44. "REHİN"
🌑
Karan Duman'ın Anlatımıyla ;
Sabahtan beri o kadar yer gezmiştik ki, bacaklarımın uyuştuğunu hissediyordum. Önce Atatürk Köşkü ile başlayan gezi turumuz, sırasıyla ; Ayasofya Müzesi, Trabzon Kalesi, Sümela Manastırı, Çal Mağarası ve Sera Gölü ile devam etmişti. Zeynep ve Kerem, yanımızda çok kalmadan ayrılmışlardı. Daha doğrusu, Zeynep, Kerem'i, sırf biz Kumsalla yalnız kalalım diye uzaklaştırmıştı.
Şimdi ise Kumsal ise birlikte, Uzungöl'ün karşısında yan yana çay içiyorduk.
"Karan," dedi Kumsal, neşeli bir tınıyla. Yorulmuştu fakat sevincini yitirmemişti. "Çok güzel değil mi burası, sence de?"
"Müthiş bir yer," dedim hayranlıkla. "Levent Abi'nin huyunu bilmesem, sonsuza kadar burada yaşamak isterdim."
Gülümseyerek çayı sağ eline alıp, başını omzuma yasladı. "Keşke yaşasak." Derin bir iç çekip, dizine koyduğu telefonun ekranını açtı. Galeriye girdiğinde, bir sürü fotoğrafımız boy gösteriyordu. "Baksana," dedi, naif bir sesle. "Çok güzel fotoğraflar çekmişiz."
"Bak, şu çok güzel." dedim, içlerinden en dikkatimi çekene tıklayarak. Burunlarımızı birbirimize yaslamış, gözlerimizi kapatmıştık fotoğrafta. Altta ellerimiz birleşirken, hemen yanı başımızda, Atatürk'ün kafa heykeli vardı. Onun arkasında ise, dalgalanan Türk Bayrağı.
Atatürk Köşkü'nden bir kareydi.
"Yaaa bu çok güzel!" dedi, bir anda başını omzumdan kaldırıp doğrularak. Elindeki çayı elime tutuşturdu. "Bunu kesinlikle hesabımda paylaşacağım."
Gülerek başımı iki yana salladım. "Deli kız."
"Ne yazayım altına?" diye sordu, küçük bir kız çocuğu gibi tatlı bir heyecanla. Tam dudaklarımı aralayacaktım ki, elini havaya kaldırdı. "Dur dur." dedi hızla. "Buldum ben."
"Allah'ım yarabbim," dedim, sabır dilenircesine, kafamı Uzungöl'e çevirerek. "Ne yazacaksın?"
"Atınca görürsün."
Sessiz kalıp bir süre manzaranın tadını çıkardım. Kumsal telefonla ilgilenmeyi bırakır bırakmaz telefonuma bildirim geldi.
"Bir dakika bir dakika," dedi Kumsal, iyice benden tarafa dönerek. "Gönderiyi paylaşır paylaşmaz, telefonuna bildirim geldi." Sırıttı. "Yoksa sen benim gönderi bildirimlerimi mi açtın?"
"Ne alakası var ya?" dedim, abartılı bir şekilde geriye çekilerek. "Senin bildirimin değil o."
"Yalan söyleme," Yüzüne bakarken bunu fırsat bilip çevik bir hareketle elimden telefonu kaptı ve ekrana baktı. Gördüğü bildirim yazısıyla birlikte, tok bir kahkaha attı. "Karan," dedi sevimlice gözlerimin içine bakarak. "Sen beni stalklıyorsun resmen, inanmıyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞTEN BUZ (TAMAMLANDI.)
Roman pour Adolescents[TAMAMLANDI] ° Aşkın ve nefretin, Dostluğun ve düşmanlığın, Karanlığın ve aydınlığın, Şehvetin ve ihtirasın, en uçlarında yaşanan bir hikaye. Birbirlerine olan aşklarından yanıp tutuşan Karan ve Kumsal, rol gereği gittikleri lisede kardeşlermi...