Sarp kollarını Lavin'in bedeninden ağır bir hareketle geri çekti. Geriye doğru bir adım atarak ondan uzaklaşırken; donuk bakışları Lavin'in gözlerinde sabit kaldı. Duyduğu cümleyi idrak etmekte zorlanır hali onun daha fazla hareket etmesini engelliyordu. Lavin'in dudaklarından dökülen cümle; birkaç dakika önceki sıcak havadan eser bırakmamıştı. Ve o cümlenin ardından ortamı kaplayan bir anlık keskin sessizliği bölen; Sarp'ın dümdüz tonda sorduğu o soru oldu:
"Neredeydin!?"
Bu bir soru cümlesi değildi. Sadece az önce duyduğu cümlenin gerçekliğini tartan bir cümleydi. Lavin Sarp'ın bakışlarına yayılan karanlığın büyüdüğünü gördüğü an elini hızla çantasına götürerek klipsini açtı ve aynı hızla; çantanın içinden bulduğu flashı çıkardı. Elini havaya kaldırdı ve görüntülerin içinde bulunduğu flashı Sarp'a gösterdi. "Görüntüleri almaya gittim. Aldım da! Sen arayınca... Şebnem alamadı deyince..." Sarp onun gözlerine ciddiyetle bakarken kendisine doğru ağır bir adım attı. Bu adım Lavin'in de bir adım gerilemesine neden oldu. "Çağan'a gidince ondan evde olmayan bir içkiden istedim... Sonra o almaya gittiğinde de görüntüyü hızla aldım. Onun bilgisayarında yok artık, sildim..." Sarp ona doğru yavaş adımlar atmaya devam ederken; Lavin de titremesine engel olmaya çalışarak, farkında olmadan, geriye attığı adımlarını sürdürdü. "Çok durmadım zaten! Bir kadeh bile içmedim... Geç oldu dedim ve çıktım. Hemen de seni aradım... Buraya geldim."
Lavin o an sırtına değen duvarın soğukluğunu hissettiğinde irkilerek sustu. Sarp ise ona son bir adım daha attı ve ellerini; Lavin'in sırtının dayandığı duvara, onun başının iki yanına koydu. Lavin bakışlarını; Sarp'ın onu esir alan kollarında tedirgince gezdirdikten sonra yeniden Sarp'a çevirdi. "Sarp?" dedi ne kadar savaş verse de titremesine engel olamadığı ses tonu ile. "Bana niye öyle bakıyorsun?"
"Dün sana ne dedim?" Sonunda Sarp'ın dudaklarından dökülen bu soru hiçbir his taşımıyor gibi çıkmıştı. Kızgın bir ton değildi, yumuşak da değildi. Sarp bu soruyu da dümdüz bir tonda sormuştu."Dün sana ne dedim? Söyle."
İkisi de aynı pozisyonlarını korurlarken "Benden..." dedi Lavin. Ve boğazının kuruduğunu fark ederek yutkundu. "Benden yardım istemediğini söylemiştin."
"Başka?"
Lavin onun gözlerine baktı. Sarp'ın bu sakin tavrı içini ürpertiyordu. Bulundukları pozisyonda; Sarp'ın keskin nefes alışverişlerini teninde hissedecek kadar ona yakın durması da bu ürpertiyi büyütüyordu. Bağırsa; belki de ona cevap vermekte bu kadar zorlanmayacaktı. Fakat hiçbir mimik değişimi göstermiyordu Sarp. Lavin bu yüzden ne yapması gerektiğini kestiremiyordu. "Seni riske atmayacağım demiştin, onun evine bile bile gitmene izin vermeyeceğim."
Sarp dudaklarını birbirine bastırarak başını oldukça yavaş bir hareketle aşağı yukarı salladı ve onun gözlerine bakmaya devam ettiği an gözbebekleri büyüdü. Lavin'in başının yanında tutmaya devam ettiği ellerinden birini havaya kaldırdı ve hızla; avucunu yeniden duvar ile buluşturdu. Bu hareket Lavin'in titreyerek gözlerini kapatmasına ve omuzlarını kaldırmasına neden olurken; oda Sarp'ın duvara vurduğu elinin çıkardığı, tok ses ile yankılandı.
Sarp avucundaki ağır sızıya aldırış etmeden; öfkeyle büyüyen gözlerini Lavin'de tuttu. "Ama sen buna rağmen o herife gittin! Öyle mi!?" Gür sesi odaya yayıldı. "Bana rağmen ona gittin! Öyle mi!?
"Senin için..." dedi Lavin dolmaya başlayan gözlerini kaçırmadan. "Bana kızacağını biliyordum ama senin için gittim Sarp."
"Benim için... Emin misin!?" Sarp giderek kaybettiği mantığının yerine gelmesini beklemeden konuşmaya devam etti. " 'Çağan'la buluştum çünkü; sen sandım Sarp! Ona sarıldım çünkü; içime bakmam gerekiyordu Sarp! Onun evine gittim çünkü; sana yardım etmek istedim Sarp!' Benim için Çağan'a giderek yapacağın başka ne fedakarlık kaldı ha!? Sırada ne var!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Romance"Birlikte güldüğün birine aşık olmak kolaya kaçmaktır; ben seninle ağlamaya bile aşığım." Sıradan başlayan planlı bir intikam oyunu; ne denli büyük bir karmaşaya yol alabilir ve ne denli büyük bir aşka sebep olabilirdi? Tanıtımının Yayınlanma Tarihi...