20. "HESAPLAŞMA"
30 Haziran 2003 / Londra
"Selamun aleyküm," Boş fabrikanın kapısından içeri selam vererek girerken, Levent Abi'nin bakışları beni buldu. Düz kaşları anında çatılırken, tek kaşı diğerine nazaran bir tık daha havalandı.
"Aleyküm selam." dedi gözlerini kısarak. "Kapıyı çaldığını duymadım?"
Sözünün altındaki imayı anlamak zor değildi. Beni beklemiyordu. Habersiz gelmiş olmam canını sıkmıyormuş gibi bir de destursuz bir giriş yapmıştım.
"Hee," dedim mırıldanarak. "Duymaman normal, çalmadım çünkü."
Bakışları altında ezilirken, ona aldırmamaya gayret gösterip parmaklarımın arasında tuttuğum kürdanı, dudaklarımın arasına yerleştirdim.
"Selim," dedim Levent Abi'nin yanında eli kolu bağlı oturan Selim Aksu'ya bakarak. "N'aber? Görüşmeyeli nasılsın?"
Bir şeyler homurdandı fakat dudaklarında duran bez parçası, konuşmasına büyük engeldi. "Sen gelsene benimle," dedi Levent Abi kolumdan sertçe çekerek. "Konuşalım seninle."
Etrafımızdaki korumalara kısa bir bakış atıp, Levent Abi'nin beni peşi sıra sürüklemesine müsaade gösterdim. İnsanlardan yeterince uzaklaştığımızda, adımlarına son verdi ve yüzüme baktı.
"Ne işin var senin burada?"
"Görülmemiş bir hesabım var," dedim ifadesiz bir tavırla. "Onu görüp gideceğim, çok kalmam merak etme."
"Burayı nereden buldun?" sessiz kaldığımda birkaç saniye yüzüme bakıp iyice durumu kavramaya çalıştı. "Yoksa," dedi tereddütle. "Beni mi takip ettin lan sen?"
"Anlamamış olman çok normal, senin izinden geliyorum." dedim omuz silkerek. "Karda yürürüm, izimi belli etmem."
"Boynuz kulağı geçti ha," bunu söylerken dudaklarının kenarları yukarı kıvrılmıştı. Ne kadar böyle birine dönüşmemi istemese de, içten içe gurur duyuyordu benimle. Biliyordum.
"Estağfurullah, senin eline su dökemem."
Boğazını sahte bir öksürükle temizledi. "Karan," dedi ciddi bir tavırla. "Burada olmanı istemiyorum. Eve dön."
"Bu mesele senin değil, benim meselem." dedim gözlerimi gözlerine dikerek. "O herif beni kaçırdı. Benim canımı yaktı. Karan Dumanla uğraşmanın her zaman bir bedeli olur, abi."
"Bırakmayacaksın değil mi yakasını?" dedi alaylı bir ifadeyle, gülerek. Sessiz kaldığımda başıyla Selim'i işaret etti. "Geç bakalım. Kalıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞTEN BUZ (TAMAMLANDI.)
Genç Kurgu[TAMAMLANDI] ° Aşkın ve nefretin, Dostluğun ve düşmanlığın, Karanlığın ve aydınlığın, Şehvetin ve ihtirasın, en uçlarında yaşanan bir hikaye. Birbirlerine olan aşklarından yanıp tutuşan Karan ve Kumsal, rol gereği gittikleri lisede kardeşlermi...