Yanağımı elimin tersiyle sildim. Sapık mıdır nedir?!
''Aaaa! ama yeter bunaldım herşeyden! nedir şu erkek bozuntularından çektiğim?!''
Odadan dışarı çıkınca hizmetçiler bana bakıyordu.
Merdivenlerden odama çıkıp yanıma çantamı aldım. Beni çok seven bir hizmetçi vardı onu aradı gözlerim. Koridorda tesadüfen karşılaştık.
''Prensesim dışarı mı çıkmaya hazırlanıyorsunuz?''
''Ah evet Hillary moralsizim deli gibi alışveriş yapmamız lazım lütfen benim eşlikçim olur musun?''
Gözleri parlamıştı.
''Evet leydim bu benim için bir şereftir.''
Ah çok tatlı bir kız! çok sadakatli ve çok kibar. Benimle olmasından mutluluk duyuyorum.
Hillary odasına gidip hazırlandı ve beraber dışarı çıktık.
At arabası çağırıp bindik ve kasabaya geldik.
''Ne kadar güzel gözüküyor heryer.''
Hillary çok mutlu gözüküyordu. Bende gülümsedim.
At arabasından inip etraftaki mağazaları dolaştık. Hillary'e bir kaç giysi ve ayakkabı aldım çok mutlu oldu.
Ah zenginlik çok güzel birşey.
Dolaşırken büyük bir çeşmeye denk geldik oturma yerleride vardı tam bir sanat eseri gibi gözüküyordu.
Çeşmenin başında duran biri vardı. Uzaktan bile bakınca ışıl ışıl duruyordu. Gerçekten çok yakışıklıydı. Normalde zor beğenen biriyimdir ama gerçekten hoş birine benziyordu.
Hillary dükkanlara bakarken yanıma geldi ve benim durup çeşme başında duran genci izlerken buldu.
Beni dürttü ve gülümsedi.
''Gerçekten çok yakışıklı değil mi? ama çok şanssız biri.''
Şaşırdım ve Hillary'e döndüm.
''Onu tanıyor musun?''
''Tabii ki de leydim. Siz tanımadınız mı? hep bu saatlerde çeşmenin başında durur ve çeşmeye para atıp gider.''
Kim olduğunu çok merak etmedim.
''Gerçekleşmesini istediği bir dilek mi var? neden hep çeşmeye gidip para atıyor ki?''
Dudaklarını kıvırıp üzgün bir ifade takıldı.
''Hayır leydim sadece söylenti ama o çeşmeye gitmesinin sebebi söylenenlere göre onu başka bir adam için terkeden nişanlısı için. Dedikodulara göre gerçekten çok güzel bir ilişkileri varmış ve nişanlısı bir anda onu bırakıp başka bir adamla kaçmış. İlişkileri bu çeşmede başlamış ve hep para atarlarmış bu çeşmeye bu çeşmeye, aşıklar çeşmesi deniyor. Terkedilmeyi atlatamadığı için galiba sürekli buraya geliyor ya da nişanlısının ona geri dönmesini diliyordur belki kim bilir?''
''Ne kadar üzücü bir hikaye zavallı çocuk.''
Hillary yola devam ederken benim gözüm hala çeşmedeydi.
Hillary'e beklemesini söyleyerek çeşmeye gittim.
Donuk bir ifadeyle gözünü ayırmadan hala çeşmeye bakıyordu çocuk.
Çantamdan gümüş para çıkardım ve yüksek sesle dileğimi haykırdım.
''Dilerim ki! aldatanların hepsi canı cehenneme!''
Sonra parayı attım.
İnsanlar bana bakıyordu. Yanıma koşturarak Hillary geldi.
''Prenses napıyorsunuz?! herkes size bakıyor gidelim hemen.''
Güldüm ve bir para daha çıkarıp bağırdım.
''Tanrım! bu çeşmeye atılan paralardan daha değersiz olan insanların başına kuş pislesin, kel kalsınlar! daha fazlasını söyleyemeyeceğim naifliğim müsade etmiyor.''
Hillary beni çekiştiriyordu.
Ben çok eğleniyordum.
Çeşmenin başında duran çocuk bana bakıyordu.
Ona gülümsedim.
''Gerçekten beş para değeri etmeyen insanlar için üzülmene gerek yok. Seni gerçekten önemsemeyen insanlar için kendine eziyet etmene gerek yok. Dilediğin şey ne bilmiyorum ama kendin dışında biri için dilek dileme hele ki seni aldatan biri için asla.''
Yanına gittim ve çeşmeye elimi sokup bir avuç para aldım.
Elini açtım ve avucuna sıkıştırdım paraları.
''Bak bu paralar çeşmeye atılarak dileklerimizi gerçekleştirmiyor. Bu parayı başka şeyler için harcarsan dileklerin gerçekleşir. Seni terkeden biri için attığın onca para zarardan başka birşey değil. Bu yüzden gülümse ve yeni bir sayfa aç. Seni en iyi anlayan benimdir emin ol bu yüzden aslan parçası-sırtına hafifçe vurdum. Gülümse ve yoluna devam et.''
Gözleri bana kitlenmişti. Hillary arkada tedirginlik içerisinde bir bana birde ismini hala bilmediğim çocuğa bakıyordu.
Heralde bu kız deli midir nedir nerden çattım buna diyordur? kim bilir?
Hiçbir şey demeden hafifçe kafasını aşağı eğip yukarı kaldırdı ve elindeki paraları çeşmenin kenarına bıraktı sonrada çekip gitti.
Galiba ortamın içine etmiştim.
Havalı durdum mu acaba? yoksa deli damgası mı yiyeceğim?
Hillary'nin tepkisi üzerine çeşmenin oradan ayrıldık.
''Efendim neden öyle birşey yaptınız?''
''Çünkü onu aldatan biri için bu kadar üzülmesi hoşuma gitmedi. Hem beni tanımıyor nasılsa bir daha karşılaşmayacağız birşey olmaz.''
Dudakları kıvrılarak bana baktı.
''Şey... efendim o kraliyet ailesinden onu hatırlamadınız mı? Veliaht prensin üvey kardeşi.''
''Ne?''
Ah! hayır olamaz! ya benim hakkımda deli diye dedikodu çıkarırsa? zaten kötü bir namım var. Gidip veliaht prense söylerse ne yaparım?
Hem bu karakteri çok anımsayamıyorum yan karakterdi diye hatırlıyorum galiba çok dikkat etmedim ismi Benedict diye anımsıyorum. İlerleyen zamanda belki onun hakkında bişeyler hatırlarım diye düşünüyorum ama umarım karşılaşmayız birdaha. Hem söylediklerim doğruydu neden deli damgası yiyeyim ki? kalabalığın ortasında bağırmam hoş olmadı tabii ama neyse.
Bu günü kısa kesip at arabasıyla eve doğru yola çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Canavar (TAMAMLANDI)
FantasyPeki ya sen içindeki canavarı keşfetmeye hazır mısın ? ... Bir gün gözünüzü okuduğunuz bir romanın içinde kötü karakter olarak açarsanız ne olurdu? #1 - Dram #1 - Tarihi #1 - Prenses #1 - Krallık #1 - Novel #1 - Karakter #1 - Büyü #1 - Mary #1 - Fa...