Uzun bir aradan sonra yine sizinleyim bebekler.
✨
Umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Beğeni ve özellikle yorumlarınızı eksik etmeyin, lütfen.💕
İyi okumalar...
"Ah benim saf kardeşim. Seni başka biriyle karıştırmam ne mümkün. Seni ne kadar aradım bilemezsin ama bakıyorum ki sen ailemizi katleden ailenin planının maşası olmuşsun?"
Karşımdaki adamdan duyduğum sözlerle şok geçirdim. Hangi adamdan bahsediyordu? Şu an yanında olduğum tek adam Emir'di. Ve bu ağabey meselesi de neyin nesiydi?
"Beyefendi dediğim gibi beni başkasıyla karıştırıyorsunuz. Şimdi lütfen önümden çekilin?"
Bir an önce bu adamdan uzaklaşıp Emir'in yanına, şu sıralar tek güvende hissettiğim yere, gitmek istiyordum.
Adam cebinden açık kahve orta boy bir zarf çıkarttı ve bana uzattı.
"Naz al bu zarfı, yalnızken içindekilere bak. Ne demek istediğimi anlayacaksınız. Sana geç kalsamda senin ağabeyinim, kötülüğünü istemem, isteyemem. Bu zarfta hakkındaki gerçekler var. Eğer içindeki telefonda kayıtlı olan tek numarayı ararsan sana geriye kalan tüm gerçekleri anlatırım."
Zarfa elimi uzatmayınca ağzı açık olan çantama sıkıştırdı hemen ardından ise Emir'in sesi uzun koridorda yankılandı. Hızla bakışlarım arkaya döndü.
"Naz, güzelim neden bu kadar geciktin?"
Gözlerim sanki yanlış bir şey yapıyormuşum gibi aceleyle önüme dönünce kimseyi göremedim. Bu adam bu kadar hızlı nasıl gözden kaybolmuştu?
Emir'e ne söyleyeceğimi bilemedim. Acaba her şeyi anlatsa mıydım? Ya da önce zarfı açmayı mı bekleseydim? Kafam gerçekten çok karışıktı?
Önce zarfı açmak daha mantıklı geldiği için Emir'e birşey dememeye karar verdim. Neden bilmiyorum ama böyle yapmak ne kadar ona karşı suçlu hissetsem de daha doğru geliyordu.
Yüzüme samimi olduğunu umduğum bir gülümseme kondurup Emir'e döndüm.
"Sıra vardı lavaboda biraz bekledim o yüzden."
Emir de bana aynı şekilde gülümsedi ardından sahiplenici bir tutuşla ince belimi kavradı ve bizi çıkışa yönlendirdi.
Geçen süre zarfında eve gelmiştik. Ben saatin geç olmasını da fırsat bilip uykum geldi bahanesi ile odama çıkmıştım. Emir ise gelen önemli olduğunu söylediği bir telefon üzerine çalışma odasına girmişti.
Şimdiyse yatakta oturmuş çantamdan çıkardığım zarf ile bakışıyordum. Açıkçası çok korkuyordum. Hayatım zaten alt üst olmuştu. Her ne kadar bu hayata olmasa da Emir'e alışmıştım. Yeni bir sarsıntıyı kaldırabilir miydim, bilmiyorum.
Korkularımı kenara itip ciğerlerimi derin bir nefes ile doldurdum ve önümdeki zarfı elime aldım. Zarfı dikkatlice açıp içine baktığımda içinde bir kaç tane fotoğraf, eski olduğu anlaşılan katlanmış bir kağıt ve bir telefon vardı.
Bunları burada rahatça inceleyemeyeceğimi fark edince zarfı da alıp hızla odanın içindeki banyoya girdim. Suyu açıp banyo yapıyor imajı verdikten sonra klozete oturtup öncelikle fotoğrafları incelemeye başladım.
İlk fotoğrafta bir hastane odasında yeni doğduğu belli olan bebeğini tutan bir kadın vardı. Oldukça güzel olan kadın, uzun kahve saçlarına taktığı kırmızı kurdele ve hasta kıyafetinin içinde yüzündeki tebessümle bebeğine bakıyordu. Bu fotoğraf neden bilmem ama kalbimi ısıtmıştı. Ama o adam neden bana verme gereği duymuştu?
Bir diğer fotoğraf ise geniş ve yeşil bir bahçede çekilmiş aile fotoğrafıydı. Fotoğrafa dikkatli bakınca az önceki fotoğraftaki kadın olduğunu anladım. Kocası olduğunu tahmin ettiğim adam minik bir kız çocuğu tutuyordu. Kadının önünde ise 7-8 yaşlarında yüzünde kocaman gülümseme olan bir oğlan çocuğu vardı.
Resime dikkatli bakınca aslında herkesin yüzünde oldukça mutlu bir gülümseme olduğunu fark ettim. Güzel bir aileydi.
Diğer bir fotoğrafa geçtiğimde ise artık o yeni doğan kız çocuğu biraz büyümüşe benziyordu. Bir yaşında olduğunu tahmin ettiğim minik kızın üstünde toz pembe tatlı bir elbise vardı. Lacivert bir koltuğun üstünde az önceki oğlan çocuğunun kucağındaydı. Çocuk minik kızı büyük bir özenle tutmuş başına şefkat dolu bir öpücük konduruyordu.
Benim bu yaşlarımın hiç fotoğrafı yoktu maalesef. Benim doğduğum evde çıkan yangın üzerine ne bir anı ne de bir parça eşya kalmıştı bebekliğimden.
Resimdeki küçük kızı incelerken kolundaki minik iz dikkatimi çekti. Biraz daha dikkatli bakınca bunun bir doğum lekesi olduğunu fark ettim. Aman Allah'ım bu benim kolumdakiyle aynı lekeydi. Hızla fotoğrafları kucağıma bırakıp zarfın içindeki kağıdı elime aldım.
Bu bir doğum belgesiydi.
Tarih, 2 Temmuz 2002'ydi. Benim doğum yılımla aynı. Bebeğin adı ise Arya Arslan'dı.Belgenin üzerine yapıştırılmış post-it kağıdında ise bir not vardı.
Evet, sevgili kardeşim, güzel Arya'm. Bunlar bizim ailemizin mutlu günleriydi. Ta ki 'Soylu' ailesi, ailemizi dağıtıp seni bizden alana dek. Bu fotoğraflardaki minik kız sensin kardeşim. Kolundaki doğum lekesinden, annemizin sana benzeyişinden ve belgedeki doğum tarihinden bunu zaten anlamışsındır. Eğer emin olmak istiyorsan zarftaki telefonu aç içindeki videoyu izle. Yanında olduğun adam kendi ağzı ile itiraf etsin.
Gözünden süzülen bir damla yaş notun üzerine damlarken titreyen ellerimle telefonu açtım. Bir kaç saniye içinde açılan telefon ekranında sadece bir klasör vardı. Hızla tıkladım. Klasörde bir video vardı. Videoya hızla tıkladım.
Videoda iki kişi vardı. Bunlardan biri Emir diğeri ise tanımadığım bir adamdı. Ofis gibi bir yerde karşılıklı oturmuşlardı. Kamera çapraz bir açıyla çektiği için adamın yüzünün yarısı görünürken, Emir'in görüntüsü çok netti. Söze iğrenç ses tonuyla adam girdi.
"Demek baş düşmanımız Arslanların kayıp kızının, Arya'nın yerini biliyormuşsun öyle mi Emir, öyle mi benim aslan yeğenim? O kızı ne için kullanacaksın? Neden peşindesin? Yoksa benim, amcanın, başladığı işe sen mi nokta koyacaksın?"
Emir mimiksiz bir şekilde karşındaki adama yani amcasına bakıyordu.
"Sen sır gibi saklasanda ben de bir kaç şey öğrendim. Kızın adı Naz, Naz Aksoy. 19 yaşında. Memur bir ailenin yanında kalıyormuş ama adresleri sürekli değiştiği için bulamıyoruz. Bak yeğenim sen hiç uğraşma kızın yerini bize söyle biz bakalım icabına."
"Olmaz Cengiz amca o kız önemli biri değil. Olsa olsa küçük, basit bir piyon olur. Zaten ne adı aynı ne de soy adı. Bambaşka bir hayat yaşıyor. Bizim daha büyük oynamamız lazım. Eğer elimizde hiç bir koz kalmazsa işte o zaman o kızı kendi yanıma çekip kullanmayı bilirim. Sen hiç merak etme."
Buz gibi sesiyle söylediği cümleler üzerine gözlerimden yaşlar daha şiddetli dökülmeye başladı.
Ben neyin içine düşmüştüm böyle?
...
Maalesef ki bir bölümün daha sonuna gelmiş bulunmaktayız.
Bölüm nasıldı sizce?
Sizce Emir gerçekten Naz'ı kullanıyor mu?
Siz Naz olsaydınız ne yapar, hangi tepkiyi verirdiniz?
Hepinizi çok seviyorum canlarım diğer bölümde görüşmek üzere, hoşçakalınn...🤗💖
30.01.2023
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Atan Kalpler
RomanceKaderin birbirine bağladığı iki kalbin hikayesi... Her ne yapsa da kaderinden kaçamayan Emir Soylu ve hiçbir şeyden haberi yokken kendini aşkın ve ihanetin içinde bulan Naz Aksoy. (+18) Ellerini bacaklarımı araladığım için açılan elbisemin üstünden...