Ozan
"Sanmıyorum" dedim umutsuzca. Günlerdir öyle acınası bir sese sahiptim ki, bir tek Bukre'ye sarılsam geçecek bir ses tonuydu bu. Bir tek Bukre'ye sarılsam geçecekti yorgunluğum.
"Sanmıyorum Azra, Bukre'nin uyandığında beni görmek isteyeceğini, bana sarılmayı bırak dokunmayı bile isteyeceğini sanmıyorum. Hangi insan, ondan 2 yıl boyunca hayatının sırrını saklayan bir adamı görmek, ona sarılmak isteyebilir ki?" umutsuzdu. Sesim de içinde dahil olmak üzere tüm vücudum, tüm benliğim umutsuzdu.
Birkaç gün önce yaşama belirtisi verip uyumaya devam eden Bukre'nin artık ölüm riski yoktu ama o cihazdan çıkan kalp kontrol sesinden başka yaşama belirtisi de vermiyordu.
"Abi, bu konular çok uzun ve Bukre uyanmadan hiçbirimizin bilemeyeği konular ama önce eve gelip banyo yapman ve biraz dinlenmen lazım lütfen." dediğinde,
"O olmadan tam manasıyla dinlememeyeceğim." dedim ve oturduğum zeminden kalktım.
Buz tutmuş bedenimi umursamadan yine cama yaklaştım.
"Uyandığında seni iyileştirmek için önce kendim iyileşmem lazım," dedim çatallaşan sesimi düzeltmek için öksürdüm.
"Ama aksi gibi, sen uyanmadan iyileşmeyeceğim gökyüzüm."
başımı eğdim.
"Çok az, en fazla 3 saat sonra tekrar burada olacağım gökyüzüm, ve senden tek ricam geldiğimde o güzel gözlerini açman." dedim ve bir süre cevap beklercesine cama bakıp sonra yavaş adımlarla uzaklaştım odadan.
Betül
Annemin kemoterapisi için aşağıya inen abimin yerine Can oturdu. Kılımı bile kıpırdatmadan boş boş yere baktım.
Çok yorgundum. Ve And olsun uyandığında Bukre'den bunun acısını çıkaracaktım.
Uyandığında...
"Canın çok yandığını hissedebiliyorum." dedi sessizliği bozup.
"Ne halde olduğumu bilemezsin." dedim açık ve net bir biçimde. Sesim oldukça çatallıydı. Çok kötüydü ve şuan sevdiğim, vazgeçmeye çalıştığım insanın yanında bunun belli olması umrumda bile değildi.
Sanırım ondan yavaş yavaş vazgeçiyordum ya da bunu umursamayacak kadar canım yanıyordu. İlk seçenek olmasını umdum. Çünkü hayatımda beni yakıp yıkacak onca şey varken bir de bu sebepten acı çekmek istemiyordım.
"Senin ne durumda olduğunu bilmiyorum." dedi ve durup devam etti.
"Ne durumda olduğunu hissediyorum."
Elinden destek alarak başımı omzuna yasladı. Sesimi çıkarmadım. Yorgundum ve şuan bu omuza çok ihtiyacım vardı.
"Çünkü, artık ne hissettiğini hissedecek kadar eminim duygularımdan."
Ozan
Elime defteri alıp güç almak istercesine göğüsüme yasladım.
Avucumun içiyle gözlerimden düşen yaşı sildim.
Göğüsüme yasladığım defterin içinden rastgele bir sayfa açıp içinde yazanları okumaya başladım.
"Yabancı..
Ben hiç böyle güzel bir kalbe rastlamadım. Benim kalbim hiç böyle bir kalple rastlaşmadı bu yüzden o yabancı. Ama bana çok iyi gelen bir yabancı. Herkesten kaçıp ona sığınacağım bir yabancı. Ne yaparsa yapsın, ne kadar kırarsa kırsın bir tek o toparlayabiliyor çünkü beni.
Ondan kaçsam, yine ona sığınıyorum, o dağıtsa yine o topluyor ve bir gün eğer ona sığınamazsam diye korkuyorum. Çünkü ona bile sığınamazsam tek sığınağım intihar olur diye düşünüyorum. Bir uçurumda bulurum kendimi, eğer ona sığınamazsam. Çünkü ben, babamdan bile kaçıp ona sığındım ve korkuyorum, ona sığınamayacağım bir şey olmasından çok korkuyorum.
Ama ne yaparsa yapsın kalsın istiyorum. Gitmesin, ben git desem de, o kalsın, çünkü beni bir tek o iyileştirebiliyor ve ben yaralı kalmaktan çok korkuyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI (Tamamlandı)
Ficção Adolescente"Herkes televizyondaki dizi kahramanları kadar şanslı olamıyordu ne yazık ki. Bazımız sakat doğuyor, bazımız anne babasız... Benim hikayem, ilk doğduğum gün yazıldı. Henüz bir çocukken bile, babam tarafından sevilmedim ben. Hayata yenik başkamaktı b...