"Al... Bunu iç."
Eren, siyah saçlı kızın uzattığı bardağı elinden aldı ama içmedi. Zaten boğazından geçebileceğini de sanmıyordu. Bütün gece uyuyamamıştı. Nasıl uyuyabilirdi ki? Gözlerini her yumduğunda Zeke nin ölü bedeni bir kabus gibi üzerine çöküyordu. Hayatı boyunca unutabileceğini de zannetmiyordu.
" Kahvaltı da yapmadın." Mikasa yavaşça koluna dokundu. " Bir şeyler yemelisin Eren."
" Anlamıyorum..."
" Neyi?"
" B-böyle hissetmemem gerekirdi." dedi Eren, sesinin çatlamasına engel olamadı. Mikasa korkularını ya da hissettiklerini rahatça anlatabildiği tek insandı. Yeşil gözlerinin kupadan ayırmadan devam etti. " Daha farklı olur sanmıştım. En başından beri Zeke yi öldürmek isteyen benim. Ama... ama şimdi..."
Sorunun cevabını zaten biliyor olsa da Mikasa " Nasıl hissediyorsun?" dedi.
Eren " Neredeyse pişmanlık duyacağım ama olmamam gerekir." dedi, kaşlarını büzdü. " O babamı öldürdü. Neredeyse seni vurmama sebep olacaktı... Sevinmem gerekirdi. Peki neden mutsuzum?"
" Çünkü onu öldürdün." dedi Mikasa basitçe. " Seni uyarmıştım ama beni dinlemedin. Bu leke gölge gibi sonsuza kadar seni takip edecek. Kaçışın yok."
Eren cevap vermedi. Kupadan süzülen çayın buharı çenesini ıslatıyordu. " Senin kaç tane gölgen var Mikasa?"
" Sayamayacağım kadar fazla." dedi kız sessizce. " Levi ben küçükken Önemli olan ne yaptığın değil, bundan sonra ne yapacağın. Zamanı geriye alamazsın, demişti. Yapacağın tek şey bu... İlerlemek." başını Eren nin koluna yasladı. " Geçecek... O zamana kadar da ne olursa olsun yanında olacağım."
" Teşekkürler..." dedi Eren, yorgunca iç çekti. " En azından her şey sona erdi."
Mikasa yı teselli eden tek şey buydu. Eren için üzülüyordu. Paradis te kalmaya devam ettikleri sürece olanları hatırlamaya devam edecekti. Hayatı eskisi gibi olmayacaktı. Olamazdı. Yepyeni bir sayfa açmalıydı.
Mikasa " Daha değil." dedi. " Paradiste kaldığımız sürece tehlikedesin. Zeke yi çoktan bulmuşlardır."
" Meh, onlar kanıt bulana kadar çoktan ortadan kaybolmuş oluruz." dedi Eren umursamazca. Çayı dudaklarına götürdü. Kaşları şaşkınca yukarı havalandı. " Bu yeni mi? Tadı güzelmiş."
" Dikkatli olmak zorundayız Eren, bu sefer hata yapma lüksümüz yok." dedi Mikasa, sorusunu görmezden geldi. Kaşları ciddiyetle çatıldı. " Hapse giremezsin."
" Girmeyeceğim." dedi Eren, bardağı kenara bıraktı. Ayağa kalkıp güven verircesine Mikasa nın elini tuttu. Üzerine yumuşak bir öpücük bıraktı.
" Merak etme, hiçbir şey olmayacak."Mikasa yorgunca iç çekti. "Bunu her söylediğinde başka bir şey-"
Holden gelen kilit sesi ikisinin de yerinden sıçramasına neden oldu. Şaşkınca birbirlerine baktılar.
" Birini mi bekliyordun?" dedi Eren şüpheyle. Çoktan ayağa kalkan Mikasa yı takip etti. Kapının arkasına saklandılar.
" Hayır." dedi Mikasa, yüzü bir kaya kadar sertti. Belinden silahını çıkarıp göğüs hizasında tuttu. Eren e gözleriyle arkada kalmasını işaret etti. Koridordaki ayak sesleri yaklaşmaya devam ederken akıllarında binlerce soru dönüyordu. Polisler yerlerini bulmuşlar mıydı yoksa bu da Zeke nin oyunlarından biri miydi? Ne olursa olsun, istediğini elde edemeyeceklerdi. Belli ki New York a gitmek için aceleci davranmaları şarttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACKERMANS
Fanfiction"Bu dünya uğruna yaşamaya değer birçok güzellikle doluydu. Fakat Ackermanlar için... Başından beri acımasızdı." * Attack on Titan için yazılmış bir Polisiye AU dur. *Levihan *Eremika Umarım beğenirsiniz. Keyifli Okumalar... (Kapaktaki fan art nx...