OKUL

30 9 0
                                    

Kuzgunu okula götürmek iyi bir fikir değildi bence . Bu yüzden evde bıraktım ama aklım hep onda. Hala inanamıyorum başıma gelenleri ama şanslıyım sanırım. Sıramda öylece bunları düşünürken  öğretmeni bekliyordum, dalmış olacağım ki kapı açılma sesi ile ilkildim. "off başlıyoruz yine" sıkıcı geçen 40 dakikalık matematik dersinden sonra belkide bu maceramı arkadaşlarımla paylaşsam iyi olur.
Tabi yanımda şaidim Sezgin de vardı.
Sezgin.. adamım ya valla seviyorum bu çocuğu. Herneyse, arkada grupça konuşan arkadaşlarımın arasına birden daldım ve dedim ki "millet onu bunu bırakın ve birazdan anlatacaklarımı dinleyin"

ÖZGE BAL: Dinleyin milleett bu boş kaçmaz.

içimden "ne sevimsiz bu kız da ya " demiştim akabinde olayları bir bir anlattım. Ben anlattıkça onlar şok oluyor ve hikayeyi 2.kez dinleyen sezgin hala sonunu bilmediği kitabı okur edasıyla hikayeyi bitirmemi bekliyordu.

Nihayetinde hikâyenin sonuna gelmiştim. Herkes ağzı açık  bana bakıyordu bir kişi hariç..
Göz bebeğim , balım, Miray...
Ya onu  nasıl anlatsam size..
Şöyle anlatiyim ; Kız beyaz tenli, yeşil gözlü,  saçlarının yarısı turkuaz yarısı  yeşil fosforlu bir tondu,  varya şu boya işi ona baya yakışıyo beee..
uzun boylu , leylek bacaklı,  pembe  küçücük dudaklı, inci dişli, aşırı bakımlı bir kızdı.
Ona erimemek için bir nedenim yoktu. Korkarım  yine dikkatini çekememiştim veya öyle görünüyordu. Hikayeyi o da dinledi ama sanırım grubun aksine o inanmadı ve evet ona  kanıtlicam.

O da nesi Özge bir anda elini omzuma atmış ve söze giriyordu.
ÖZGE BAL: yaaa sen ne güçlü çıktın ve sanırım kuşu bize göstermemen için bir sebep yok dimi?
diye sorunca "o zaman okuldan sonra ilgili arkadaşları evimin önüne bekliyorum " dedikten hemen sonra bir ses işittim ki yani oha dersiniz. Ses sahibi Sezgindi ve dedi ki "Bende gelebilirim dimi kankaa" diyince
elimi omzuna attım kafasına doladım ve biraz sıktım ardından" kambersiz düğün mü olurmuş ?" dedim. Bu haraketi yaparken Özge'nin kolundan kurtulunca sanırsam biraz bozuldu ama çaktırmadı.
"Ah zil çaldı ders vakti millet."
Bunu demem ile hocanın girmesi bir oldu..
Ders hızlı geçmişti ve her zaman yaptığımız gibi Sezgin ile aşağıya diğer kankalarımızla buluşmaya gittik. Bahçede futbol sahasının arkasında sine bir yerde oturulacak yer var  orada hep muhabbetimizi yapar vakit öldürürüz.

Oraya vardığımızda onlar da ordaydı.
Bayanlar ve baylar tanıştırayım.

CEM SERTKAYA ismi kendini yansıtır desem yeridir. Yabancıya çok vahşi olarak gözükse ve öyle davransa da yakınlarına pamuk gibi olur.
Herifte boy desen boy, yani 1.83 ama yapılıdır da . Esmer, Kara Gözlü,hafif sakallı bi tip.
Numara 2

İSMAİLCAN EVİNDEN  ya bu adamda duygusaldır muygusaldır ama iyi çocuktur o da diğer ekip üyeleri gibi güvenilirdir.  Şu sıralar aklı eski sevgilisinde kalmasa bizim dünyamıza dönse iyi çocuktur iyi.
Kıvırcık saçlı, yeşil gözlü , 177 boy ve biraz kiloludur kendisi ama istediğinde zayıflar.

ve son olarak at boylu,  handbolcu, rüzgarın oğlu..

ARDA RÜZGARBEY ne kadar soy adı jokey soy adı gibi olsa da at gibi çevik ve hızlıdır.  Pezevenkte 2 metre boy var.
Hafif sarışın,buğday tenli biraz duygusuz pezevenk gibi gorunsede iyidir iyi. 
İştee benim grup böyle. Amerikan vari bir şekilde tokalaşmamızı yaptık ve sohbete dal...
ne? ne gülüyorsunuz ? o biçim bir tokalaşma yapamaz mıyız grup içinde ?
Önce yumruk tokuşturur  sonra dirsek ile bilek arasındaki bölgeyi çapraz tutar tutuşturur sonrasında geri çeker bilek güreşi biçiminde ellerimiz kavuşur sonrasında ise omuz tokuştururuz.  Bunları yaparken "ov yee, işte benim  adamım, " gibi şehvetli kelimeleri unutmayız . Tabi onlara da anlattım başımdan geçenleri ve çok kalabalık etmemek adına onlar yarın geleceklerini söylediler.  Respecte respect homie.  Neyse zil çaldı ve eve dönmek için sabırsızlanıyorum...

 

Kuzgun KorkmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin