Beğenin ve Yorum yapıııın...
Loki ne zaman ihtiyacın olsa oradaydı
Sen çok güçlü bir tanrıçaydın bu yüzden Odin seni çoğu zaman görevlendiriyordu. Fakat Loki bu durumdan hiç de hoşnut değildi çünkü seni göremiyordu. Asgard'da kimse onu sevmiyordu bu önemsizdi fakat senin ona sinirlenişin, nefretle bakışın, laf yarışların onun için lütuftu. Üstelik bunu sana açıklamıyordu da. Sana bir düşmanı gibi davranıyordu çünkü senin Thor ile yakınlığın onun kıskanç kalbinde başka bir fikrin doğmasına neden oluyordu. Fakat uzun görevler seni ona hasret bırakıyordu. Elbette seninle vakit geçirebilmek için ne yapacağını düşünüp durdu ve sonunda aklına gelen fikirle kendini sineğe dönüştürüp peşinden geldi. Önce senin fark etmeyeceğin kadar uzaktan uçuyordu. Sineği fark edip kim olduğunu anlamandan çekiniyordu, iflah olmaz kibri yüzünden. Fakat dayanamadı. Zaten seni gördüğü zamanlarda da bu kadar uzak duruyordunuz birbirinizden ama o senden uzak durmak istemiyordu. Bu yüzden alçaldı, alçaldı.
Neredeyse avuç içi büyüklüğündeki sineğin yakınlarında uçması, vızırdaması seni rahatsız etmişti. Onu elinle kovup durmuştun. Fakat bir türlü gitmiyordu. Bu da yetmezmiş gibi dişi bir cüceyle karşılaştın yolda. Senden yardım istiyordu. Atından inerek cüce kadına yardım etmek istedin. Daha sonra anladın ki bu bir cüce değil, seni öldürmek için görevlendirilmiş bir devdi. Dev sana saldırmaya başladı ve yapacak bir şeyin yoktu. Senden çok daha güçlüydü. Bu sırada sinek çıkageldi.
"Heh, bir sen eksiktin." diye kendi kendine söylenirken sinek devin yüzüne doğru uçtu, yüzüne doğru uçarak başının arkasına geçti ve ensesine kondu. Devin ensesini öyle bir ısırdı ki ensesinden akan kanlar ayaklarına değin bulaşmıştı. Loki'nin yaptığı bu yardımla devin dikkati dağıldı ve onu rahatça yenebildin. Dev öldükten sonra sinek gök yüzüne doğru yüksel ve ardından gözden kayboldu.
Başka bir gün kartal oldu tepende uçtu. Sen, onun sana saldıracağını düşünsen de bu sefer tüm bedenini uzun pençeleriyle sarmış yaratığın gözlerini oyarak onu kör etti.
Bitkin düştüğün, atının kan kaybından öldüğü bir gün at olup ansızın uzaklarda belirdi. Devasa çölde kızgın kumların arasında, kuzguni siyahla örtülmüş bedeniyle, tüm ihtişamıyla senin dikkatini çekmek için kişnerken şaha kalktı. Bedeni kadar siyah yeleleri havada savruluyordu. Ata doğru -medet umar gibi- elini uzattın ve yere yığıldın. Bir taş devi tarafından ezilen bacağın, besinsiz kalmış vücudun ata erişmene izin vermiyordu. At - aslında Loki- bunu görür görmez koşmaya başladı, sana doğru yaklaştı. Loki iyi bir büyücüydü. Kumların metrelerce altında kalmış nemli toprağı hissetti. Kum ve suyu birbirinden ayırarak bir miktar suyun toplanmasını sağladı. Ardından su, kum taneleri arasından kurtuldu ve yer yüzüne çıktı. Su birikintisi havalandı ve yüzünün üzerinde durdu. Loki suya emir verdiğinde iki avuca sığa bilecek çokluktaki su yüzüne döküldü. Bir kısmı kuruyan dudaklarına can getirdi, bir kısmı da güneşten sararmış saçlarının köklerini serinletti. Hayat suyundu bu senin, gözlerini açmanı sağlayan. Göz kapakların rahatça açılmıştı. Atın silüeti güneşi kapatıyordu. Sonunda doğrulmayı başarmıştın ve ata minnet duygunu göstermek için atın gözlerinin içine bakıp elini uzattın. At kişneyerek sanki reverans yapar gibi önünde eğildi. Loki'ye ilk kez sevecen gözlerle bakmıştın. Ona ilk defa düellolarınız haricinde dokunmuştun. O an gerçek bedenine dönmek ve seni sevdiğini söylemek için neler yapmazdı... Fakat Freya ile konuşmalarınızı duymuştu. Ondan nefret ettiğini sanıyordu bu yüzden. Yapabileceği tek şey yere oturmak oldu sonra üzerine rahatça binebilmen için. Senin için bu yaşadıkların garipti çünkü bu hayvanların kim olduğunu bilmiyordun ve bir şekilde devlerle, canavarlarla vs. zor bir durumda kaldığında yardım ediyorlardı. Hep şansının yaver gittiğini düşünüp seviniyordun.