(Aralık 1992, Girne.)
"Artık kes sesini ve uyu Sarp!"
"Hayır! Annem gelmeden uyumayacağım."
Fehmi Sezgin odada volta atarken yatağın içinde oturan oğlu Sarp'a yaklaştı ve sinirle derin bir nefes alırken gözlerini büyüterek "Annen artık gelmeyecek," dedi. "Bunu kaç kere daha söylemem gerecek sana!?"
"Hayır gelecek! Bana masal okuyacak!"
"Sarp! Annen gitti! Gelmeyecek anladın mı!? Gitti! Masallar da bebekler içindir. Sen artık dört yaşındasın, büyüdün! Şimdi kapa çeneni ve yat zıbar!"
Sarp'ın üstüne zorla yorganı örttükten sonra ilerideki pencerenin kenarına yaklaştı ve dışarıda yağan yağmuru izlemeye başladı. Sarp ise ayakları ile yorganı iterek üstünü yeniden açtı ve oturarak ağlamaya başladı. "Annemi istiyorum! Seni istemiyorum ben! Annem gelsin!"
Sarp'ın odasındaki giysi dolabına yaslanmış bir halde duran amcası Tarık ise ona dikkatle bakarken artık delirmiş gibi duran abisi Fehmi'ye bakışlarını çevirdi. "Artık söyle ağabey, yoksa susmayacak. Nereye kadar gizleyebileceksin ki?"
Fehmi hiçbir şey söylemeden dışarıya bakmaya devam ederken şiddetli bir şimşek çaktı ve loş odayı aydınlattı. Sarp gökgürültüsünün sesi ile irkilerek daha çok ağlamaya başlarken amcası daha fazla dayanamadı ve yatağının kenarına oturarak ona sarıldı. "Sarp, oğlum... Bak annen dönemez. İstese de gelemez artık."
Sarp burnunu çekerek hıçkırırken yaşlarla dolu olan gözlerini amcasına kilitledi. "Neden?"
Tarık derin bir nefes aldı. "Çünkü... O öldü Sarp."
Sarp kaşlarını çatarken bomboş bakışlarını amcasında tutmaya devam etti. 'Annen öldü Sarp.' Dört yaşındaki bir çocuk için duymanın hiçbir anlam ifade edemeyeceği bir cümleydi. Bu yüzden anlamadı Sarp ve düşünceli bir şekilde amcasına bakmaya devam etti. "O ne demek?"
Fehmi bu soru üzerine sinirle gülerken dışarıdaki bir noktaya odaklandı ve alaycı bir ses tonu kullanarak "Cehennemin dibine gitti demek!" Dedi.
"Cehennem ne demek?" Sarp, merakla babasına baktı.
Fehmi sesini yükseltti. "Tarık. Anlat şuna!"
Tarık yeğeninin gözünden akan yaşı parmak uçları ile silerken gülümsemeye çalıştı ve onun başını okşadı. "Annen uzun bir yolculuğa çıktı Sarp. Gökyüzüne bir yolculuk bu. O artık gelmeyecek ama bir gün biz onun yanına gideceğiz, tamam mı? Şimdilik onun yokluğuna alışmamız lazım."
"O zaman biz de şimdi gidelim mi onun yanına? Hazırlanayım mı?"
"Merak etme gideceğiz," dedi Tarık. "Ama biraz daha beklemek zorundayız tamam mı, birazcık daha? Şimdi uyu. Hem annen seni bu saatte uyanık görse üzülürdü, değil mi? Mutsuz olurdu? Onu üzmek istemezsin Sarpcığım, değil mi?"
Sarp başını aşağı yukarı sallarken yeniden burnunu çekti ve dudağına ulaşan gözyaşını diliyle temizledi.
"O zaman uyu hadi oğlum," dedi Tarık. "Söz veriyorum seni annene götüreceğim ama şimdi geç oldu ve bu yüzden uyuman lazım."
Sarp kendini yatağın içinde kaydırarak uzandıktan sonra başını yastığa koydu. Amcası ise onun üstünü örttükten sonra yatağın yanındaki komidinde bulunan gece lambasını açtı. "Sana benim masal okumamı ister misin?"
Sarp başını sağa sola salladıktan sonra sırtını ona dönerek yatağındaki oyuncak Batman'ine sarıldı. Fehmi ise arkasına dönerek oğluna kısa bir bakış attıktan sonra hızla dışarı çıktı. Tarık bir süre dudaklarını birbirine kenetledi, yeğenine baktı ancak onun hıçkırıklarına daha fazla dayanamayarak o da odadan ayrıldı ve evin büyük holüne çıktı. Abisi Fehmi onu dışarıda bekliyordu. "Sarp sana emanet Tarık. Ben bu gece gidiyorum. Sen de onu Istanbul'a götür, bundan sonra o senin oğlun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Romance"Birlikte güldüğün birine aşık olmak kolaya kaçmaktır; ben seninle ağlamaya bile aşığım." Sıradan başlayan planlı bir intikam oyunu; ne denli büyük bir karmaşaya yol alabilir ve ne denli büyük bir aşka sebep olabilirdi? Tanıtımının Yayınlanma Tarihi...