Arkadaşlar kusura bakmayın uzun zamandır yazmıyorum ama aşk acısı çekiyordum. Hiç mutlu değildim. İlham gelmedi. Bundan sonra eskisi gibi yazmaya çalışacağım.
Bölümü beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın...
Not: Bölümün kötü adamı Silvermane fakat adamın ismini başlarda unuttuğum için başka bir isim kullanmış olabilirim. Lütfen ona göre okuyun. Daha sonra hikayeyi güncelleyeceğim.
XOXO
Chicago sanat enstitüsünün çatısında, dizlerinin üzerine çökmüş bir şekilde, planını hazırlamak için duruyordun. Bacağından geçirerek giydiğin vücut kemerini bağladıktan sonra çantandan bir mekanizma çıkarıp zemine koydun. Mekanizmanın üstündeki düğmeye bastığında birkaç ayak çıkmış, vakumlama tekniğiyle zemine sıkıca yapışmıştı. Sonra kıyafetin kadar siyah çantana bir kez daha soktun elini. Bu sefer kancalı bir halat çıkarmıştın. Halatın kancasını mekanizmaya bağladıktan sonra diğer ucunu vücut kemerine sıkıca tutturdun. Halatın sağlam olduğunu anladıktan sonra hafifçe ayağa kalkıp etrafa bakındın. Kimse yoktu. Zaten olsa da kimsenin seni fark edemeyeceği kadar siyahtın, gece gibi.
Ardından çatının kenarına yavaşça yürüdün, ayaklarını sarkıtacak şekilde oturdun ve kendini yavaşça aşağı sallandırdın. Ayaklarını duvara sabitleyerek ipi iyice gerdin ve geri adım atarak aşağı inmeye başladın. Bu sırada ipin kopmaması için dua ediyordun. Metrelerce yükseklikten düşmek istemezden üç, beş kuruş için.
Pencerenin yanında durdun. Uzunluğu neredeyse binanın yarısını kaplıyordu. Dizlerini bükerek duvara yaklaştın ve vücut kemerinde asılı duran aleti çıkardın. Bu, bir kalem boyutundaydı ancak daha biraz daha kalındı. Üzerinde bulunan metal renkteki tuşa bastığında ucunda mavi bir ışık yandı. Bu mavi ışık aslında lazerdi. Böylece camı istediğin boyutta kesebilecektin ama parçaya ayırdığın cam kaynağından kopmayacaktı basınç kuvveti değişene kadar.
Bacaklarını tekrar, iple birlikle gerdin ve pencerenin ortasına kadar yürüdün. Camı keseceğin yeri ayarladın ve kalemi kullanmaya başladın. Geçebileceğin büyüklükteki kesiği oluştururken arada bir yer değiştirmen gerekiyor, camın kırılmaması için dua ediyordun. Aslında sen bir akrobattın fakat bugüne kadar ki en zor işin olacaktı patronun tarafından verilen.
Camı kestikten sonra pozisyon aldın. Öyle bir reflekse sahip olmalıydın ki cama ayaklarınla baskı uygularken, cam yerinden çıkmadan halatı sökmeli ve camı ellerin arasına alarak kırılmasını önlemeliydin. Tabii tüm bunları yaparken bir yerlerini de kırmamalıydın(!)
İçinden üçe kadar sayıp ciğerlerini temiz havayla doldurdun ve salıncakta hızlanmak isteyen küçük bir kız çocuğu gibi önce zıplayarak gelirdin, ardından bacaklarını uzatarak ayaklarınla cama basınç uyguladın. Bu sırada kemerine bağlı olan halatı çözerek camla birlikte içeriye doğru ivme kazandınız. Havada yarı takla atarak baş aşağı geldin ve cama uzandın. Camı tuttuğun sırada ayakların yine zemine doğru duruyordu. Yere ser bir iniş yapmamak için sırtından hemen çıkarttığın tabancayı, sütunlardan birine doğru tutup tetiğe bastın ve hızla çıkan kanca beton zemine tutunarak seni havada tutmasını sağladı. Ani duruşun, yer çekiminin etkisinden dolayı bedenini sert bir şekilde gerdi ve ufak bir inilti çıkıverdi dudaklarından.