95. Bölüm ~ Olaya El Atmak ~

465 46 42
                                    

Gökyüzü tüm berraklığıyla masmavi, bulutlar dinlenmeye çekilmiş, güneş ise kollarını gere gere Paradis i selamlıyordu. Ancak Mike Zacharius bu sıcak selamı geri çevirdi. Hatta mümkün olsa üzerine battaniye falan da atardı, gözleri acıyordu. Kaç haftadır kara bulutlar durmaksızın adaya yağmur yağıyordu ama tam da Mike ın göreve gönderildiği gün ruh halini hiç de yansıtmayan enerjik manzarayla onu karşılamışlardı.

Rose daki en prestijli restoranlarından biri olan Ichi den bomba ihbarı alınmıştı. Eğer durdurulmazsa sadece restorandaki insanlar değil, konumu yüzünden civar evlerde kalan da zarar görecekti. Mike kendi kendine somurttu. Evliliği günden güne parçalanıyordu, binalar parçalansa kaç yazardı?

Nanaba günlerdir eve gelmiyordu. Sylvia Foster kaçırıldığından beri - ölmüş de olabilirdi- işinden başka hiç kimseyi görmez olmuştu. Şu sıralar yaptıkları en sağlıklı konuşma koruma programıydı. Onun sonu bile Mike kapatmayı teklif ettiğinde tartışmayla bitmişti. Karısını seviyordu, yaptığı işe ve hayatına saygı duyuyordu, üzerindeki yükün de farkındaydı fakat birbirlerine iki yabancı gibi davrandıkları sürece evlenmelerinin ne anlamı vardı? Nanaba nın hırsı hem kendisine hem de onlara zarar veriyordu. Nanaba ya da anlatmaya çalışmıştı fakat bu kez de gözünde işini yapamayacağını düşünen, onu hiç anlamayan, bencil, empati yapmaktan yoksun bir hödüğe dönüşmüştü. Oysaki koruma programını kapatmayi teklif etmesinin sebebi Nanaba nın iş yükünü azaltmak istemesiydi, beceremeyeceğini düşündüğünden değildi.

Ağzını hiç açmamalıydı.

Restoranın lobisinde siyah cübbeli bir adamla tartışan Gunther ı uzaktan izledi. Insanları sakinleştirme kısmını ona bırakmıştı. Bir saattir restoranın köşesinde araştırdıkları yer kalmamıştı. Asılsız bir ihbar olduğu ortadaydı, Mike çoktan eve dönmeye hazırdı fakat tedbiri elden bırakmamak gerekiyordu.

"...Size söylüyorum. Burada bomba falan yok. Toplantıyı mahvediyorsunuz."

"Binanın temiz olup olmadığını teyit edene kadar kimseyi içeri alamayız. Ihbar asılsızsa zaten ortaya çıkacaktır." dedi Gunther sabırla. Ses tonunda bunu çok sık tekrarladığına dair bir bıkkınlık vardı.

"Kim yapmış bu ihbarı?"

"Henüz bilinmiyor."

"Ne yani?! Bilinmeyen numaradan gelen asılsız bir ihbar için mi bir saattir ayakta dikiliyoruz??"

Mike arkasını döndü, adamdan da Gunther dan da tamamen uzaklaştı. Ortada yalan da olsa doğru da olsa bir bomba ihbarı vardı. Bu acele nedendi? Toplantıda insan canından daha önemli ne konuşuyor olabilirlerdi ki? Şu papazları anlamak zordu.

Bomba imha ekibinden birini yanına çağırıp durum raporu istedi. Yarım saat öncesinden daha farklı bir cevap almayınca Mike ekibe toplanmalarını emretti. Restoranda bir işleri kalmamış gibi görünüyordu. Önlem için de giriş çıkışlara birer polis verildi. Sonuçta ateş olmayan yerden duman çıkmazdı. Belki de ihbar daha farklı bir amaca hizmet ediyordu.

Karnı acıkmıştı. Nanaba eve uğramayınca yemekleri dışarıdan sipariş eder olmuştu. Bu yüzden evdeki buzdolabı boştu. Hazır restorandayken oğle yemeğini Ichi de yemenin bir zararı olmazdı. Herkesin işine dönmesi çok zaman almadı. Aşcılar mutfağa geri dönünce Mike çabucak bir şeyler hazırlamaları için restoranın mutfağına gitti. Restoran, papazların toplantısı için birkaç saatliğine kapatılmıştı, iceride başka müşterinin yemek yemesi yasaktı fakat forsunu kullanırsa aşçının sorun çıkaracağını sanmıyordu.

Mutfağa doğru yürürken çift kanatlı kapının camından bir elin yukarı doğru fırladığını görür gibi oldu. O kadar hızlı kaybolmuştu ki bir an hayal gördüğünü sandı. Kanatları ittirip içeri girdi.

ACKERMANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin