Bölüm 11

340K 12.6K 4.9K
                                    

(Aralık 2008, Girne.)

"...Ve gerçekten iyi bir elin varsa bunu asla belli etme Sarp. Eğer belli edersen diğerleri pas geçerler ve pottaki az bir parayla yetinmek zorunda kalmana neden olurlar. Buradaki asıl olay diğerlerinin daha fazla bahis yapmasını sağlamak ve daha fazla para kazanmak ve unutma; bu oyunun en büyük kozu; rol oynamaktır. Iyi aktör olursan iyi para kazanırsın. Beden dilini kullan ve onunla yalan söyle. Pokerde en büyük silahın elin kadar; bedenindir."

Sarp masadaki kağıtlara ve hocasının açtığı ellere dikkatlice bakarak başını salladı. "Teoriğini anladım artık; pratiğe ne zaman geçiyoruz?"

Nikos ona gülümseyerek baktıktan sonra "Fazla acelecisin." dedi. "Dövüş derslerinde de bunu yaptın." Ve yüzüklerle dolu olan eliyle Sarp'ın karnına dokundu. "Onun da bedeli ağır oldu biliyorsun."

Sarp dikişlerinin acısıyla yüzünü buruşturdu ve "Umrumda değil." dedi. "Ihtiyacım olan her şeyi bir an önce öğret artık bana."

Derin bir nefes alan hocası elini Sarp'ın omzuna koyarak "Hayat bu gördüklerinden ibaret değildir Sarp." dedi. "İleride bunların anlamsızlığının sen de farkına varacaksın. Ve şimdi seni yakan intikam ateşi söndüğünde göreceksin ki; bunların hepsi gelip geçici; bütün bu nefret..."

"Beni ayakta tutan tek şey bu." dedi Sarp onun sözünü keserken. "Başka hangi güç bunu yapabilir ki?"

"Aşk mesela." dedi Nikos elindeki purodan bir nefes almadan önce. "Her şeyin, nefretin bile, üstünde bir güç istiyorsan; git ve aşık ol evlat. Sana neler yaptırdığını gördüğünde dönüştüğün adama kendin bile inanamazsın."

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Issız yolda ilerlerken arabadaki tek ses; ön cama vuran yağmur damlalarını temizleyen silgeçlerin sesiydi. Lavin Sarp'ın sessizliği yüzünden gitgide daha çok gerilirken bir ara yüzünü ona döndü. "Evimin adresini vereyim mi?"

Sarp sanki arabada yalnızmış gibi onu duymazlıktan geldi ve karşıya bakarak arabayı kullanmaya devam etti. Lavin ise tedirgin bir şekilde ona bakmaya devam etti. "Sarp?" dedi konuşmasını istercesine. Fakat yine cevap alamadı. "Bir şey söylemeyecek misin?"

Sarp direksiyondaki elini biraz daha sıktı ve gaza yüklendi. Arabanın hızı yağmurun hızı ile yarışırken; Lavin bedenini koltuğa iyice yaslayarak korkusunu bastırmaya çalıştı. Eli kapının kolunu sıkarken "Beykoz.." dedi. "Ailemin evi Acarkent'te Karşıya geçmemiz gerekiyor yani."

Sarp ciddi ifadesini korudu ve karşıya geçmeden arabayı kendi evine doğru sürdü. Lavin ise onun kendisini dinlemediğini ve konuşmak gibi bir niyeti olmadığını farkederek kollarını göğsünde birleştirdi. "Peki... Madem susma oyunu oynuyoruz; tamam, ben de konuşmuyorum bundan sonra." Başını arkaya yaslayarak yüzünü yan taraftaki cama çevirdi ve sessizce yağan yağmuru izlemeye başladı.

Sarp ara sıra ona; belli etmeden baksa da konuşmama konusundaki ısrarcı tutumunu sürdürdü. Ve o andan sonra eve varana kadar ikisinden de tek bir cümle bile duyulmadı.

Sarp kendi evine ulaştıklarında arabayı evin garajına park ederek kapıyı açtı ve aşağıya indi. Lavin'in inmek için herhangi bir hareket göstermemesi nedeniyle de arabanın diğer tarafına ilerleyerek Lavin'in kapısını açtı. "İn."

Lavin hızlanan kalbine aldırmamaya çalıştı ve omuz silkti. "Iyiyim böyle."

"Saçmalama Lavin. İn hadi."

Lavin yutkunduktan sonra başını dikleştirdi ve sakin bir tavırla arabadan indi. Ardından da Sarp'ın arkasından onu takip ederek eve ilerledi. Sarp evin kapısını anahtarla açtıktan sonra geriye çekildi ve Lavin'in girmesini bekledi. Lavin'in o an ne yapması gerektiğine dair hiçbir fikri yoktu. Bu yüzden önündeki tek seçeneği yaptı ve evin içine ilerledi. Dün gece de bu evde kalmış ve daha o sabah bu evden çıkıp gitmişti. Iki gündür kendi evinden çok buraya gelmişti. Bu yüzden bedenini tuhaf bir hissiyat sardı. Içeriye girdikten sonra ise; kapının sesli bir şekilde kapanması ile irkilerek arkasına baktı. Sarp ise kapıyı kilitledikten sonra anahtarı pantolonunun ön cebine koydu ve içeriye ilerleyerek merdivenlere yöneldi.

TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin