Bu bölümde sınır 15 oy.
İyi okumalar💜
Bilge'nin sözleriyle birlikte gözümü ellerimizle çevirdim. Beynimde sürekli "Elindeki kan." cümlesi tekrar ediyordu.
Emir'in nasıl biri olduğunu unutup kendimi ona fazla kaptırmıştım sanırım.
Ama şu da vardı ki Bilge bunu bilinçli de yapıyor olabilirdi. Evet Emir bence de sütten çıkmış ak kaşık değildi. Bir takım karanlık işleri vardı. Bu belliydi.
Zaten onu kurtardığım günkü hali, evinin saldırıya uğraması ve bahsettiği düşmanı bunu kanıtlıyordu.
Ama şu da vardı ki Emir zaten bu yönünü hiç gizlememişti. Hatta böyle yaşam tarzına sahip biri olarak iki haftada gördüğüm kadarıyla oldukça kibar ve düşünceli bir adamdı. Beni de şimdilik sadece burası ilgilendiriyordu zaten.
Ve tabii ki de Bilge'ye de güvenmiyordum. Kimseye kolay kolay güvenmezdim ama bu kız başkaydı. Bu kıza asla ama asla güvenmezdim. Fazla sinsiydi. Sanki konuşmuyor da tıslıyor gibiydi.
Bu sözlerin altında yatan anlamı Emir'e tabii ki soracaktım ama şimdi modumu bozup Bilge'ye istediğini vermeye hiç niyetim yoktu.
Yüz ifademi toplayıp Bilge'nin sözlerine vereceği cevabı merak eder bir şekilde Emir'e bakmaya başladım.
Emir'in biraz önceki siniri geri gelmişe benziyordu. Ama bu seferki Bilge'yeydi. Aptal ortamda laf çarpıtılacak son kişiye laf çarpmaya çalışmıştı.
Emir'in bu sinirili hâli Bilge'ye olduğu sürece beni korkutmuyordu. Hatta eğleniyorum bile diyebiliriz. Sanırım ben de çok saf değildim. Ne yapıyım ben de insanım ama...
"Merak etme Bilge. Benim elimde tek damla kan yok. Şimdiye kadar kimin cezasını kestiysem hepsi kansız, soysuz piçlerdi. Ve tabii ki yediği kaba pisletip, minnet duymayanlar da vardı aralarında. Anlarsın ya."
Son cümlesiyle Bilge'nin benzinin atması bir oldu. Aldığı her ne kadar üstü kapalı gibi gözükse de gayet açık olan tehditle birlikte yerinde rahatsız bir şekilde kımıldandı.
Vereceği bir cevap yokmuş gibi gözüküyordu. Zaten bu laflara verilecek bir cevap var mıydı o da tartışılır.
Emir elimi hafifçe sıkıp dikkatimi üzerine çekti.
"Hadi sevgilim biz de artık uyuyalım."
Boşta olan elini yanağıma dayayıp baş parmağını sol gözümün altında gezdirirken konuşmaya devam etti.
"Bak uykusuzluktan gözlerin şişmiş."
Bu teması mayışmama sebep olurken, cevap olarak ağzımdan mırıldanma gibi bir "Tamam." çıktı.
Gerçekten etkileyici biriydi. Fazla yakışıklıydı. İlk zamanlar canımın derdinden fark edemediğim tüm ayrıntıları şimdi gözümün önündeydi.
Üzerinde hafif bir kemer olsa da fazla büyük olmayıp onu daha karizmatik gösteren burnu. Hep aynı boyda olan kirli sakalları. Buraya geldiğimizden bu yana biraz daha uzayan koyu kahve saçları. Ve tabii ki dudakları.
Sanırım o dudaklar şu an bana bir şeyler söylüyordu.
"Hadi gidelim, sevgilim."
Yüzüne dalıp gitmenin verdiği utançla kulaklarım yanarken onunla olan göz temasını kesip önüme döndüm. Alp'e bakarak "İyi geceler." deyip kendimi Emir'in yönlendirmesine bıraktım.
Emir elimi bırakmadan ayağa kalktı ve bizi yatak odasına doğru yönlendirdi. Odaya girince kapıyı kapattı. Hâlâ el ele olduğumuzu fark ettiğimde ellerimizi ayırdım. Elimde oluşan boşluk hissini göz ardı etmeye çalışıp derin bir nefes aldım.
"Naz ben şu yer yatağını ve yastıkları içeriye verip geliyorum." dedi ve hepsini kucağına doldurup odadan çıktı.
Eveet yer yatağını onlara verdik ama şimdi Emir nerede yatacaktı?
Aradan bir dakikada bile geçmeden Emir tekrardan odaya geldi. Ben hala bıraktığı yerde dikilip dururken aklımda dönen soruyu dile getirdim.
"Emir yatağını onlara verdin ama şimdi sen nerede yatacaksın?"
Emir sanki bu aklına yeni gelmiş gibi suratıma baktı ve ağzının içinden mırıldandı.
"Sanki ben de akıl bıraktında."
Ne dediğini anlamamıştım.
"Bir şey mi dedin?"
"Hayır. Sen geç yatakta yat ben şu tekli koltuktayım."
O tekli koltuğa zor sığıyordu. Orada hayatta uyuyamazdı. Zaten bir haftadır ya yerde ya da koltukta sürünüyordu benim için.
Hem yatak oldukça büyüktü. İkimize yeter de artardı bile. Bana art niyetle bakmadığını da geçen sürede anlamıştım. Eğer bir şey yapacağı olsaydı yalnızken çoktan yapardı. Yani o yatağın bir ucuna, ben de diğer ucuna yatarsam sorun olacağını düşünmüyordum.
"Emir orada rahat edemezsin her yerin tutulur."
Yatağı göstererek sözlerime devam ettim.
"Hem yatak gerçekten çok büyük. Ikimize de yeter. Senin için de sorun yoksa burada yatabiliriz."
Söylediğim şeylerden sonra hızla yatağa girip sırtımı Emir'e dönüp yorganı kafama kadar çektim. Çünkü kabul veya red cevabı fark etmez ikisinden de utanacaktım. Hiç değilse yüzüm görünmesin.
Aradan geçen bir dakikanın ardından yatağın diğer tarafı çöktü. Önerimi kabul etmiş olmasının verdiği rahatlıkla yatağa biraz daha sindim ve altında olmaktan daraldığım yorgandan rahat bir nefes almak için kafamı çıkardım. Kabul etmese yaşayacağım utancı düşünmemeye çalışarak gözlerimi yumdum.
Çok geçmeden uykunun tatlı kollarına çekildiğimi hissettim. Normalde bu kadar hızlı uykuya dalmazdım ama Emir'in çok hafif hırıltılı ve düzenli nefes alış verişleri nedense uykuya dalmamı hızlanıyordu. Bilincim kapanırken hissettiğim tek şey Emir'in kokusu ve bana güvende hissettiren varlığıydı.
...
Hikaye sizce nasıl gidiyor?
Akıcılığı iyi mi?
Naz'ın Bilge'nin oyununa gelememesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sınır geçildiğinde yeni bölüm sizlerle olacak💟
Hepinizi çok seviyorumm❤
08.08.2022
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Atan Kalpler
RomansaKaderin birbirine bağladığı iki kalbin hikayesi... Her ne yapsa da kaderinden kaçamayan Emir Soylu ve hiçbir şeyden haberi yokken kendini aşkın ve ihanetin içinde bulan Naz Aksoy. (+18) Ellerini bacaklarımı araladığım için açılan elbisemin üstünden...