Eskiden bozma bir hurdalıkta Gece'nin aracını görmemle birlikte, arabamı kuytu bir köşeye park ettim.
Beni görünce hiç hoşnut olmayacaktı fakat onu burada, bu ne idüğü belirsiz yerde tek başına bırakamazdım.
Arabadan inerken gözlerimle usulca etrafı taradım. Hurdalık arabalar her yeri kaplamıştı, iğne atsam yere düşmeyecek vaziyetteydi ortalık.
"Merhaba beyler, nasılsınız sizi dövmeyeli?" Gece'nin sesini işittiğimde, araçların arasından gizlice sese doğru adımlamaya başladım. "Sizi iyi gördüm, toparlanmışsınız."
Kimseden çıt çıkmazken, orta yaşlı bir adam çıktı kalabalığın arasından. "Gece Sarsılmaz." dedi, gür sesiyle. "Demek sensin.. Namını çok duyduk."
"Ben de senin namını çok duydum, kundakçı kansız." dedi Gece, sert bir tavırla.
"Kundakçı falan olmuyor ama," diye karşılık verdi adam, alaylı bir üslupla. "Sadece bir uyarıydı o." Gece'nin dudakları arasından bir küfür mırıldandığını işittim. Adam ise hiç oralı olmadı, devam etti. "Gördüğüme göre tek başına gelmişsin. Belanı aramaya mı geldin?"
Gece, adam sanki çok komik bir şey söylemiş gibi gür bir kahkaha attı. "Sence," dedi alaylı bir tınıyla. "Bela aramaya gelecek olsam, buraya mı gelirdim?" Başını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Siz benim için bela bile olamayacak kadar küçük adamlarsınız, güldürme beni."
Adam buna karşılık, belinden silahını çıkarıp namluyu Gece'ye doğrulttu. Gördüğüm görüntü karşısında sertçe yutkundum. Tam o esnada, Kumsal'ın aradığını gördüm, cebimde titreyen telefondan.
Onu meşgule atmak zorunda kaldım.
"Ve," diye devam etti eli silahsız olan Gece, küçümser bakışlarıyla karşısındaki adamı süzerek. "Ben senin karşında silahsızım fakat sen bir korkak gibi silahına sarındın. Bu durumda siz mi benim belamsınız, yoksa ben mi sizin?"
Adam da güldü Gece'nin sözleri karşısında. Hiçbir şey söylemeden parmaklarını dudaklarının arasına götürdü ve güçlü bir ıslık çaldı. Islığın sesinin duyulmasıyla birlikte saniyeler içerisinde Gece'nin etrafı iri yarı adamlarla sarıldı. Adam, zafer gülümsemesiyle Gece'ye baktı.
"Bu adamları bugünlük senin için getirttim, Gece Sarsılmaz. Sevildiğini bil." dedi göz kırparak. Gece, göz ucuyla etrafını saran adamları süzdü. "Şimdi önünde iki seçeneğin var, Gece." diye devam etti adam. "Ya iş yerini tapusuyla birlikte devredersin, ya da bu arkadaşlar senin bütün kemiklerini teker teker kırar."
Gece bir süre sessiz kaldıktan sonra güçlü bir ıslık çalıp ellerini cebine yerleştirdi. "Vaooov, çok etkilendim." dedi kaşlarını kaldırarak. Rahat bir tavırla, adama doğru adımladı. Aralarındaki mesafeyi en aza indirdi ve sürdürdü konuşmasını.
"Benim bu hayatta prensiplerim vardır, Cengiz. Adamına göre muamele yaparım. Eğer şuanda karşımda bir adam olsaydı, bu teklifini belki birazcık düşünür ondan sonra reddederdim. Ama şuan ben karşımda bir köpek görüyorum. Kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırmış, sonunun geldiğini bilerek korkudan titreyen bir köpek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞTEN BUZ (TAMAMLANDI.)
Genç Kurgu[TAMAMLANDI] ° Aşkın ve nefretin, Dostluğun ve düşmanlığın, Karanlığın ve aydınlığın, Şehvetin ve ihtirasın, en uçlarında yaşanan bir hikaye. Birbirlerine olan aşklarından yanıp tutuşan Karan ve Kumsal, rol gereği gittikleri lisede kardeşlermi...