11.BÖLÜM

4.9K 182 19
                                    

Emir'den,

Arabaya binmek üzereyken duyduğum silah ve patlama sesiyle hemen tabancama davrandım. Naz... Naz evdeydi. Patlayan silahları umursamadan eve doğru koştum. Tam o sırada patlayan camdan eve girmeye çalışan birini gördüm. Ve benim onu görmemle onun diğer tarafa seyahat etmesi eş zamanlı olmuştu. Tekrardan eve girmeye yeltenince etrafıma daha fazla adam üşüşmeye başladı. Anlaşılan bunları yere sermeden Naz'a ulaşmam zordu. Çünkü ben eve girersem bunlarda arkamdan gelirdi.

Beni gören korumalarda diğer adamların etrafını sessizce sardı. Naz burada olduğu için koruma sayısını üç katına çıkarmıştım. Ama bu aptallar bana o kadar odaklanmıştı ki arkalarındaki adamları fark etmediler bile. Ve benim gözümü kırpmamla hepsi yere yığıldı. Etrafa bakınca Akrep'in üç beş adamı daha kalmıştı. Korumalara "Bunları da temizleyin."dedikten sonra hızla içeri girdim.

Içeride her yer cam parçasıydı. Ve kan. Naz'ın kanı. Allah kahretsin. Yerdeki kanlar merdivene doğru yol alıyordu. Hızla yukarı çıkıp Naz'ın odasına girdim. Burada değildi. Kafayı yemek üzereydim. Hemen odadaki banyonun kapısını çaldım.

"NAZ, BENİM EMİR. KORKMA. ORDA MISIN? SES VER." dedim, bağırarak. Hayatımda hiç bu kadar aciz hissetmemiştim.

İçerden kısık bir inilti sesi geldi.

"Naz, hadi aç kapıyı." dedim. Ama hiç birşey olmadı. Kapıyı kırmam lazımdı. Hızla kapıya omuz atmaya başladım. Dördüncü vuruşumda kapı kırılmıştı. Küvetin köşesinde küçük bir kan gölü oluşmuştu. Hızla ilerleyip küvetin arkasına gittim. Naz'ı yan devrilmiş bir şekilde buldum. Seri bir şekilde Naz'ı kucağıma aldım ve revire götürdüm. And olsun ki ona bunu yapan Akrep'i bulup kafasını ezecektim. Ben ona bakmaya kıyamazken, şimdi kucağımda kanlar içinde yatıyordu.

Revire girip Naz'ı sedyeye yatırınca buradaki nöbetçi dokrtorlar hızla yanımıza geldi.

"Çabuk camları temizleyin. Daha fazla kan kaybetmesin." dedim. Doktorlar vakit kaybetmeden camları temizlerken hastanemi aradım ve 0+ kan getirmelerini istedim. Çok fazla kan kaybetmişti.

Sinirden ve endişeden aklımı yitirmek üzereydim ama Naz'ın iyi olduğunu görmeden kendimi kaybedemezdim. Şu an tek şükür ettiğim şey camların boynuna veya bileğine saplanmamış olmasıydı. Yaralar çoğunlukla sol tarafindaydı. Sol kolunun üst kısmında derin yaralar vardı. Ama şükürler olsun ki yüzü ve ayak bileğinde hafif sıyrıkalar vardı. Yüzünde şakağında ve yanağındaydı yaraları.

Duvar kenarında yere çöküp Naz'ı izlemeye başladım. Doktorlar camları temizlenmiş sıyrıkların üzerini kapatmış derin kesiklere de dikiş atıyordu.

Onu koruyamamıştım. Ne işe yarıyordum ki. Kafamı arkadaki duvara vurmaya başladım. Allah benim belamı versin. Naz bu halde olduktan sonra ben yaşasam ne yaşamasam ne. Biz böyle tanışmayacaktık ki. O benim bu pis ve iğrenç tarafımı bilmeyecekti. Ama onu da elime yüzüme bulaştırdım. Belki de onu hiç haketmiyorumdur. Belki hiç yanına yaklaşmamam lazımdı. Belki de başka biriyle sakin, mutlu ve huzurlu bir hayatı olabilirdi. Ama o zaman bana da ölmekten başka çare kalmazdı. Naz'ı başkasıyla mutlu göreceğime ölürdüm daha iyi.

Kafamı tutan Cenan ile birlikte gözlerimi Naz'dan çekmeden konuştum.

"Ne var lan."

Kana bulanmış elini göstererek konuştu.

"Abi böyle yapma kendine. Bak kafan kanıyor. Senin bir suçun yok. Adamlar Akrep'in inini basmaya gitti yakında elinde olur. Onun basını ezersin. Kendine zarar verme."

Naz'ı göstererek konuştum.

"O, bu halde olduktan sonra benim kafam kopsa önemli değil. Şimdi çık dışarı."

Hala başımda dikilmeye devam edince "SANA DIŞARI ÇIK DEDİM. SİZ DE HALA BİTİREMEDİNİZ Mİ İŞİNİZİ." diye bağırdım. Cenan'ın dışarı çıkmasıyla yerimden kalkıp Naz'a doğru gittim. Doktorların yaralarla işi bitmişti. Naz'a hasta kıyafeti giydirmişlerdi ve vücudundaki kanları siliyorlardı. Ben yanlarına gelince doktor panikleyip silmeyi bıraktı. Elinden bezi çekip hepsini dışarı gönderdim. Nazik hareketlere zaten narin olan, yaşadıkları yüzünden daha da hasaslaşan tenini, titreyen ellerimle silmeye başladım. Sıra yüzüne geldiğinde bir damla göz yaşımın yanağına damladığında ağladığımı fark ettim. Ailenin cenazesinden sonra ilk defa ağlıyordum. O zaman doğru düzgün ağlamaya bile fırsatım kalmamıştı.

Silme işlemim bitince şakağına kokusunu içime çekerek, tüy kadar hafif bir öpücük bırakıp geri çekildim. Ahh... onun muhteşem kokusunu kan kan ve ilaç kokusu bile bastıramıyordu. O güzel kokusu beni farklı bir aleme götürüyordu. Sanki herşey durmuşta sadece o ve ben kalmışız gibi hisettiriyordu. Bir saniye daha solumak için canımı bile verirdim.

...

Eveet, bir bölümündaha sonuna geldik. Bölüm hakkındaki yorumlarınızı ve favlarınızı eksik etmeyin lütfen...💗

02.07.2022

Aşka Atan KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin