Satır arası yorumlar azalıyor üzülüyorum:(
Bukre
Bedenime sıkı sıkı sarılan bedene sıkı sıkı sarıldım.
Derin bir nefes aldım.
"Eşşek, özlemişim seni!" dedi sarılmayı bırakmadan.
"Ben de kardeşim ben de ama biraz daha sarılırsak muhtemelen ölücem ve sen beni bu kez tamamen özleyeceksin." hızla sarılmayı bırakıp kafama vurdu.
"Bundan sonra ölüm lafı falan yok valla döverim!" kafamı tutup,
"Tamam kızım ya ne vuruyorsun kırdın kafamı ya!" dedim.
"Betül haklı Bukre valla hepimizin ödünü kopardın." diyen Demir'e baygınca baktım.
"Abartmayın ya!" dedim.
"Aynen ya abartmayın(!)" diye söze girdi Can.
"Alt tarafı uçurumdan atladı ve ölüm tehlikesiyle cebelleşti ha bi de 3 ay kendine gelemedi. Bunda abartılacak ne var allasen(?)" deyip dalga geçti. Gözlerimi devirdim. Betül bana sarılıp,
"Ölseydin öldürürdüm seni!" dediğinde odadaki Betül hariç herkes kahkaha attı.
Bir zaman sonra esnemeye başlayınca ayak ucumdaki ayağımla Demir'i ittirmeye başladım.
"Uykum geldi benim ya hadi gidin artık." dedim ve yastığıma sarılıp gözlerimi kapadım.
"Valla nankörsün kızım sen ya!" diye söylendi Betül. O sıra uykuya dalma savaşları içindeyim.
"Yahu kız 3 aydır kendinde değil belki uyuyordu ama hâlâ uykum var diyor pess vallahi pess! Bıraksak ömrünün sonuna kadar uyumaya meyilli." diye söylenmeye devam ettiğinde uykum aramda güldüm.
Bu sıra oda yavaş yavaş boşalmaya başladı. En son hatırladığımsa Semih'in alnımı öptükten sonra odadan ayrılmasıydı.
Can
"Betül." diye seslendim arabada yanımda oturan Betül'e.
Arabayı Demir kullanıyor bizse arkada oturuyorduk.
"Efendim?" dedi Betül telefonuyla uğraşırken.
"Orhan Beye haber verelim mi?" dediğimde kaşları çatıldı ve bana döndü.
"Kimi olarak? Hangi sıfatla Bukre'nin durumundan haberi olacak?" dedi sert biçimde.
Evet sevmiyordu anlıyordum ama sonuçta Bukre'nin babasıydı.
"Babası sıfatıyla Betül." dedi önden Demir. Ben de desteklercesine başımı salladım.
"Bakın eğer babasıysa her gün o hastaneye gider zaten durumunu öğrenir yani kimse kimseye haber vermiyor!" dedi net bir biçimde.
Siniri konusunda haklıydı. Ama sonuçta babasıydı. Kızından haberinin olması en büyük hakkıydı.
"Sonuçta babası Betül." dediğimde elindeki telefonu bacaklarının üzerine bırakıp tüm dikkatiyle ve siniriyle bana baktı.
"Şimdiye kadar babalığını bir kez olsun görmediği babası!" diye düzeltip konuyu kapatmak istercesine eline tekrar telefonunu aldı.
"Kiminle mesajlaşıyorsun sen bu kadar?" dedim konuyu değiştirip. Hayır yani neydi ki bu kadar önemli olan kafasını telefondan bir saniye kaldıramıyordu?
"Arkadaşımla." deyip kestirip attı.
Sinirle köşeme sindim.
Arkadaşı kimdi? Mesela cinsiyeti neydi? Kaç yaşındaydı? Cinsiyeti neydi? Neden bu kadar konuşuyordu? Cinsiyeti neydi? Neden sürekli gülüyordu?
Cinsiyetinin ne olduğunu merak ettiğimi söylemiş miydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI (Tamamlandı)
Teen Fiction"Herkes televizyondaki dizi kahramanları kadar şanslı olamıyordu ne yazık ki. Bazımız sakat doğuyor, bazımız anne babasız... Benim hikayem, ilk doğduğum gün yazıldı. Henüz bir çocukken bile, babam tarafından sevilmedim ben. Hayata yenik başkamaktı b...