64. Bölüm ~ Kraliyet Ailesinin Sırrı ~

403 52 52
                                    

"Ne olur anonim takılmayın cancağızlarım."

Keyifli Okumalar...

......................................................................

"Ah, hoş geldin Mikasa."

"Rahatsız ettiğim için kusura bakma Carla... Eren evde mi?"

Kapıda Mikasa yı Eren nin güler yüzlü annesi karşıladı. Onu görür görmez hemen içeri davet etti. "Tabii, odasında. Hafta sonundan beri de hiç çıkmadı. Bu çocuğun hiç ortası yok Mikasa. Bir gün eve dönmek bilmez, diğer gün dışarı alışverişe bile çıkartamıyorum." dedi sitemle. "Sen neden gelmiştin?"

"Biz..ee..." Eren i psikoterapiye götürmek için gelmişti ama bunu Carla ya söyleyemezdi. Hiç kullanmadığı uyuşturucu yüzünden polis tarafından verilen o malum cezaydı. Crista, geçen hafta Eren nin gelmediğini söyleyince bu kez onu kendi bırakmaya karar vermişti. Devamsızlık yapamazdı, eğer bu dedektiflerin kulağına giderse yine başı belaya girerdi. Gerekirse kulağından tutup onu zorla aşağı indirecekti.

"Sinemaya gideceğiz." dedi Mikasa sakince. "Geçen hafta bana sözü vardı. Telefonunu açmayınca iyi olup olmadığını merak ettim."

Carla iç çekti. "Ben başarılı olamadım ama belki senin sözünü dinler. Bir sıkıntısı var ama anlatmıyor. Inadı kime çekti acaba... Onu ininden çıkarmak konusunda bol şans canım."

Mikasa kadına yarım yamalak bir gülümseme verip merdivenlerden yukarı çıktı. Eren i üzen şeyin ne olduğunu biliyordu ve sonunda korktuğu başına gelmişti. Bunu yatağının içinde, örtüyü kafasına kadar çeken Eren i görünce daha iyi anladı. Perdeleri kapalıydı, masasının üstü feci şekilde dağınıktı. Içerisi pasaklı bir insanın kurduğu mağbedi andırıyordu.

Mikasa nın yüreğini korku kapladı. Neden Eren nin kendisiyle başbaşa kalmasına izin vermişti ki? Uzun zamandır Mikasa da kalıyordu, birkaç günlüğüne eve dönmek istiyince annesiyle daha fazla vakit geçirmek istediğini sanıp sesini çıkarmamıştı. Ne kadar yanlış bir karar verdiğinin şimdi farkına varıyordu. Eren her zaman geç kalkardı ama gün ortasında yatağın içinde kalabilecek kadar uyuşuk biri değildi.

Odanın kapısını açtı, ortaya çıkan gıcırtı sesi üzerine örtünün altından boğuk bir ses yayıldı. "Karnım aç değil anne, şunu sormayı kes artık."

"Benim Eren."

Eren cevap vermedi, kıpırdamamıştı. Mikasa sabırla devam etti. "Crista aradı. Geçen hafta psikoterapiye gitmemişsin."

"Canım istemedi."

"Eğer bugün de gitmezsen seni zorla götürürler. Polisler kapına dayandığında Carla ya ne açıklama yapmayı-"

"Biliyorum Mikasa! Tamam mı!?" Eren en sonunda kafasını örtünün altından çıkarıp ona patladı. Kan çanağına dönen yeşil gözleri ve solgun teniyle zombi gibi görünüyordu. Öfkeyle bağırmaya devam etti. "Hiçbir şey umurumda değil! Sadece beni yalnız bırakın... Annem, sen, Armin, herkes- hepiniz tepemdesiniz! Sürekli hayatta olduğumu hatırlatıp durmayı bırakın!"

Mikasa yorgunca iç çekti. Kapıyı kapatıp rahatsızca içeri yürüdü. Eren nin yatağının ucuna oturdu. Onu delirtmeden nasıl bir konuşma yapacağını bilmiyordu. Eğer Zeke yi öldürdüğü için pişmanlık duyduğunu söylerse inkar edecekti. Çünkü Eren zayıflıklarının yüzüne vurulmasından nefret ederdi.

Oysa Eren nin hissettiği şeyler zayıflık göstergesi değildi, aksine, oldukça insani bir davranıştı. Üzülmesi ve pişman hissetmesi gayet doğaldı. Eğer hiçbir şey olmamış gibi yoluna davet etseydi Mikasa Eren de bir sorun olduğunu düşünürdü.

ACKERMANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin