"Gerçekten şu an şok içindeyim!"
Nida, Lavin'in anlattığı olayları gözlerini büyüterek dinlerken; Lavin fazlasıyla dağınık olan otel odasında, etraftaki kıyafetleri toparlamakla uğraşmaya devam ediyordu. "Bir de bana sor." dedi, son olarak koltuğun yastıklarını düzeltme savaşı içinde. "Hala inanamıyorum olanlara."
"Şimdi ne olacak peki?"
"Bilmiyorum." Yorulduğunu belli eder bir nefesi dışarıya üfledikten sonra; işini bitirip koltuğa, Nida'nın yanına kendisini atar gibi oturdu Lavin. "Tek bildiğim Sarp'ın yine delirdiği. Batı'yla buluşmaya gitmeleri iyi oldu aslında, onunla konuşmak iyi gelir belki de."
Nida başı ile onayladı ve elinde tuttuğu kupadaki bitki çayından dalgın bir yudum daha aldı. Tam yeni bir konuya başlayacaktı ki; kapının tıklatılma sesi ile kaşlarını çattı ve Lavin'e meraklı gözlerle baktı. "Daha yeni çıktılar." dedi. "Sarp ve Cenker geri gelmiş olamaz, değil mi?"
"Sanmıyorum." dedi Lavin. Saate baktı. "Büyük ihtimalle oda servisidir. Sarp geç kalkarız diye öğleden sonra gelmelerini söylemişti."
Yerinden kalkıp rahat tavırlarla odayı adımladı Lavin ve kapıyı sakince açtı. O anda da gözleri belirgin bir şekilde büyüdü. Karşısında oda servisini bulmayı beklerken Ayla'yı bulmak bedenine fazlasıyla büyük bir şaşkınlık yerleştirirken kirpiklerini kırpıştırdı. O anda görmeyi en son beklediği, hatta hiç beklemediği kişiyle karşı karşıyaydı.
"Merhaba." dedi Ayla, resmi sayılabilecek bir tavırla. Kendisini tuhaf bir bakışla süzen Lavin'e karşılık tedirgince boğazını temizledi. Tam da beklediği şekilde başlayan bir karşılaşmaydı, bu nedenle Lavin'in kendisini selamlamamasının üzerinde durmadı. "Uygunsan... Gelebilir miyim?"
Lavin; zorlanarak da olsa kendisine gelirken normal görünmeye çalışarak "Tabii." dedi ve ona yol verir gibi kapıdan çekildi. "Buyrun."
Ayla elindeki çantayı sıkıca tutarken; başı ile teşekkür eden bir harekette bulunup sakin adımlarla odaya girdi ve etrafı dikkatle süzerek ilerledi. Odanın ortasında, karşısında dikilen sarışın kızla gözgöze geldiğinde ise gözlerini kıstı ve yüzüne şaşkınlığı yansıtan belirsiz bir gülümseme yerleşir gibi oldu. Doğru görüp görmediğini anlamak ister gibi duraksadı. "Nida?" Kendisini onaylar gibi olan Nida'yı kısaca süzdü. Onun karnına baktığında kaşlarını kaldırdı ve gülümser gibi oldu. "Inanamıyorum." dedi. "En son bir fotoğrafta görmüştüm seni. Ne kadar da değişmişsin."
Nida hortlak görmüş gibi yerinde donakalırken; hayatı boyunca yalnızca yıllar önce çekilmiş fotoğrafını gördüğü ve bir anda karşısına çıkan bu kadına kendisini zorlayarak gülümsedi. Ne diyeceğini ve ne yapacağını bilemez gibi yutkundu. "Sen hiç değişmemişsin ama." dedi en sonunda, kendisini bir şey söylemek zorunda hissederek. "Yani... Hala çok genç görünüyorsun." Sahteliği fazlasıyla belli olan bir gülümseme takındı. "Ne hoş."
Ayla nazikçe gülümseyerek gözlerini kapatıp açtı ve sonra odanın ortasında bulunan berjere yerleşerek tedirgince oturdu. Ardından Lavin'in; karşısına, Nida'nın yanına yerleşmesini izledi.
Lavin; Ayla'nın orada oluşuna alışmaya çabalarken onun gözlerinin odada gezinmeye başladığını gördü ve "Kusura bakmayın." dedi. "Biraz fazla dağınık etraf, oda servisi henüz gelmedi."
Gözleri Sarp'ın etrafa saçılmış eşyalarında takılı kalırken buruk bir şekilde gülümsedi Ayla. "Hala aynı kalan şeyler var demek ki." dedi dalgın bir sesle. "Dağınıklığı; büyüdükçe geçer diye düşünürdüm hep ama o değişmemiş demek ki."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Romance"Birlikte güldüğün birine aşık olmak kolaya kaçmaktır; ben seninle ağlamaya bile aşığım." Sıradan başlayan planlı bir intikam oyunu; ne denli büyük bir karmaşaya yol alabilir ve ne denli büyük bir aşka sebep olabilirdi? Tanıtımının Yayınlanma Tarihi...