Levi anılarından nefret ederdi.
Özellikle de çocukluk dönemine ait olanlardan. Çünkü ne kadar çaresiz ve yardıma muhtaç olduğunu hatırlatmaktan başka hiçbir işe yaramayan çöpten başka bir şey değillerdi. Çocukluğuna dair elle tutulur pek fazla şey hatırlamasa da üzerinde travma yaratan birkaç olay hala berraktı. Annesinin ölümü, ilk cinayetini işlediği gün, vesaire... Ergenlikten kalanlar daha da bulanıktı. Çoğu anı kendisine ait olmayan bir dolu insanın kanı ve uzuvlarıyla kaplıydı. Bunlar zorunluluktan ya da görev bilinciyle yapılmış şeylerdi. Bu yüzden hiçbirini kendine aitmiş gibi hissetmiyordu.
Sadece Hangeyle geçirdiği zamanları hatırlamak can sıkıcı değildi. Oysa çoğu rahatsız edici, kalp kırıcı anılardı. Onları hatırlanır yapansa Levi ın ilkleri olmalarıydı. Ilk kez sevdiği, ilk kez sevildiği, ilk kez kendinden önce başkasını düşünmenin ne demek olduğunu öğrendigi, ilk kez ailesinden başka birine güvendiği, ilk kez şöyle bir geriye baktığında yaptıklarından pişmanlık duyduğu, ilk kez öldürmenin tek çözüm olmadığını fark ettiği bir dolu hatıra... Hange ile daha önce hiç tatmadığı duyguları doruklarına tatmıştı. Aşk, nefret, sevinç, keder...
Galiba bu da sonuncusuydu. Birlikte tatmadıkları tek duygu korkuydu. Levi Ackerman 31 yıllık hayatında daha önce hiç bu kadar kaybetmekten korktuğunu hatırlamıyordu. Kenny ölmek üzereyken bile... Tıpkı diğerleri gibi Hange nin de anı olarak kalmasından korkuyordu.
Kendine gel... Henüz hiçbir şey için geç değildi. Belki de Hange nin peşinden kaleye giderek hayatını tehlikeye atan sadece kendisiydi. Mikasa nın kalede olmadığını fark ettiği an çoktan Sina dan ayrılmış da olabilirdi. Aptal telefonunun -telefonlarının- şarjı bitmişti hepsi bu. Ayrıca Hange boş bir kadın değildi, kafası zehir gibiydi. A,b,c planları yapmış olmalıydı. Körü körüne şeytanın inine giren bir salak olamazdı.
Evet, böyle düşünmek rahatlamasına sebep oldu.
Lanet olsun, neden en başta Mikasa yı bulması için Hange yi göndermişlerdi ki zaten? En mantıktan yoksun insan bile Mikasa nın kaleye girdiğini anladığı an Erwin i arardı. Veletlere başına buyruk davranmamalarını söylerken Hange kahrolası bir velet gibi davranıyordu. Aklından ne geçiyordu?
Hayat ne tuhaftı... Birkaç hafta öncesine kadar kadının yüzünü bile görmek istemiyordu. Şimdi ise hayatından çıkıp gitmesinden korkuyordu.
Sina ya vardığında kaleye girmenin eskisinden daha da zor olduğunu gördü. Daha şehre girer girmez caddeler polisten geçilmiyordu. Kahretsin, içeri sızmak tahmin ettiğinden daha zor olacaktı. Kılık değiştirmeliydi. Etrafta başı boş dolaşan şüpheli bir araba polislerin dikkatini kolayca çekerdi. Çalıntı arabayı kaleden uzağa sürdü.
Ne yapacaktı? Kolayca eli ayağına dolaşan bir yeni yetme değildi fakat çeşitli duygular tarafından esir alındığı için doğru düzgün düşünemiyordu. Arabayı kenara çekti. Alnını direksiyona vurdu. Oyunlar tezgahlamakta usta olan Hangeydi, o değil. Levi eylem adamıydı. Düz düşünürdü. Biri ölmeliyse elinde ölürdü. Oyunlar oynamazdı. Keşke düşünmek icin daha fazla zamanı olsaydı.
Birden aklına dank etti. Tabii ya... Levi oyun oynamazdı.
Başını kaldırıp telefonunu çıkardı. Çok riskli bir plandı ama şu saatten sonra kaybedecek hiçbir seyi yoktu. Ezberindeki numarayı tuşladı. Kenny acil durumlara karşı herkesin telefon numaralarını ezberlemesini isterdi. O zamanlar çok sacma gelirdi. Önemini şimdi anlıyordu... Hat hemen açılmadı. Telefon uzun uzun çaldıktan sonra bip sesi yok oldu.
"Ah... Sen."
"Madem intikam istiyorsun, ben varım." sesi düşündüğünden daha soğuk çıktı. Karşılık gelmeyince devam etti. "Iki saat sonra. Her şeyin başladığı yere gel." bu işi kendi yöntemiyle çözecekti. Oyun olmadan, hesap, kitap olmadan... Eğer düşmanına ulaşamıyorsa kendi ayağına getirecekti. "Sadece sen ve ben. Baska kimse olmadan. Bu gece her şey bitecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACKERMANS
Fanfiction"Bu dünya uğruna yaşamaya değer birçok güzellikle doluydu. Fakat Ackermanlar için... Başından beri acımasızdı." * Attack on Titan için yazılmış bir Polisiye AU dur. *Levihan *Eremika Umarım beğenirsiniz. Keyifli Okumalar... (Kapaktaki fan art nx...