Bölüm 39

148K 6.6K 894
                                    

(Mayıs 2013, Milano.)

"Bence artık sana geçmeliyiz."

Genç kız; harabe şeklindeki binaların arasına park edilmiş olan klasik arabanın kaportasına sırt üstü uzanırken; dudaklarını bedeninde gezdiren Sarp'a kıkırdayarak tepki verdi. Sarp omuz silkip kendisini geri çektiğinde ukalaca gülümsedi ve "Bence burada da bitirebiliriz." diye cevap verdi rahat bir havada. "Eve gitmeye gerek yok." Elleri kızın giydiği şortun düğmesine yöneldiğinde; kaşlarını çattı ve "Bu arada..." dedi. "Adın neydi senin?" Henüz birkaç saat önce tanıştığı bu kız keyifle ismini söyleyip onu kendisine çekerken; bulundukları arka sokağa açılan demir bir kapının gıcırtılı sesi duyuldu.

"Sarp!"

Nefes nefese bir halde dışarıya çıkan bir çocuk ellerini eğilerek dizlerine dayadı ve "Sarp!" dedi yeniden telaşla. "Şükür ki buradasın."

Gözlerini devirirken kendisini kızın bacaklarının arasından geri çekti ve "Ne var?" dedi Sarp isteksizce. "Ne istiyorsun?"

"Birisi... Kriz geçiriyor." dedi çocuk korkuyla. "Tamay bir şey yapmıyor, kendisini kaybetti. Yardımın lazım."

Dudaklarından sert bir küfür havaya yayılırken; gergin bir nefes aldı ve zaman kaybetmeden, koşar adımlarla yanına gelen çocukla birlikte içeriye girdi Sarp. Rutubet kokan yüksek tavanlı bu eski yapıda ilerledikten sonra ön taraftaki odalardan birine girdi ve o an; yamalı koltukta oturan çocuğu gördü.

Bedeni üşüyormuşcasına titreyen ve dudakları maviye yakın bir renge dönmeye başlayan bu çocuğa baktığında "Siktir." dedi panikler gibi. Çocuğun dudağının kenarından akan salyamsı sıvıyı fark ettiğinde yan tarafındaki Tamay'a çevirdi bakışlarını.

Onun da bembeyaz bir halde titrediğini fark ettiğinde; "Tamay." dedi Sarp iki yanından tuttuğu kollarından onu sarsarken. "Ne verdin?" Cevap alamayınca sesini yükseltti; "Tamay! Çocuğa ne kadar verdin!?"

"Bir doz." dedi Tamay titreyen sesiyle. "Ama... Bir doz daha denedi; sanırım, bi-bilmiyorum."

Sarp yeni bir küfür savururken hızla çocuğun yanına gitti ve bilincinin yerinde olup olmadığını, nabzını kontrol etti. Krizin orta düzeyde olduğunu tahmin ettiğinde onu dikkatle yüzüstü yatırdı. Çocuğun dudaklarının kenarını yanındaki sehpada bulunan peçeteyle temizledikten sonra odadaki diğer iki çocuğa döndü yüzünü. "Ambulansı aradınız mı?"

"Hayır."

"Ne demek hayır!?" Elini öfkeleyle saçlarına daldırırken cebinden telefonunu telaşla çıkardı. "Aptal mısınız siz!"

"Arama!" Tamay kızarmış gözleriyle ona bakarken; daha çok panikledi ve "Sarp." dedi korkuyla. "Arama ambulansı."

"Ne diyorsun sen Tamay!? Aramayalım da ölsün mü çocuk!?"

"Polisler de gelir o zaman." dedi Tamay. "Sarp hayatım biter abi, yapma."

Tamay'ın ilk kez bu kadar paniklemiş oluşuna şaşırırken onun korkuyla titreyen sesine karşılık bir an duraksayacak gibi oldu Sarp ancak önünde uzanan ve birkaç aydır da olsa tanıdığı çocuğun haline karşılık başını iki yana salladı. Telefonun tuşlarına hızla bastıktan sonra Tamay'ın haline aldırmadan adresi verdi ve durumu bildirerek bulunduları yere bir ambulans istedi. Kapattığı telefonu arka cebine geri soktuktan sonra çocuğun saçlarına elini götürdü ve "Yapma bunu." dedi endişeyle. "Dayan."

Sürekli saatini kontrol etmeye devam ederken kısa sürenin sonunda dışarıdan siren sesleri duyuldu. Yaklaşan adım seslerini duyduğunda; çocuğun yanından ayrılıp, korkuyla yüzünü ekşiten Tamay'ın yanına ilerledi ve "Topla kendini." dedi. "Tamam mı? Sakin olmak zorundasın."

TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin