Güneş perdeden sızıp gözlerime değiyordu.
Sabah olmuştu galiba.
Ah! gözlerim çok acıyor zor açıyorum.
Neden ağladım ki sanki?
Kendime gelmeliyim! Ben güçlüyüm! Mary kendine gel artık eski Mary değilsin sen!
Derin nefes alıp verdikten sonra sakinleşip yataktan doğruldum.
Oldukça keyifsiz hissediyordum. Ayaklarım acıyordu ve belim ağrıyordu.
Kahvaltıya inersem anne ve babam ne tepki vereceklerdi?
Ah düşünmek istemiyorum!
Odamın kapısı tıklatılmıştı.
Hizmetçiler birer birer içeri girip beni selamladılar.
Hiç kalkmak istemiyordum.
Zorla kaldırıldıktan sonra beni hazırlayıp, kahvaltıya kadar eşlik ettiler.
Annem ve babam beni gördüklerinde ağızları kulaklarına varmıştı.
"Ah! sevgili kızım Mary! seninle ne kadar gurur duysak az bile!"
Bu da neydi şimdi ne oluyordu?
Kahvaltıya oturdum ve annem elimi tuttu.
"Kızım! Kral bir kez daha seninle gurur duydu. Şövalye Adrian bize tekrar başka bir suçluyu yakalasında yardım ettiğini ve bu yüzden balodan erken ayrıldığını bildirdi. Sevgili kızım Kral sana tonlarca mücevher ve iyi dilekleriyle birlikte hediyelerini sundu."
Ne!?
"Şövalye Adrian bunları mı söyledi size?"
Şaşırmışlardı.
"Evet ne oldu ki?"
Sahte bir gülümse takınarak:
"Evet Anneciğim aynen öyle oldu bu yüzden erken ayrılmak zorunda kaldım özür diliyorum."
"Hayır kızım sen kralı gururlandıran şeyler yapıyorsun hep bunun özürünü dileme."
Çok mutlu bir şekilde kahvaltı yapmışlardı.
Adrian neden böyle birşey söylemişti ki?
Onu asla anlamıyorum.
Beni kollamasına gerek yok, kendi başımın çaresine bakarım ben.
Kahvaltıyı yaptıktan sonra bir hizmetçi gelip bir misafirin geldiğini bildirdi.
"Prenses Mary için gelen bir misafirimiz var. Misafir odasında bekliyor."
Benim için mi? Kim gelmiş olabilir ki?
Misafir odasına doğru yürümeye başladım. Hizmetçiler koridorda fısır fısır birini konuşuyorlardı ve aralarında gülüşüyorlardı.
Misafir odasında kim olabilir ki? Bu kadar konuştukl-
Hizmetçi kapıyı açtığında kim olduğunu gördüm.
"Connell?"
Beni görünce gülümsedi.
"Prenses Mary sizinle konuşmaya geldim. Buyurmaz mısınız?"
Eliyle karşı koltuğu işaret etti.
Şaşkındım. İşaret ettiği yere geçip oturdum.
"Beni neden görmeye geldiniz?"
Gözleri bana dikilmişti.
"Dün söyledikleriniz kafamda soru işaretleri bıraktı bu yüzden bizzat gelip sormak istedim."
Hizmetçi çay getirip masaya bıraktı.
"Ne söylemiştim ki?"
"Size karşı ilgisiz olduğumu ima ettiniz?"
"Öyle değil miydi?"
"Prenses-"
"Bakın! direk konuya geleceğim Prens Connell ben aptal biri değilim. Beni birinin kullanıp kullanmadığını anlayabilecek kadar zeki biriyim. Sizin gözleriniz Prenses Sophia dışında başka birini görmüyor bunu biliyorum mesela sırf ona yaklaşmak için beni kullanmanıza izin vermeyeceğim."
Gözleri derinleşmişti. Bakışları bir anda değişmişti.
"Bunu nerden anladın?"
"Çünkü ben birinin bakışlarını okuyabiliyorum."
Tabii yalan bu ama hikayeyi bildiğimi falan söyleyemezdim sonuçta. Havalı olmaya çalışıyorum.
Yerinden kalkıp bir anda yanımda belirdi.
"Bunu bilmeniz çok ilginç? Bunu gerçekten kendiniz mi anladınız yoksa biri mi söyledi?"
Bu çocuk kör galiba sürekli yüzünü yüzüme sokmaya çalışıyor.
Kendimi biraz uzaklaştırıp kenara oturdum.
"Acaba görme problemin mi var? Yüzünü neden yüzüme yakınlaştırıp duruyorsun?"
Gülmeye başladı.
"Şu an çok ilginç buluyorum seni."
Eyvah! kitaptan klişe bir söz daha söylendi.
"Bakın ben gerçekten yalnız kalmak istiyorum. Kimseye ihtiyacım yok hele bir erkeğe hiç ihtiyacım yok! bu yüzden olay istemiyorum bunun bedelini ödetirim yoksa lütfen gidin sorunuz bittiyse."
"Ne yapsak ki? Seni bu kadar ilginç bulmuşken nasıl gitmeliyim eve bilmiyorum."
"Pardon?"
"Doğru. Prenses Sophia'ya aşık olduğum doğru. Bunu nasıl anladığını da bilmiyorum ama bununla beni tehdit etmeye sakın çalışma. Yoksa küçük bir ceza veririm size."
Bir anda güldüm.
"Tehdit etmek mi? Ben mi? bu bir tehdit değil sadece uyarı lütfen-"
Bir anda bana yaklaşıp yanağımdan öptü beni.
"Tekrar görüşeceğiz tatlı prensesim."
Ayağa kalkıp odadan çıktı.
Arkasından donup baka kalmıştım sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Canavar (TAMAMLANDI)
FantasyPeki ya sen içindeki canavarı keşfetmeye hazır mısın ? ... Bir gün gözünüzü okuduğunuz bir romanın içinde kötü karakter olarak açarsanız ne olurdu? #1 - Dram #1 - Tarihi #1 - Prenses #1 - Krallık #1 - Novel #1 - Karakter #1 - Büyü #1 - Mary #1 - Fa...