46. Bölüm ~ Ifade vermek ~

483 60 50
                                    

" Patlama, patlama geldim..."

Merdivenlerden hızlı hızlı inmeye çalışan kadın son basamakta tökezledi. Düşmemek için duvara tutunmak zorunda kaldı. Dışarı firlayan terliğini yeniden ayağına geçirmeye çalışırken oğluna söylendi. Kaç kere anahtarını yanına almanı söylemeliyim Eren? Eli ayağı birbirine dolanmıştı durduk yere. Uykusu ağırdı ve yukarıdan aşağı inmek Carla için fazla meşakkatliydi.

Hole girdi. Omuzlarının üzerindeki pudra pembesi yün cekete iyice sarıldı, kapıyı açtı. " Eren yine beni hiç-" karşısındakinin oğlu olmadığını fark edince sustu. Bu tanımadığı sarışın, mavi gözlü bir kadındı. Siyah pantolon, ceket ve mavi bir gömlek vardı üzerinde. Yanında polis üniforması giymiş uzun bir adam duruyordu. O kapıyı açınca ellerini cebinden çıkarıp dikkatini Carla ya çevirmişti.

" Iyi günler hanımefendi. Carla Jeager siz misiniz?" dedi kadın gülümseyerek. Ancak Carla karşılık veremedi. Oldukça şaşkındı. Polislerin onunla ne işi olabilirdi?
" Evet benim... Sorun nedir?"

"Ben Dedektif Nanaba. Bu da polis memuru Mike Zacharius. Acaba oğlunuz Eren Jeager da evde mi?"

" Hayır, arkadaşlarıyla dışarıda." dedi Carla, kaşları hafifçe çatıldı. " Mesele nedir? Bizden ne istiyorsunuz? Eğer kocamın cinayetiyle ilgiliyse daha önce de ifade verdik. Hiçbir şey bilmi-"

" Mesele eşiniz değil. Oğlu Zeke Jeager ile ilgili." dedi Nanaba ciddiyetle. "Kendisi birkaç gün önce okulun arkasındaki tenis sahasında ölü bulundu. Haberiniz var mı?" 

Carla nın yüzü öyle kaskatı kesildi ki iki polis o an kadının felç geçirdiğine yemin edebilirlerdi. Rengi beyaz bir mermer kadar solmuştu. Başını ağır ağır iki yana salladı. " Z-zeke... Zavallı çocuk... K-kim neden..."

" Zaten olayı araştırmak için buradayız." dedi Nanaba. "Yakınlarından bilgi alıyoruz. Içeri girebilir miyiz? Sadece beş dakika sürecek. Eğer oğlunuzu ararsanız daha kısa sürer. Sizi bir daha rahatsız etmeyiz."

Carla yine başını salladı. Içeri geçmeleri için yavaşça kenara çekildi. Arkalarından kapıyı kapattı. Salona davet etti. " B-ben Eren i arayayım. Bir şeyler içmek ister misiniz?" dedi ardından. Bunu nezaketen sorduğu belliydi çünkü kadın parmağını kıpırdatamayacak kadar sarsılmış görünüyordu.

"Hayır, teşekkürler." dedi Nanaba. Arkasındaki koltuğa oturdu. Carla yukarı kata çıktıktan sonra hala ayakta dikilmeye devam eden Mike a "Ne düşünüyorsun? Katil o olabilir mi?" dedi.

" Dedektif olan sensin, sadece olayı değerlendirmene yardım etmek için buradayım." dedi Mike düz bir tonda. Salonun duvarında asılı olan ova resmi daha çok ilgisini çekiyor gibiydi. " Ki hala nedenini de anlamış değilim." diye ekledi.

" Neyin nedeni?"

" Beni seçmenin." dedi Mike. " O kadar polis varken cinayeti araştıracak başka birini bulamadın mı?"

Nanaba güldü. " Işi özel hayatla karıştırmamam gerektiğini söyleyen sen değil miydin? Iki polis profesyonelce katili araştırıyoruz. Yoksa sen hislerini kontrol etmeyi bilmediğin için mi birlikte çalışmaktan rahatsızsın Mike? Bak işte bu hiç profesyonelce olmaz."

Mike gözlerini tablodan aldı. Kollarını göğsünde kavuşturdu. " Ortada kontrol etmem gereken bir his olmadığına göre problem çoktan çözülmüş demektir. Konuya odaklanın dedektif."

Nanaba tek kaşını kaldırdı. " Fazla naz aşk usandırır derler, hiç duydun mu Mike?"

" Pek değil."

ACKERMANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin