~19.BÖLÜM~

787 51 46
                                    

Satır arası yorum gelir mi acep🤔

Yabancı

Deri ceketimin içindeki aynı deri ceketim gibi siyah olan kapışonluyu kafama geçirip iyice görünmez hale gelip açtığım pencereden içeriye hızla girdim. Odaya yayılan kokuyla yüzümde tebesssüm oluştu.

Bukre'nin kokusu..

Hızla yerdeki yorganı alıp her yerini kapatacak şekilde Bukre'nin üzerine örttüm.  Bu kız hiç mi düşünmemişti üşüyeceğini? Her yerini örttükten sonra eğilip yatağına yaklaştım. Yüzünün önüne gelen siyah saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp yüzünü seyre daldım.

Yüzü, en yetenekli ressamın bile çizemeyeceği kadar güzel ve kusursuzdu. Bir tablo olsa bile sadece bende olmasını istediğim kadar kıskanılasıydı. Ama bir gerçek vardı ki o benim olmak istemeyen tabloydu. Ben onu bu denli isterken o benim için imkansızdı. Her ne kadar karşısına çıkamasam da, onun elini kimsenin tutmasın istiyordum, o muhteşem koyu kahve olan gözleri kimse görmemeliydi, o benim değildi ama, kimseninde olmamalıydı.

Hayır hayır!

O BENİMDİ.

Uzun bir süre onu seyrederken gözlerim açılıp kapanıyordu. Yorgun olan gözlerim onun kokusuyla uyumak istiyordu.

Karşımdaki koyu kahve gözler açılınca ona bir an şaşkınlıkla baktım ama artık saklamanın bir manası kalmadığı için bakışlarımı rahatlatlattım. 

''Artık öğrenme zamanı gelmedi mi sence de, çok uzamadı mı yabancılığım.'' dedim, suçlu bir tebessümle.

Dudakları şaşkınlıkla açılırken,

''Sen?'' dedi aynı şaşkınlıkla.Başımı olumlu anlamda salladım.

''Evet, ben yabancı.'' dedim.

Gözlerim yavaşça açılırken rüya olduğunu anladığım uykudan uyandım. Evet buraya gelmiştim ama Bukre'yi seyrederken uyuya kalmıştım.

Ne güzeldi ama o rüya..

Gözleri hala kapalı olan Bukre'ye tebessümle baktığımda, günün yavaş yavaş aydığını fark ettim. Uzun süredir burdaydım ve ilk defa Bukre'nin o muhteşem kokusuyla uyuyakalmıştım, ve en az Bukre kadar muhteşem bir rüya görmüştüm.

Oturduğum parkeden kalkıp çalışma masasının üzerindeki not kağıtlarından bir tane koparıp bir de kalem alıp bir şeyler yazıp Bukre'nin komidininin üzerine yapıştırdım ve eğilip yüzüne son bir kez baktım, alnını öpüp geç olmadan tekrar pencereden çıktım.

Bukre

Açık olan perdeden gelen Güneş ışığı gözlerimi fazlasıyla rahatsız ederken bedenim ve ruhum, 

'Uyumak istiyorum!!' diye bağırıyordu.                                                                                                          Güneşin ışığı ise ona inat 'Uyumana izin vermiyorum' diye hanhurca bağırıyordu.

Aklıma gelen şeyle kendime geldim.  Dün gece perdemi kapattığımdan emindim.

Gözlerimi hızla açtım. Açık olan perde odayı aydınlatıyordu.

Yatağımda doğrulduğumda üzerimdeki yorganı gördüm. Dün gece üşüyeceğimi bilerek yorganı yere attığımı çok iyi hatırlıyordum. Yorganı üzerime babam olacak herifin örtmeyeceğini de çok iyi biliyordum. 

Bu sıra komidinin üzerine yapıştırılmış not kağıdını gördüm. Uzanıp aldım.

'Geldim güzelim,

Senden hiçbir zaman gitmediğim gibi,    Seni hiç bir zaman yanlız bırakmadığım gibi,                                  Bu sefer de geldim, bu sefer de seni yanlız bırakmadım..                                  Kaçış yok benden senin için.

Ben yine geldim.

Not: O yorgan üzerine hep örtülecek!

-Yabancı'

Notta yazılanları okuyunca yüzüme ufak bir tebessüm düştü.

İyi ki varsın be yabancı...

~~~

Hazırlanıp aşağıya indiğimde bugünü güzel geçirmek adına babamı görmemeyi umdum.

Bugün hiç hatırlanmayan bir gündü herkes için, buna alışmıştım da, zaten kimsenin hatırlamasını da beklemiyordum.

1 Aralık

Kitaplarımla baş başa kutlayacaktım bugünü.

Hoş kutlanacak bir gün de değildi!

Sessiz evde kapının gürültülü bir şekilde açılma sesi duyuldu.

Kapıdan gelen kişiye baktığımda gelenlerin Yasemin denen kadın ve babam olacak herif olduğunu gördüm.

Babam beni görünce aptalca güldü.

Sarhoştu.

Yasemin ise ona göre ayıktı.

Onu önemsemeden yanından geçecekken kolumdan tuttu sertçe. Ama kolumdan tutuşu beni durdurmaktan çok canımı yakmak istercesine tuttu. Kangren olmasını istercesine sıktı. Canımı yakmak istediği apaçık belliydi.

Yaktı da.

Ama şimdiye kadar yaptıkları arasında bu bir hiçti.

Neden ulan neden, neden sevmemişti babam beni?!

Neden o duygudan mahrum kalmıştım ben?!

Sertçe yüzüne baktım.

Ona baktığımda sinirle yüzüme baktı.  Leş kokusu burnumu yakarken, kolumu çektim ondan. Ama izin vermedi.

Orhan SOYDAN sarhoşken bile,

Kızının canını yakacak kadar ayıktı.

"Bugün" dedi ve bekledi.

Hatırlamış mıydı?

Gözlerine umutla baktığımda gözlerindeki nefretle umudum yerle yeksan oldu.

Ne diye umutlanmıştım ki!

"Bugünden nefret ediyorum!" dedi bağırarak.

Yapma baba!

Nefretini bu denli yüzüme vurma!

"Keşke" dedi ve bekledi.

"Keşke o doğumda ölseydin!" Diyen adamın sözünün acısını kalbimde hissederken, yanağımda hissettiğim sızı ile önce yüzüne acıyla bakıp sonra koşar adım evden çıktım.

Babam bana doğum günümde ilk kez tokat atmıştı.

Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatırken koşuyordum.

En sonunda sahile geldim. Koşmaktan ve ağlamaktan nefessiz kalmıştım.

Bugün sondu.

Bugün o evden defolup gidecektim!

Gözyaşlarımı sertçe sildim.

Bu onun için son ağlayışımdı.

Umarım...

Titreyen telefonumla cebimden telefonumu çıkardım.

Yabancı: Sahildesin biliyorum.

Yabancı: Geliyorum. Artık karşına çıkma zamanı!

Bölüm sonu.

Bol vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

İnstagramdan takip etmek isterseniz: _zynpkck_

YABANCI (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin