(Aralık 2006, İstanbul.)
"Bana annemin nasıl öldüğünü anlat!"
Sarp çıldırmış gibi amcasının ofisinde dolanırken Tarık bey masasında ayakta duruyor ve ne yapacağını bilemiyordu. "Sarp oğlum yıllardır bunun peşinde koşuyorsun. Yapma. Bırak geçmiş geçmişte kalsın."
Sarp elindeki kağıtları hızla yere çarparken "Her şeyi buldum!" dedi. "Hilmi Aksoy şerefsizine ait her şeyi. Ailesini; oglunu, kızlarını, mal varlığını, geçmişini... Her şeyi. Bir tek annemin nasıl öldüğünü bulamıyorum amca! Bunu bir tek sen bana anlatabilirsin!"
Tarık Sezgin yeğeni Sarp'ın yıllardır yaşadığı psikolojiyi bildiği için bu bilinmezliğin onu durdurmaya yetmediğini, aksine onun öfkesini daha çok körüklediğini biliyordu. Bu durumdan hoşnut değildi. Bir an emin olamayarak ne yapacağını bilemese de eliyle masasının önündeki koltuğu gösterdi. "Otur. Anlatacağım ama bir şartla. Beni sakince dinleyeceksin. Öfkene yenilmeyeceksin."
Sarp burnundan hızla nefesler alıp verirken başını salladı ve masanın önündeki koltuğa yerleşti. "Anlat!"
Tarık Sezgin elini çenesine götürerek düşünceli bir şekilde durdu ve ardından bardağındaki suyundan bir yudum içti, kaşlarını çattı."O zamanlar..." dedi. "Babanın çok borcu vardı Sarp. Ama vazgeçmiyordu... Kumardan. Her gece poker oynamaktan, rulete para yatırmaktan vazgeçmiyordu."
Bir an duraksadıktan sonra Sarp'ın gözündeki meraka odaklandı. "O zamanlar gittiği bir mekan vardı. Gizli bir kumarhane. Ve oranın sahibi... Hilmi Aksoy."
Sarp dudaklarını birbirine bastırırken susmak için bir işaret bekleyen amcasına "Devam et amca!" dedi. "Lütfen! "
"O gece... Babanın gittiği geceden bir gece önce. Baban yine oraya gitti ama bu defa yalnız değildi.... Anneni de götürdü. Çünkü... Tüm parası tükenmişti. Tüm varlığını borçlarına karşılık vermişti. Bu yüzden baban... Anneni... Borcuna karşılık... Bir poker oyununun sonunda kaybetmişti Sarp."
Sarp koyulaşan gözlerini amcasının gözlerine dikmeye devam etti. Aklı anlamayı yine reddederken son cümle beyninde yankılanmaya devam etti.
"Baban anneni bir poker oyunun sonunda kaybetmişti Sarp..."
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Nida okulun kapısından çıktı ve merdivenlerden hızla inerek otoparkta bulunan arabasına ilerledi. Bindiği aracıyla okuldan ayrıldı ve navigasyona internetten bulduğu Çağan'ın avukatlık bürosunun adresini girdi.
Şehrin diğer yakasında bulunan büroya ulaştığında; arabayı bir kaldırım kenarına park etti ve yan koltukta bulunan ceketini giyerek arabadan indi. Soğuk yüzünden ellerini birbirine sürterek ısınmaya çalışırken karşısında duran apartmanın bir balkonunda duran tabelaya dikkatlice baktı. Ardından ilerleyerek girişe ulaştı ve zillerin arasından 'Çağan Aksoy' ismini bularak parmağını oraya götürdü. Bunu yapmak ve yapmamak arasında gidip gelse de biran önce bitmesi için düşünmekten vazgeçti ve parmağını zile bastırdı. Zilin çalma sesinin ardından megafondan; sekreter olduğunu tahmin ettiği bir kızın sesi duyuldu ve ardından kapı cılız bir sesle açıldı. Nida asansöre binerek apartmanın üçüncü katına çıktı ve aralıklı duran kapıdan içeriye girdi. İçerideki odalardan biri bekleme salonu şeklinde dizayn edilmişti. Nida bu odaya girdiğinde az önce sesini duyduğu kızın bir masada telefonla konuştuğunu görerek ona doğru ilerledi ve yutkundu. Kız ona döndüğünde samimi bir tavırla gülümsedi ve ardından telefonu kapatarak tamamen Nida'ya döndü. "Acil bir durumdu kusura bakmayın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Romance"Birlikte güldüğün birine aşık olmak kolaya kaçmaktır; ben seninle ağlamaya bile aşığım." Sıradan başlayan planlı bir intikam oyunu; ne denli büyük bir karmaşaya yol alabilir ve ne denli büyük bir aşka sebep olabilirdi? Tanıtımının Yayınlanma Tarihi...