Bu savaş bitmiyor. Bu hikaye bitmiyor. Benim eksik yanım hiç tamamlanıyor.
Küçükken, çok küçükken annemle hep kına gecelerine giderdik. Annesi eline kınayı yakardı sonra da gelinin ağladığını görürdüm. Bir de arkada bir türkü dönüp dururdu. "Kınayı getir aney.."
O zamanlar bile düşününce hiç evlenmek istemiyordum. Çünkü her kınada anne ve kızın ayrıldığını bir daha hiç görüşmediklerini düşünüyor, annemden ayrılmamak için evlenmeyeceğim diyip duruyordum.
Ve kötü son.
Evleniyorum.
Ama beni annemden ayıran evlilik değil.
İçimdeki yarası hiç bitmeyen adam.
Babam.
Beni annemden ayıran öz babam.
Şimdi yine o türkü çalıyor arkada. Betül'ün annesi yakıyor kınayı elime. 'Betül' ün annesi' yakıyor. Annem sarılıp ağlamıyor bana. Omzumda annemin kollarının eksikliğini taşıyorum. Çok ağır bir eksiklik bu.
Ellerinin, kokusunun, gözlerinin, sesinin; Annemin eksikliği var yanıbaşımda.
Ben annemden evlenerek ayrıldığım için değil de en güzel günlerimde annemin eksikliğini hissettiğim için ağlıyorum.Eksik bir türkü çalıyor arkada. Kına burada da, kınayı getiren annem yok.
Geçmiyor içimdeki o ağır sızı.
Affedemiyorum ben babamı.
Çünkü babamın özrü, geçirmiyor içimdeki annemin yasını.
Çünkü babamın özrü, doldurmuyor anne diyen sızlayan yanımı.Kına böyle sürüp gitti. Üzerimdeki bindallı bile üzüldü halime. Betül yüzüme üzgün gözlerle bakıp durdu. Ellerime kına yakıldı ama sanki ellerimi yaktılar öyle canım yandı...
Annemin yokluğu kalbimin tam ortasına koca bir acı oldu oturdu.Her gün arardım da annemi, bugün bir başka oldu yahu!
Sanki annem karşımda tekrar öldürüldü de ben o acıyı tekrar tattım.
Bir kız için kına gecesinde annesinin olmaması dünyadaki tüm dağların üzerine yıkılması demekmiş, bugün anladım.
Annemin ölümüyle yarım kalan kalbimden bugün ses seda duyamadım. Sanki bugün atmadı benim kalbim..
***
Düğün dolayısıyla bugün evimde birçok misafir vardı. Herkes tek tek odasına çekilmiş yarınki düğün için biraz dinleniyordu.
Gece 1 suları. Herkes uyudu ve ben üzerimdeki bindallıyla birlikte evden çıktım.
Uzun bir yolun sonunda mezarlığa ulaştım.
Annemin mezarının tam yanına oturdum.
Gözlerimden süzülen yaşların haddi hesabı yokken, çatallı, varlığı yokluğu bir sesimle konuştum.
"Anne!" diyebildim sadece. Hıckırıklarım gecenin karanlığına sığındı, kısık sesim adeta tüm dünyayı titretti.
Tüm acımı bir kelimeye sığdırdım.
Ve bir anda bastıran yağmur kollarıyla sardı sanki beni. Teselli etmek için.
Ay üzüldü acıma, gökyüzü ağladı halime.
Titreyen dudaklarımla bu kez fazla çıkan ama bir o kadar da güçsüz sesimle tekrar ettim.
"ANNE!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI (Tamamlandı)
Teen Fiction"Herkes televizyondaki dizi kahramanları kadar şanslı olamıyordu ne yazık ki. Bazımız sakat doğuyor, bazımız anne babasız... Benim hikayem, ilk doğduğum gün yazıldı. Henüz bir çocukken bile, babam tarafından sevilmedim ben. Hayata yenik başkamaktı b...