~21.BÖLÜM~

833 49 37
                                    

Multimedia Bukre ve Ozan (temsili)

Satır arası yorum😇

Bukre

Mezarlığın kapısına geldiğimiz sıra Ozan elimi tuttu sıkıca. Bana yanımda olduğunu hissettirircesine sıktı elimi.

Normalde birinin elimi tutmasından rahatsız olsam da, onun elimi tutması güzel hissettirmişti. Yüzüme bir tebessüm kondurup yanımda bana bakan Ozan'a döndüm. Minnet duyarak baktım ona.

''Buraya normalde hep yalnız gelirdim.'' dedim olduğum yerde durup, hep ürkekçe girdiğim yere baktım.

''Ben hep senin yanındaydım'' dedi. Gülümsedim.

''Eğer sana bir şey olsaydı, korksaydın, yanına hep koşarak gelirdim.'' dedi.

''Orada, görünmeden bile olmandan dolayı belki hiç korkmadım.'' dedim. Yüzüne bakmıyordum. Mezarlığa bakıyordum sadece.

''Hep yanındaydım, hep olacağım.'' dedi. Gülümsedim.

Adımladım.

Her adımlayışımda yüzümdeki gülümseme biraz daha soluyordu.

ve sonunda yok oldu.

Başımı kaldırıp 'Oya Soydan' yazan mezara baktım. Başında babam olacak herif vardı. Şaşkınlıkla ona baktım. Bize arkası dönük olduğundan bizi fark etmemişti.Şaşkınlıkla oraya baktım. Onu ilk defa burada görüyordum. Annem öldüğü gün bile gelmemişti mezarına, şimdi neden gelmişti ki? Hem de annemi öldüren kadınla evliyken, neden gelmişti?

Sessizce konuşmasını dinledim.

''Sana söylemiştim Oya, sana o gün o çocuğu aldır demiştim. Ben çocuğa falan bakamam demiştim. Ama sen aldırmadın. Şimdi ona böyle davrandığım için, senden özür dilemeyeceğim. Keşke söylediğimi yapmış olsaydın, belki hayatımız çok farklı olabilirdi.''

Babamın dudağından dökülen her sözcük canımı, ruhumu, kalbimi biraz daha yakarken, yine ağlamadım. O adam için ağlamayacaktım. Dudağımı birbirine bastırıp ağlamamak için dayandım. Çenem sıktığım için ağrıyordu ama şuan bu umrumda bile değildi.

Elimde hissettiğim el biraz daha elimi sıkıp'ben buradayım' demeye çalışıyordu. Sanırım buradan ayrıldıktan sonra Ozan'a bir teşekkür borcum vardı.

Babam arkasını döndüğünde beni gördü. Sulanmış gözleri beni görünce nefretle baktı. Bense ona kırgınlıkla bakıyordum. Bendeki gözleri Ozan'a kayınca daha büyük bir nefretle bakıyordu. Ben gelip bana bağırıp çağırmasını beklerken sadece yanımızdan çekip gitti. Ozan'a baktığımda yanımızdan geçip giden adamın arkasından sinirle bakıyordu.

Tuttuğu elimi çekip gidecekken elimden tekrar tutup bana baktı.

''Elimi bırakmayacaksın!'' dedi. Başımı 'tamam' anlamında sallayıp mezara yaklaştım. Bu sefer elimi o bıraktı. Ona anlamayarak baktım.

''Annenle yalnız konuşmak daha iyi gelecek sanırım.'' dedi. Başımı salladım. O arkasını dönüp gitti. Bense anneme başımı döndürdüğüm anda gözlerimden düşen yaşlara izin verdim. Çok dayanmıştım zaten.

''Anne''dedi dudaklarım yorgunlukla. Üst dudağımı ısırdım ağlamamak için ama bir faydası yoktu.

"Ben çok yoruldum." dedim yanaklarım fazlasıyla ıslanırken.

"Sen gittiğin günden beri çok yorgunum. O kadın sana silahı doğrultup, o kurşun vücuduna girdiği andan beri, ben çok yorgunum anne." dedim ellerimi sıkarken.

"Yaşamak çok zor anne, sen gitmeden önce dayanıyordum. Sen vardın çünkü. Düşseydim elimden tutar kaldırırdın, ağlarken sana sarılırdım, yorulsam dizinde uyuya kalırdım, ama şimdi sen yoksun ki, düşersem kim kaldıracak beni, ağlarken kime sarılacağım anne, kimin dizinde uyuyakalacağım? Nasıl anne, nasıl yaşayacağım?" dedim omuzlarım sarsılarak ağlarken.

Gözümden düşen yaşları sildim tek tek.

"Bugün o adam 'Keşke o doğumda ölseydin!' dedi." Sustum ve yutkundum.

"Keşke" dedim kısık bir sesle.

"Keşke o doğumda ölseydim." dedim sessizce.

Öyle bir sessizlikti ki, içinde büyük bir çığlık barındırıyordu sanki.

Gözlerimi kapadım sıkıca kendime gelmek için. Üst dudağım çok fazla ısırdığım için kanamıştı.

Sonunda kendime geldiğimde anneme döndüm.

"O maskeyi takma zamanı anne" dedim ve devam ettim.

"Mutluluk meskesini takma zamanı.." dedim ve oturduğum mezar taşından kalktım.

"Hoşçakal anne" dedim ve beni biraz ilerde bekleyen Ozan'a doğru yürüdüm. Yanına geldiğim anda elimi eline kenetleyip yürümeye başladı. Konuşmadık. Sessiz yolda adım seslerimiz yankılandı sadece. Ne o konuşuyordu, ne ben, ikimiz de sessizliğin eline bırakmıştık kendimizi. Ama her ne olursa olsun. İçimde bir burukluk olsa bile, o vardı yanımda, yanlız değildim.

İşte bu huzur veriyordu.

İnsanın yanında birilerinin olması, gerçekten huzur vericiydi. Yaklaşık 5 yıldır bu duyguyu tatmıyordum. 5 yıl önce annem vardı, şimdi yapayanlızım derken yabancı gelmişti. Ozan.. bu gerçekten huzur vericiydi.

Elim birden çekilince onun elleri bedenimi sardı.

Sanki uzun zamandır bunu bekliyormuş gibi sarıldı.

"Ben varım" dedi ve devam etti.

"Düşersen ellerinden ben tutacağım, ağlamak istersen ben sana sarılacağım, yorulursan benim dizimde uyuyacaksın. Ben hep vardım, hep olacağım. Herkes gidecek ama ben hep burda kalacağım." dedi.

Sımsıkı sarılıyordu. Sanki 'seni hiç bırakmayacağım' der gibi, sımsıkı.

"Teşekkür ederim." dedim ben de kollarımı onun vücuduna sararken.

"İyi ki doğdun gökyüzüm. İyi ki varsın." dedi ve saçlarımdan öptü hâlâ sarılı vaziyetteyken.

(Multimedia)

Huzurluydum.

Belki 5 yıldır, ilk defa huzurluydum.

Huzur beni kollarına almıştı ki arkamdan gelen korkunç ses yine huzurla arama girmişti.

"BUKRE!"

SINIR 5 VOTE 20 YORUM

BÖLÜM SONU.

YABANCI (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin