90. Bölüm ~ Sabun ~

412 45 94
                                    

"Medyayı kim yaptıysa... tam bir şaheser 😂"

Keyifli Okumalar...

......................................................................

Levi eski evinin hala yerli yerinde duruyor olmasına şaşırmıştı. Çoktan ya satılmış, ya da talan edilmiş olduğunu sanmıştı. Ne de olsa seveni çoktu(!) Içeri girmek yerine bir süre binayı uzaktan izledi. İçinin de dışı kadar aynı huzuru verip vermediğini merak etti.

Niye Maria ya geldiğini bilmiyordu. Soygundan sonra konaklamak için kiraladıkları ev tamamen ters konumda kalıyordu. Diğerlerin yanına dönmeliydi. Eğer Levi Ackerman artık bir ölüyse tüm oklar soygunculara çevrilecekti. Rod Reiss, Foster dan sonra serumla ilgili gerçeği bilen bir avuç insanı asla sağ bırakmazdı. Mikasaların yerini öğrenmesi an meselesiydi. Artık Eren nin de neyin peşinde olduğunu bilmiyordu. Reiss in öldürmek istediği kişinin Foster olduğunu Levi ya söylemeliydi... Aslında yapmaması gereken tonlarca şeyler vardı fakat zamanı geri alamazdı, olan olmuştu. Bugün için verdiği sözlere odaklanmalıydı. Diğerlerini koruyacağına söz vermişti. Güvende olduklarından emin olmalı ve kimlikleri açığa çıkmadan New York a kaçmalarını sağlayacak bir uçak ayarlamalıydı.

Bekleyen tonla iş varken boş bir evi ziyaret etmeye gelmiş olması akıl kârı değildi. Kapüşonunu kafasına geçirdi. Kimsenin izlemediğinden emin olduktan sonra eve doğru yürüdü. Içeri girmekte zorlanmadı çünkü kapı kilitli değildi. Adım atar atmaz aura değişikliğini iliklerine kadar hissetti. Mutlu günlere ait bir fotoğrafa bakmak gibiydi. Kendi geçmişine ait hatıralardı ama bir o kadar başkasına ait gibiydi.

Koridor boyunca yürüdü. Salonun eşiğine geldiğinde gördüğü manzara farkında olmadan kaşlarının çatılmasına sebep oldu. Her yer her yerdeydi. Koltukların hizası bozuk, masanın üzerinde ne varsa yerde, minderleri içi dışına çıkmıştı. Sadece salon değil, evin geri kalanı da bir silahlı çatışma karesinden farksızdı. Mutfak dolapları boşaltılmış, içlerinde duran tabak ne çanak ne varsa etrafa saçılıp parçalara ayrılmıştı.

Yatak odasına çıktığı zaman da farklı bir manzarayla karşılaşmadı. Aslında burası aşağıdan daha beterdi. Levi parçalanan gömleklerini ve oraya buraya saçılan havlularını görünce bu kasıtlı saldırının kimin tarafından gerçekleştirildiğini o zaman anladı. Hange... Normal bir istilacının en değer verdiği temiz çarşaflarını ikiye ayırmak ya da kokulu sabunlarını parçalamak için hiçbir sebebi yoktu. Ne sanıyordu ki? Böyle bir manzarayla karşılaşacağını daha adımını atar atmaz tahmin etmesi gerekirdi. Kuşkusuz geri dönmeyeceğini anlayınca üzüntüsünü ve öfkesini evinden çıkarmıştı. Şan Hange nin bertaraf olan duygularının resmine bakıyordu.

Yatağa çöktü, bir süre kıpırdamadan açık dolap kapaklarına dikti gözlerini. Her şeyi batırmıştı. Her şeyi... İki yıldır Hange yi unutmak, hayatından çıkarmak için elinden geleni yapıyordu. Aynısını onun da yapacağını düşünmemişti. Alt kattaki kanepeden, yatak odasındaki yastığa kadar bu ev onların hatıralarıyla doluydu. Bu hatıraları yok etmek istemesi gayet doğaldı. Nasıl kızabilirdi ki? Keşke... Keşke gerçekten dönmeseydi. Hange den nefret etmek, sevmekten daha kolaydı.

Ondan kendi için fedakarlık yapmasını hiç istememişti ki? Levi buna değer bir adam değildi. O bile kendinden nefret ediyorken Hange sevmeyi nasıl başarmıştı?

Birden kapının arkasında yerde duran kırmızı bir şey gözüne çarptı. Ayağa kalkıp yanına gidince Mr. Whisker ın yemek kabı olduğunu gördü. O lanet kedinin varlığını tamamen unutmuştu. Yanına almak aklının ucundan bile geçmemişti. Zaten hatırlasa da almazdı. Kediye her baktığında Hange yi hatırlatacaktı. Panikle yatağının altını kontrol etti. Hayvanın orada olmadığını fark edince rahat bir nefes verdi. Açlıktan ölüp gitseydi bir de onunla uğraşmak zorunda kalırdı. Hange onu bulmuştur diye düşündü. Ya da pire torbası aç kalınca evden kaçmıştır.

ACKERMANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin