49. Bölüm ~ Kalp Kırıklığı ~

507 63 89
                                    

"Iyi misin? Geçti mi?"

Hange nin verdiği mendili burnuna bastırmakta olan Levi kısa bir çene hareketiyle başını salladı. Dudağının üzerine sızan kurumuş kan mendile bulaşmıştı. Demirin kokusunu hala alabiliyordu. Nereye gideceğini bilmediği için arabayı sahil kenarına çekmişti. Buraya daha önce de gelmişti. Sahilin iki yüz metre ilerisinde Aecor adlı otel vardı. Orası Levi ın işteki - tutsaklıgındaki - ilk günüydü. Ikisi de kaputunun üzerine oturmuş kumsala carpan dalgaları seyrediyorlardı. Hange ile aynı manzaraya bakıyor olsalar da zihinlerini meşgul eden dertler farklıydı.

"Bir şeyler açıklığa kavuştu en azından." dedi Hange keyifsiz bir tonda. "Haklı olmadığım konular da varmış... Serumla kafayı o kadar bozdum ki Eren i neredeyse katil ilan edecektim. Delirmiş olmalıyım.."

"Tüm oklar onu gösteriyordu. Deliren tek kişi sen değilsin dört göz." dedi Levi.  "Ya da hiç kimse deli değildir..."

"Ne demek istiyorsun?" dedi Hange şaşkınca. Bakışlarını adama çevirdi.
"Ifadesi tutarlıydı, doğruyu söylediğine inanmıyor musun?"

"Sen inanıyor musun?"

Hange cevap vermedi. Zaten vermesine gerek de yoktu. Levi kadının bakışlarından tamemen ikna olmadığını anlamıştı. Ikna olamadığı için de muhtemelen şüphelerinden ötürü utanç duyuyordu. Çünkü kimse tanıdığı birine cinayet işlediğine inanmak istemezdi. Bu sizi onlar kadar kör ve sorumsuz yapardı.

"Mikasa onu öldürsen uyuşturucu kullanmaz." dedi Levi düz bir tonda.

"Herkes hata yapar." dedi Hange. "Hatalı arkadaş grupları değiştirir insanları."

"Mikasa yapmaz." kendinden bir tonda tekrarladı Levi. "Onu ben yetiştirdim. Aptal bir keş değil. Katil olabiliriz ancak herkesin prensibleri vardır. O üç ahmağın hikayesinin birbirini tutuyor olması doğruyu söyledikleri anlamına gelmez."

" Herneyse..." Hange yorgunca iç çekti. "Nanaba Ksaver yeniden sorguya çekecek. Ben de Jean denen oglanla konuşunca doğruyu söyleyip söylemediklerini anlamış olacağız."

"Serumu unutma." hatırlattı Levi. "Armin masumiyetini ispat etmiş olsa bile Foster cinayeti kapanmış değil. Temizlik görevlisini araştırmadık."

Hange yüzünü buruşturdu. Genizden bir ses çıkarırken ellerini yumruk yapıp alnına vurdu. "Bir de o var! Agh!... Hangi akla hizmet yirmi küsür sene önce olmuş bitmiş bir cinayet vakasını araştırmaya kalktım? Üstelik cinayet bile değil, intihar..."

Levi yanıt vermedi. Hange bu kadar sıkıntı içindeyken omzunu tutmak gibi bir dürtüyle doldu fakat kadın kaportadan atlayıp ayağa kalkınca yarı yolda elini geri çekti. "Dert etme. Her zaman bir yolunu bulursun."

Hange hıhladı. Kollarını göğsünde kavuşturdu. Teknik olarak somut bir yorumda bulunmamıştı fakat kadının bu tavrı Levi yı uyuz etti. Sanki sahile doğru devirdiği gözler senin için söylemesi kolay tabii, der gibiydi.

Hange konuyu degiştirdi. Boynunu sağa sola kütlettti. " Mikasa nın sana yumruk atabileceğini düşünmezdim. Aranızda tuhaf bir saygı ve sevgi bağı olduğunu sanıyordum."

Levi kaşlarını çattı. O da öyle sanıyordu. Ta ki burnunu kırana kadar. Elindeki mendili avucunda buruşturup cebine tıktı. " Jeager onu degiştiriyor. O lanet bok böceğinin yanında bambaşka biri oluyor... Jeager da ne buluyor anlamıyorum. Işe yaramaz hergelenin teki. Problem yaratmaktan başka bir işe yaradığı yok. Kim sürekli başını belaya sokan birinin etrafında dolanmak ister?"

Hange den gülmeye benzer garip bir ses kaçtı. Tınısında alaycı bir hüzün vardı ya da Levi duymak istediği şekilde duyuyordu. "Bunu bilmek isterdim." dedi Hange sessizce.

ACKERMANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin