davranışları öyle vicdansız biri gibi değildi. Benimle yaptığı anlaşmadan da hiçbir kârı yoktu. Ya da ben öyle sanıyordum. Hayır Naz erkenden polyanacılığa başlama. Daha kimin ne olduğu belli değil. Evet, iki iyi davranışa kanacak biri değildim. Kanmamalıydım.

Geçen süreç içinde sessiz bir kahvaltı yapmıştık. Tam bitirdiğimiz sırada annem gelmişti. Koşarak gidip ona doya doya sarılmıştım. Yüzü iki günde çökmüş, gözleri uykusuzluğun ve endişenin izlerini taşıyordu. İyi olduğuma inanması biraz zaman almıştı. Yalnız kaldığımız kısa sürede anneme olanları anlatmıştım. Sonra ise Emir gelmişti. Anneme yaptığımız anlaşmayı anlatmıştı. Buna karşılık annem ilk başta kabul etmemiş beni kendi koruyabileceğini ve şehir değiştireceğini söylemişti. Ama Emir o adamların sadece Ankara'da olmadığını, benim yüzümü tanıdıklarını ve en güvenli yerin bu ev olduğunu söylemişti. Evet bu ev son derece güvenliydi ama yüzüm? O karanlıkta nasıl görmüşlerdi? Ve Emir bana bundan hiç söz etmemişti. Bunu Emire en kısa sürede sormam gerekiyordu. Annem en sonunda ikna olmuştu. Tabii bunda benim de iyi oluşumun etkisi vardı. Annemin yanında daha fazla üzülmesin diye ekstra bir iyi rolü yapmıştım. Ve o giderken ağlamamak için kendimi fazlasıyla sıkmıştım. Şimdiyse kendimi banyoya kilitlemiş, köşede oturup tabancamla bakışarak, sessiz sessiz ağlıyordum.

...

29.06.2022

Aşka Atan KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin