Sarp ve Lavin; geceyarısı döndükleri otelin lobisinde asansöre doğru ilerlerlerken, Sarp yanından geçtikleri bellboya kısa bir bakış attı. Ellerini, iliklediği ceketinin önünde birleştiren genç çocuk ise; başını hafifçe öne yatırarak gülümsedi ve gözlerini kapatıp açtı.
Çocuğun bu hareketine tuhaf bir bakış attıktan sonra gözlerini; asansörün açılan kapısından girmeye hazırlanan Sarp'a çevirdi Lavin. "Ne oldu?" diye sordu merakla. Sarp; bindikleri asansörün kapanan kapılarına dönük durdu ve Lavin'e yan bir bakış attı. "Ne ne oldu?"
"Çocuk sana niye öyle bir işaret yaptı?"
Sarp anlamazca kaşlarını çattı. Bir süre durdu ve sonra omuz silkti. "Öglen sohbet etmiştik. O yüzden selam verdi sadece." Lavin ona dikkatle baksa da başını salladı ve konuyu üstelememeyi seçti. "Peki."
Ardından kabinde sessizlik oldu. Yüksek katlı otelin, en üst katında bulunan odalarına ağır bir şekilde çıkan asansörde; Lavin bir ara yeniden Sarp'a döndü. "Kaç gündür soracağım unutuyorum." dedi düşünceli bir tavırla ve Sarp'ın merakla kendisine dönmesi ile devam etti. "Çağan'ı şikayetçi olmaması konusunda nasıl ikna ettin? Yani onun gibi birini, geri adıma nasıl zorladın?"
"Blöf yaptım." dedi Sarp. "O da yedi." Lavin'in meraklı bakışları eşliğinde de konuşmasını sürdürdü. "Çağan'ın yeğenini biliyorsundur; Alp..." Lavin duyduğu isim ile burnunu özlemle kırıştırdı ve iç çekerek gülümsedi. "Bilmez miyim!? Benim küçük aşkım o!"
Sarp onun bu haliyle bir an duraksasa da derin bir nefes aldı. "Işte..." dedi. "O gün Çağan'a; Alp'in o anki görüntüsünü izlettim, o da aynı odadaki silahlı adamı görünce şikayetçi olursa neler olacağını fark etti."
"Ne!?" dedi Lavin büyüyen gözleri ile ona bakarak. Duyduğunu sindirmeye çalıştı. "Alp'i öldürmekle mi tehdit ettin onu yani? Beş yaşındaki bir çocuğu?"
Sarp açılan asansör kapısından, cevap beklemeden, hışımla inen Lavin'i takip etmeye başladı ve şaşkınlığına engel olamadı. "Sadece blöftü." dedi onun arkasından, üstüne basa basa. "Lavin! Bir çocuğa zarar verecek kadar psikopat mıyım sence?" Lavin ona cevap vermeden ilerlemeye devam edince; ona yetişmek için adımlarını hızlandırdı ve konuşmayı sürdürdü. "Alp'in olan bitenden haberi bile olmadı zaten. Aksine resim kursunda ona yardım ettikleri için mutlu bile oldu..." "Lavin?"
Lavin en sonunda, odalarının kapısının önüne ulaştıklarında durdu ve arkasındaki Sarp'a döndü yüzünü. "Ne olursa olsun; minicik bir çocuğu kullanman iğrenç bir şey." Sarp başını iki yana salladı. "Abartıyorsun. Sadece göstermelik bir tehditti, kaç defa tekrarlamam gerek bunu?"
Lavin kollarını göğsünde birleştirdikten sonra başını dikleştirerek sinirle Sarp'a baktı. "Tamam." dedi ve kollarını saldıktan sonra parmağını ona doğrulttu. "Ama bundan sonra; masum olan hiçkimseyi bu oyunda kullanmanı istemiyorum! Ne yapacaksan; ilk bana söyleyeceksin ve sınırları koruyarak yapacaksın. Tamam mı?"
Sarp onun dudaklarından dökülen sert cümleleri büyük bir şaşkınlık ile, kaşlarını belirsizce havaya kaldırarak dinledi ve sonra dudakları tek bir yöne doğru hafifçe kıvrıldı. "Sen..." dedi, yamuk gülümsemesi ile ona bakmaya devam ederken. "Beni azarlıyor musun şu an?"
"Nasıl anlamak istersen." diye cevap verdi Lavin. Sesindeki sinir fazlasıyla belirgindi. "Çocuklar benim en hassas olduğum şeyler Sarp. Bir daha böyle bir şey yapmanı istemiyorum. Bu yüzden, bana söz ver?"
Sarp onun hala koruduğu sert tavırlarına dikkatle baktı. "Vay!" Yeniden gülümsemesini yüzüne yaydı. "Bu sert kız tavrını... Arada, başka zaman ve yerlerde de mi göstersen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Romance"Birlikte güldüğün birine aşık olmak kolaya kaçmaktır; ben seninle ağlamaya bile aşığım." Sıradan başlayan planlı bir intikam oyunu; ne denli büyük bir karmaşaya yol alabilir ve ne denli büyük bir aşka sebep olabilirdi? Tanıtımının Yayınlanma Tarihi...