Tutsak

Bölüm 25 / Kısım 2

"Altuğ Bey!"

Çağan tüm misafirlerin dikkatini üzerine çeken bir sesle bağırdığında; bahçedeki duvarlara çarpan sesi etrafa yayıldı. Üstündeki kıyafetler dağılmış, gözleri birer kan çanağına dönmüştü. Uzun süre bağlı kalan el ve ayak bilekleri ise; istemsizce titriyordu. Yorgun görünen yüz ifadesine karşılık; belirginleşen damarları da öfkesini dışa vurur gibiydi. Kaybettiği bir şeyi arar gibi; telaşlı gözleri etrafta gezindi, ardından bakışları Lavin'in babasını buldu.

O; bağırdığı anda havuzun kenarlarındaki masalarda bulunan davetliler şaşkınlık ile ona döndüler. Lavin; onu görür görmez, korkak bir tavırla annesine sokulurken; Kayla büyük bir şok ile gözlerini büyüttü.
Lavin'in babası; merdivenlere sinirle karışık bir şaşkınlıkla baktı.

Çağan ise belinden hızla çıkardığı silahı zaman kaybetmeden ona doğrulttu. Onunla aynı anda bahçenin köşelerinde bekleyen korumaların silahları da ona yöneldi ve o an insanlardan yükselen çığlıkların arasında; "Nasıl bir şey!?" diye sordu yeniden bağırarak Çağan. Silahların hedefinde olmasını umursamıyor gibiydi. "Yeni damadınızla yıldönümü kutlamak, nasıl bir şey!?"

Lavin'in korku dolu gözleri onda kilitli kaldı; Altuğ Bey ise bir kaç adım atarak öne çıktı ve "Ne işin var lan senin burada!?" dedi öfkeli sesiyle. Sesi kükrer gibi çıkmıştı. "Indir o silahı Çağan. Yoksa buradan sağ çıkamazsın."

"Umrumda değil... Bu gece bu oyun tamamen bitecek." Aklını kaybetmiş gibi görünen Çağan; silahın namlusunu bir anda Lavin'e çevirdi. "Nerede o orospu çocuğu?"

Lavin, aniden kendisine doğrultulan silaha büyüyen gözleri bakakaldığı saniyelik anda; kolunda büyük bir sızı hissetti. O daha ne olup bittiğini anlayamadan; yanına gelen ve kendisini hızla çeken Sarp onu arkasına aldı ve bedenini ona siper ederek Çağan'a öfkeyle baktı. "Buradayım." dedi o an nefretle. "Başkalarını bu işe bulaştırma. Bu ikimizin meselesi." Lavin; gözlerinden akan yaşlara engel olamadan Sarp'ın arkasında, ona sıkıca tutundu.

Herkes korku dolu gözlerini ne yapacağını bilemez bir halde etrafta gezdirirken; Çağan bıkkın bir tavırla omuz silkti ve "Bu artık herkesin meselesi." dedi. "Ve bu gece bu mesele bitecek."

Ortamı saran gerginliğin arasında; Sarp'ın ve Çağan'ın nefret içeren konuşmaları sürdü. O ara da yan taraftaki takım elbiseli korumalardan biri ağır adımlarla Çağan'a yaklaşmaya başladı. Silahı tutan elini bileğinden, diğer eliyle desteklerken yavaş adımlarını sürdürdü. Ancak Çağan; Sarp'ta kalan öfkeli gözleriyle, tetiğe basmak üzereyken, fazlasıyla yakınına gelen bu adamı fark etti ve hiç düşünmeden ani bir hareketle bedenini ondan yöne çevirdiği adamın bacağına bir el ateş etti.

Hissettiği acıyla dengesini kaybeden ve havuza düşen adamın ardından bahçede büyük bir kaos ortamı oluştu ve bu karmaşada Çağan'ın üzerine atlayan konuklardan biri; onunla girdiği kavgayı yanlarına gelen korumaların yardımı ile kazanarak silahı onun elinden uzağa fırlattı. Uzun süren bir boğuşmanın ardından; yere yüzüstü yatırdıkları Çağan'ı etkisiz hale getirmek için tuttular. Lavin'in babası bunun üzerine öfkeli adımlarla havuzun etrafında dolandı ve yanlarına gelerek; yerdeki Çağan'a nefretle baktı. "Şerefsiz herif." dedi iğrenerek. "Bodruma indirin şunu. Hemen!"

Tüm bunlar olurken; Sarp da onun arkasından merdivenlere ulaştı ve o sırada Çağan'ın götürülmesini izleyen Altuğ Bey ona döndü. Işaret parmağını ona yöneltti ve "Birazdan, bana ne olup bittiğini anlatacaksın." dedi tehditkar bir sesle. "Bu basit bir eski sevgili kıskançlığı değil." Cevap istemediğini belli edercesine konuklara yüzünü çevirdi. Ifadesini rahatlattı ve yüksek sesle, olay için özür dileyerek kutlamayı ertelediklerini söyledi. Ardından da giden davetliler ile hiçbir sorun yokmuş gibi vedalaştı ve tüm insanlar oradan ayrıldığında yanlarına gelen eşine bakışlarını çevirdi. "Lavin'i al, eve dönün." dedi ciddiyetle. "Ben arkadan geleceğim."