Satır arası yorum atmayı unutmayın🌸
Betül
Ozan yerde sessizce ağlarken emin olmuştum Bukre'yi gerçekten sevdiğine.
Seviyordu.
Ve o kadar güzeldi sevgisi keşke kardeşim şuan burada olup tüm bunları fark etseydi.
Keşke...
Yavaş adımlarla onun yanına yaklaşıp, oturdum.
''Biliyor musun? Bukre seni çok seviyor.'' dediğimde başını ellerinin arasından kaldırıp konuştu.
''-du. Bukre beni çok seviyordu ve ben bunu hak etmedim.'' kendini bu kadar suçlamasını birkaç saat önce olsa haklı bulur ve yüzüne yumruklarımı savururdum ama şimdi haksız buluyordum.
Hatta artık onu suçlu bulmuyordum. Çünkü ben de böyle bir şey öğrenseydim eğer ben de Bukre'ye bunu, daha fazla üzülmemesi için söylemezdim. Zaten hayatı berbat olan kardeşime bunu yapamazdım. Bunu söyleyip daha berbat hâle getiremezdim. Ki o, geç de olsa bir test yaptırmış ve gerçeği öğrenmeye çalışmıştı, evet bunu biraz daha erken yapması gerekirdi ama bunu artık değiştiremiyorduk ve ben bir zaman kavramı yüzünden kardeşimin sevdiği adamı suçlayamazdım artık.
"Seviyor." dedim kendimden emin bir şekilde.
"Ben hâlâ Bukre'nin seni sevdiğine eminim Ozan. Hâlâ sana aşık olduğundan adım kadar eminim." dediğimde devam etmeme izin vermedi.
"Ruhu olmayan bir insan sevemez, ben Bukre'nin ruhunu öldürdüm, ben Bukre'nin kalbini öldürdüm." bu kez ben izin vermedim devam etmesine.
"Öldürmedin. Çünkü benim kardeşimin kalbi bir sarsıntıyla ölecek kadar küçük ve güçsüz değil. Evet yaşadıkları ağır şeyler ama bu onun kocaman ve güçlü kalbinin ölüşüne sebep olamaz. Sadece yaraları vardı ruhunun ve şuan uyuyor diye düşünüyorum ben. Çünkü çok yoruldu, çok yara aldı ve bir süre sadece bedenen bizimle olacak, ruhu ve kalbi dinleniyor ama tekrar geri dönecek. Ben buna eminim." dediğimde sustu. Belki de söylediklerime kendisi de inanmak istedi, belki de kafasındaki karşıklıklara bir çözüm bulmaya çalıştı ve çabaladı. Ayağa kalktım ve evden yavaş adımlarla ayrıldım.
Ardımda bir güçlü, bir güçsüz ama toparlanmaya çalışan, iki adam bıraktım.
Ozan
Yavaş adımlarla gözlerimi yerden kaldırmadan odaya girdim. Onu görmeyeli kaç gün olmuştu, kaç hafta, kaç ay?
En son yaşam belirtisi verdiği o nefesle kalbimin nasıl attığını, nasıl rahat bir nefes aldığımı ve içimin umutla doluşunu hatırlıyorumdum.
Ve gözlerini açışını bile görmeden kurduğum hayalleri hatırlıyorum. O birkaç saniyeye ne çok hayal sığdırmıştım ama...
Çok değil, belki 10 dakika sonra söndü tüm hayallerim
Doktorun ağzından çıkan birkaç kelimeydi beni hayal kırıklığına iteleyen. Birkaç kelimede yıkılmış ve o saniyeden sonra bakamamıştım Bukre'min gözlerine.
Konu da bu ya, ben onu hiç bedeni için sevmememiştim ki, şimdi bedenine bakıp içimdeki özlemi söndüreyim...
Ve yine, onun ruhunu, kalbini özleyen ben; onun kalbini, ruhunu öldürdüm. Şimdi onu özlemek ceza mıydı? Ödül gibi gelen...
Onu özlemek bile güzeldi.
Koltuğa oturdum ve yüzüne bakmadım. O yüzdeki boş bakışalara hazır değildim.
Öksürerek boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI (Tamamlandı)
Teen Fiction"Herkes televizyondaki dizi kahramanları kadar şanslı olamıyordu ne yazık ki. Bazımız sakat doğuyor, bazımız anne babasız... Benim hikayem, ilk doğduğum gün yazıldı. Henüz bir çocukken bile, babam tarafından sevilmedim ben. Hayata yenik başkamaktı b...