38. "Deniz Kızı"

552 48 4
                                    



38. "DENİZ KIZI"














Karan Duman'ın Anlatımıyla :


"Bir anda beni kendine doğru çevirdi, sonra da 'Bilal Öz'ün selamı var' diyip sapladı çakıyı işte. Normalde bir bıçak darbesiyle yığılıp kalacak değilim ama neden öyle oldu, anlamadım."

Levent Abi, elindeki simiti bölerek elime tutuşturdu. "Güçten düşmüşsün." dedi, ilgiyle yüzüme bakarak. "Zayıflamışsın."

Aldığı portakallı meyve suyunun da pipetini takarak sanki bir bebeğe bakıyormuşcasına diğer elime uzattı. "Yani sana bunu Kenan'ın oğlu yaptırdı, öyle mi?"

Başımı salladım ağır ağır. "Sana bahsetmiştim zaten daha önce de. İstanbul'a geldiğimizde aramızda ufak bir sürtüşme olmuştu. Hırsını alamadı, beni savunmasız gördü işte."

"Mehmet Ali ne halt ediyordu?" diye sordu, öfkeyle. Gözlerimi gözlerine diktiğimde, pot kırmışcasına gözlerini kaçırdı. Sahte bir şekilde öksürdü. "Kimse yok muydu yanında?"

"Saklamana gerek yok, biliyorum." dedim ifadesiz bir şekilde, meyve suyundan bir yudum alarak. "Söyledi."

"Karan.." dedi yeniden benden tarafa dönerek. "Senin iyiliğin içindi oğlum."

"Ben kendimi koruyabilirdim." dedim, başımı dik tutarak. "Ama sen bana yine güvenmedin abi."

"Alakası yok," dedi hızla. "Tanıdıklarımızın yanı sıra, tanımadığımız ama bize düşman kesilen bir sürü herif var Karan. Çok gençsin ama kendinden büyük işler yapıyorsun. İnsanlar sana imreniyor, çekemiyor. Seni göz göre göre ateşe atamazdım."

"O çocuk benim yanıma sinsi bir yılan gibi sızdı," dedim dişlerimin arasından sakinleşmek istercesine kesik kesik nefesler vererek. "Ben ona inandım ve güvendim. Kardeşim yerine koydum, sevdim. Ama o benim gözlerimin içine baka baka yalan söyledi."

"Yalan söylemedi," dedi, kaşlarını çatarak. "Gerçeği sakladı. İkisi ayrı şeyler ve bunu ondan ben istedim."

Sessiz kaldığımda, derin bir nefes aldı. "Vereceğim parayı hak etmiyor. Seni koruyamadı."

"Ver parasını," dedim ters ters bakarak. "Sonrasında siktirsin gitsin. Bir daha karşıma çıkmasın."

Bakışlarını bana sabitledi. "Karan." dedi uyarıcı bir tonla.

"Pardon abi," başımı öne eğdim. "Kusura bakma, ağzımdan kaçtı."

"Başka neler oldu?" diye sordu, elinde duran simiti bir kenara bırakıp bu kez poşetten poğaça çıkararak. Özenle bölerek elime tutuşturdu yine. "Bilmem gereken bir şey var mı?"

Elime tutuşturduğu poğaçayı önüme bıraktım. Meyve suyunu da bırakıp gözlerimi gözlerine sabitledim. "Babam geldi." dedim düşünmeden.

Söylediğim şeyle birlikte, elinde tutmuş olduğu yarım poğaça yere düşerken, hızla gözlerini bana dikti. "Ne?" diye sordu, dehşetle. Gözlerinden geçen korkuyu görebiliyordum. "Karan ne diyorsun oğlum sen?"

ATEŞTEN BUZ (TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin