Hange taksiden atladığı gibi kaldırıma çıktı. Para üstünü almakla zaman harcamadı. Buna eve dönerken yürümek zorunda kalınca pişman olacağını biliyordu fakat kafası başka yerlerdeydi. Karşı yola geçti. Alttan akan nehrin üzerinden geçen anayoldan ayrılan köprüye doğru yürüdü. Gözleri sarı saçlı adamı yakalayınca adımlarını hızlandırdı.
Erwin telefonda ona gönderilen fotoğraftan bahsedince hemen kafeden dışarı çıkmıştı. Uzun zamandır takıntılı katilden ses seda yoktu, doğal olarak ilgisini çekmişti. Bu sadist tipin sağı solu belli olmuyordu. Artık kontrol altına alınması gerekiyordu. Diğer yandan itiraf ettiği şeyler yüzünden Nanaba ve Mike ile başının belaya gireceğini biliyordu, aklı hala oradaydı fakat umursamadı. Ne de olsa böyle seyler başına ilk kez gelmiyordu. Nasıl olsa Erwin bir yolunu bulup onu kurtarırdı.
Tabii şu sadistin gizemini çözmesine yardım ederse.
Hange henüz köprüye girmişti. Erwin nin yalnız olmazdığını fark edince hızını azalttı. Bu kez ayakları geri geri gitti. Sanki kas hücrelerinin hepsi birden felç geçiriyordu. Safrası yanmaya başlamıştı.
Levi ın orada ne işi vardı?
Ne yapacağını bilemedi, afallamıştı. Siyah saçlı adamı bir daha görmeyeceğine kendini öyle inandırmıştı ki aksi bir durumla karşılaşırsa nasıl tepki göstermesi gerektiğini planlamamıştı. Gitmiş olması gerekiyordu. Niye hala buradaydı?
Erwin onu görmeseydi geri dönecekti, -ki dönmüştü- üzerine bir de adını söyleyince iyice kapana kısılmış hissetti.
"Nerede kaldın Hange? Acele et, vaktimiz yok."
Hange geri döndü. Her ne kadar öyle hissetmese de olabildiğince sakin bir yüz ifadesi takınarak davul gibi gümleyen kalbiyle Erwin nin yanına yürüdü. Derin bir nefes aldı ancak hava boğazını yaktı. Levi ile göz teması kurmamaya özen gösterdi. Zaten onun da başka yöne odaklandığından adı gibi emindi.
"Nanaba ve Mike ın yanındaydım. Konu ne? Geri gitmem lazım." dedi Hange. Geri dönmek zorunda falan değildi. Istemeden ses tonu asabi bir hal aldı. Çünkü hissettiği şaşkınlık ve utanç yavaş yavaş öfkeye dönüşüyordu.
Bu sinirli halini Levi ın da fark etmesi çok zaman almadı. Zaten Hange den beklediği bir tepkiydi. Kadın ona bakmıyordu ancak o öldürücü soğuk bakışların hedefi kendisiydi. Hange nin kafasında yanlış şeyler kurduğunu, bilerek gitmediğini sanıyor olduğunu biliyordu ancak öyle değildi. Ya bunun kendi farkına varacaktı ya da Levi ın gerçeği anlatması için bir süre daha sabretmesi gerekecekti.
"Konuyu zaten biliyorsun." dedi Erwin, ortamdaki gerilimin farkında değil gibiydi çünkü fotoğraf yüzünden zaten yeterince gergindi. "Baştan anlattırma."
"Benden ne yapmamı istiyorsun?"
Erwin" Her zaman ne yapıyorsan onu. O geceyi kafanda canlandır." telefonunu cebinden çıkardı, fotoğrafa baktı. Daha sonra gözlerini kısarak koprünün başına, yaklaşık otuz metre uzaktaki bir noktaya işaret etti. "Çekim mesafesine göre, herif tam orada duruyormuş."
"Deliller olmadan bir yorum yapamam." Hange başını iki yana salladı. "Burada ne ceset ne de iz var Erwin. Olayın üzerinden aylar geçti."
"Bu kez işin daha kolay. Katil de şahit de elinde. Neler olduğunu birinci ağızdan dinledin. Sadece bizim görüş alanımızın dışından biri olarak neler olmuş olabileceğini yorumla."
Hange iç çekti. Ne kadar kolay uyum sağlarsa o kadar cabuk biterdi. Kafasını toplamaya çalıştı. " Err... O gece tam olarak nerede duruyorsanız yerinize geçin." O da Erwin nin gösterdiği yere doğru yürüdü. Uzaklaşmak biraz olsun daha kolay nefes almasını sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACKERMANS
Fanfic"Bu dünya uğruna yaşamaya değer birçok güzellikle doluydu. Fakat Ackermanlar için... Başından beri acımasızdı." * Attack on Titan için yazılmış bir Polisiye AU dur. *Levihan *Eremika Umarım beğenirsiniz. Keyifli Okumalar... (Kapaktaki fan art nx...