"Dört göz."
" Ha?"
Hange ağzıyla garip sesler çıkarmayı bırakıp Levi ya döndü. Mikroskobunu kurcalarken rahatsız edilmekten nefret ederdi. Levi da sabrını zorluyordu. Bir şeyler söylemek için dikkatini çekiyor, daha sonra susmaya devam ediyordu. Bir karın agrısı olduğu belliydi. Hange bu kez pes etti, başını kaldırıp adama baktı. "Ne söyleyeceksen söyle artık Levi, meşgulüm. "
Levi yine o uyuz olduğu boş bakışı attı. "Boşver." dedi, ellerini cebine soktu. " Neyle meşgulsün?"
Hange yanaklarını şişirdi. " Anlatsam anlayacak mısın ki?"
"Periyodunda mısın?"
Hange bezgince iç çekti. Döner taburesini yana kaydırıp Levi ın önünde durdu. Kollarını göğsünde kavuşturdu. " Evet ama şu an beni agresif yapan senin sorunlu davranışların. Ağzındaki baklayı çıkaracak mısın? Belli ki bir şey söylemek istiyorsun. İşte, buradayım... Seni dinliyorum."
Levi yine hiçbir şey söylemeyince Hange iç çekti. " Bak... Çalışmam gerekiyor. Eğer acelesi yoksa Erwin i sinir ederek zamanını değerlendirebilirsin. Eminim onun-"
" Sadece kapa çeneni." dedi Levi, fakat yüzünden herhangi bir kızgınlık belirtisi yoktu. Aksine, Levi eskisinden de sakin görünüyordu. Hange onu tanımasa gergin olduğunu düşünürdü. " Sana söylemem gereken bir şey var dört göz."
" Vay canına, hiç belli etmiyorsun." dedi Hange alayla. Levi ın ona ters ters bakmasına sebep oldu.
" Boşver gitsin-"
" Tamam, tamam susuyorum." Hange onu durdurdu. Ağzına görünmez bir fermuar çekti." Ee, ne konuşmak istiyorsun?"
Levi ellerini cebinden çıkarmadan kalçasını masaya yasladı, Hange ye bakmak yerine gereksiz bir sürü kağıdın asılı durduğu mantar panoyu izlemeyi tercih etti. " Mikasa ile geçen gün bir teoriden bahsediyorduk... Bir tür deney."
" Oh, öyle mi?" dedi Hange ilgiyle.
" Ben de bir araya gelince ne konuşuyorsunuz diye merak ediyordum... Siz iki soğuk tipi aynı masada bilimsel çalışmalardan bahsederken hayal etmek çok zor. Ne hakkında bir teoriymiş bu?"" Ee... Sanırım fizyoloji." dedi Levi, omuz silkti. " Hormonlarla alakalı."
" Ah, endokrinoloji." diye düzeltti Hange. Levi her ne haltsa, bakışı attı.
" Teori nedir peki?"" Aşk diye bir duygu yoktur. Üreme isteğinden çıkan kimyasal bir dürtüdür. Cinsel ilişkiden sonra ortada böyle bir duygu kalmaz." dedi Levi, sonunda bakışlarını ona çevirdi. " Bunlar benim düşüncelerim. Mikasa aksini iddia ediyor. Senin fikrin nedir?"
" Tamamen haklısın." dedi Hange, omuz silkti.
Levi tek kaşını kaldırdı. " Doğruyu mu söylüyorsun?"
" Eh, elbette." dedi Hange. "Dediğin gibi, bahsettiğin kimyasal dürtülere sebep olan şeyler hormonlardır. Mikasa daha genç olduğu için aşkın bilimsel olarsk gerçek olmadığı bir dünyayı kabullenmesi zor olacaktır."
" Yani şimdi sen... tüm bu sahte aşk duygusunun seviştikten sonra biteceğini mi söylüyorsun?" dedi Levi şüpheyle. " Tamamen? Kesin mi?"
Hange " Hem evet, hem hayır." dedi, döner sandalyesini yeniden mikroskobuna dogru kaydırdı. " Bu ilgi duyduğun kişiye karşı hissettiğin çekime bağlı. Ya da paylaştığınız cinsel çekime. Bazıları tek gecelik ilişkilerdir, hevesini alınca biter. Bazılarında ise aradaki kimya ilk günkü gibi taze kalır. Bu konu nereden çıktı şimdi? Mikasa ile konuşacağın en son şey olduğunu sanırdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACKERMANS
Fanfiction"Bu dünya uğruna yaşamaya değer birçok güzellikle doluydu. Fakat Ackermanlar için... Başından beri acımasızdı." * Attack on Titan için yazılmış bir Polisiye AU dur. *Levihan *Eremika Umarım beğenirsiniz. Keyifli Okumalar... (Kapaktaki fan art nx...