Cesaretimi toplayıp yataktan kalktım ve Emri'in kaldığı odaya doğru koştum.
Bağırarak odaya girdim ve sesimi duyup koltuktan kalkan Emir'in kucağına atlayıp bacaklarımı beline sardım. Korkuyla konuştum.
"Ayı... Ayı var orda. Kocaman. Cama vurdu Emir. Bizi yiyecek. Bir şey yap."
Emir bir şeyler homurdandı. Sonra da bir elini bacağımın altına sarıp düşmemem için beni sabitledi. Diğer eliyle arka cebinden telefonu alıp, bir şeyler tuşladıktan sonra kulağına götürdü. Telefon ilk çalışta açıldı. Emir sinirli bir sesle konuştu.
"Mahmut, ben sizi oraya korkuluk diye mi diktim. Cama bir şeyler vurmuş. Neredesiniz siz."
Karşıdan cevap gelince Emir bir an gülümser gibi oldu ama yüz ifadesini hemen toplayıp bağırdı.
"Bu evde zil var değil mi, Mahmut. Cama vurmak ne demek. Bir daha olmasın."
Karışıdan cevap beklemeden telefonu kapatıp bana döndü.
"Korkma. Korumaymış. Rapor vermek için aramış. Telefonuma ulaşamayınca da cama vurmuş. Odada ben varım zannetmiş."
"Ama ben gördüm kocamandı. Böyle sert sert vurdu cama." dedim, hâlâ korkuyordum çünkü.
Emir bu söylediğimin üzerine bana bakıp güldü ve "Yanlış görmemişsin. Mahmut'ta bir çeşit ayı zaten. İnsan olsa zile basardı değil mi?" dedi. Dediği şeyle bende gülmeye başladım. Hatta kahkaha bile atmış olabilirim.
Emir'de gülerek diğer elini de bacağıma sarıp bana biraz daha yaklaşınca kucağında olduğumu hatırladım. Lanet olsun neden hep ben bu adamla böyle durumlara düşüyordum.
Kımıldanıp inmeye çalıştım ama o kadar sıkı tutuyordu ki inemedim. Sonra ne yaptığını fark etti ve bir şeyler homurdanıp beni nazikçe yere bıraktı.
Şu an ne yapacağımı bilemez bir haldeydim. İçeri gitmeye korkuyordum kalsam, nasıl kalacağım. Emir lafa girdi.
"Odada tek başına uymaya korkuyorsan uyuyana kadar bekleyebilirim." dedi ama gözlerinden uyku akıyordu. Gözleri kızarmış ve göz altları morarmıştı.
"Sen de çok yorgun görünüyorsun." dedim. Bir an aklına bir fikir gelmiş gibi gözleri anlık parıldadı ve bana gel diyip odaya doğru önden yürümeye başladı.
Büyük dolabı açıp içinden yer yatağı gibi bir şey ve yorgan çıkarıp yere serdi. Ve yataktan az önce üzerinde yattığım yastığı da aldı. Yere yaptığı yatağı gösterip konuştu.
"Ben de burada uyurum o zaman. Bir şey olursa ufak bir seslenmen yeter."
Ne diyeceğimi bilemiyordum. Onca yorgunluğunun üstüne bir de ben korktuğum için yerde yatacaktı. Neden bu kadar düşünceli davranıyordu ki? Yeni tanıştığı bir kız için fazla kibar ve düşünceliydi.
Aklımdaki sorulara son verip Emir'e yüzümde ufak bir tebessümle dönüp "Teşekkür ederim, ama orda nasıl yatacaksın. Hem yer sert ve senin omzun yaralı hem de çok yorgunsun orada dinlemezsin." dedim.
Bir dakika ben şimdi Emir için endişeleniyor muydum? Hayır beni dağın başına getiren oydu bir zahmet yatsın yerde değil mi? Ah Naz ah şu içindeki muhteşem saf ve temiz kalbe sahip kızı tutamıyosun ki. Zaten ne geldiyse başıma bu adam için endişelendiğimden gelmedi mi.
Yüzümdeki tebessüm silinirken Emir hala hipnoz olmuş gibi yüzüme bakıyordu. Tabi uykusuzluktan adamın feleği şaştı. Kendini toparlayıp konuştu.
"Hayır, hayır sorun değil. Hadi yat sen ben ışıkları söndürürüm." dedi.
Madem yerde yatmaya çok meraklıydı kendi bilir. Benim işime gelirdi valla. Kaç gündür doğru düzgün uymuyordum. Hemen yatağa girip Emir'in olduğu tarafa en uzak kısma yattım. Emir'de ışığı söndürüp yerine geçti.
Fazla sürmeden uykunun tatlı kollarına kendimi bıraktım. Bakalım yarın başıma neler gelecekti.
...
06.07.2022
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Atan Kalpler
Lãng mạnKaderin birbirine bağladığı iki kalbin hikayesi... Her ne yapsa da kaderinden kaçamayan Emir Soylu ve hiçbir şeyden haberi yokken kendini aşkın ve ihanetin içinde bulan Naz Aksoy. (+18) Ellerini bacaklarımı araladığım için açılan elbisemin üstünden...