~34.BÖLÜM~

612 34 29
                                    

Multimedia Bukre.

Satır arası yorum bekliyoruum...

Ozan

5. üzerini açışıyla usanmadan tekrar ayağa kalktım ve tekrar örttüm üzerini.

Hiçbir şey yapmadan sadece onu izliyordum. Paramparça ettiğim onu izlemekten başka hiçbir şey yapamıyordum.

Karşımda benim eserim olan yıkıma baktım uzunca.

Bileklerindeki sargılar, ayak ve bacaklarındaki sargılar... Bir de yüzü... Yüzü çökmüş vaziyetteydi. Göz altları morarmıştı. Hiç uyku uyuyamıyor muydu? Zaten yeterince zayıflamıştı, bir de uykusuzluk onu mahvetmişti. Bir yılda günden güne nasıl zayıfladığını, nasıl çöktüğünü sadece seyretmiştim.

Kahretsin ki seyretmekten başka hiçbir şey yapamamıştım.
Onun bu halini sadece uzaktan seyretmek beni günden güne öldürmüştü.

Acaba affeder miydi beni?

Ona tekrar gökyüzüm diyebilecek miydim, tekrar sarılabilecek miydim, o güzel kokusunu tekrar içime çekebilecek miydim?

Ya da, en önemlisi tüm her şeyi anlattığımda bana tekrar aynısı gibi bakabilecek miydi? Gözlerine bile bakmama izin vermeyecekti. Emindim.

Ama ne olursa olsun, onu asla bırakmayacaktım.

Bukre

"Her şey bir oyundu ve ben sana geri döndüm." dediğinde kalbimde mutlulukla karışık bir hüzün oluştu.
Neden böyle bir oyun oynama gereği duymuştu ki?

"Neden böyle bir oyun oynadın ki?" dedim sesimdeki kırgınlıkla.

"Bana o kadar çok git dedin ki, yediremedim be gökyüzüm"

'gökyüzüm' dediğinde içimi koskoca bir huzur kapladı. Haklıydı. Onu çok üzmüştüm, ona çok bencilce davranmıştım.
Yedirememişti işte.

Elini uzattığında içimde yine onu haklı çıkarıp, kendime binlerce haksızlık yaparak tuttum elini.

Bir saniye, belki de daha az.

Elleri kopuverdi ellerimden. Boşluğa düşmüş gibi yalpaladım.

Onu ve hemen arkasındaki Melike'yi gördüm.

Gülüyorlardı.

Adımlarını benden uzaklaştırdı ve Melike'ye doğru gitti.

"Yine inandın. Aptalın tekisin! Ben sadece seninle oynayabilirim. Ben sadece seninle eğlenebilirim." dedi ve bekledi.

"Seni baban bile sevmiyor, ben mi sevicem?" ve bir kahkaha attı.

"Ben Melike'yi seviyorum."

Koskoca bir fırtına koptu içimde.

Anında kan ter içinde yatakta fırladım. Bu bacağımdaki kesiklerin sızlamasına neden oldu.

Rüya mıydı tüm bunlar?

Derin bir nefes alıp aldığım nefesi yavaşça soludum. Neden her seferinde tüm rüyalarımda beni terk etmek zorundalardı.

Babam ve Ozan.

Her seferinde arkalarına bile bakmadan gidiyorlardı. Neden beni böyle mahvetmişlerdi? Ben onlara ne yapmıştım ki beni bu hale getirecek kadar nefret etmişlerdi benden?

Bir süre sonra gözlerim yatağımın hemen yanındaki koltukta uyuyan Ozan'a takıldı.

"Sen beni rüyalarımda bile terk ediyorsun." dedim gözlerimden bir damla yaş firar ederken.

YABANCI (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin