58.Bölüm

1.6K 114 2
                                    

58.Bölüm:

...

Suyun içinde sürüklenirken, güçlü bir kolun beni sıkıca tuttuğunu hissediyordım.

Bu adam kimdi?

Akıntıya kapılıp sürüklenirken kendimden geçmiştim.
...

Odunların yanarken çıkardığı o cılız sesi duyuyordum. Suyun damlayan sesiyle beraber gözümü açtım. Ateşin parlaklığı gözümü almıştı. Neredeyim ben?

Öksürerek soğuk zeminden doğruldum. Burası bir mağara mıydı?

Kıyafetlerim üzerimde yoktu. Sadece beyaz dize uzanan içliklerim vardı.

Utanmıştım.

Beraber suya düştüğüm adam mı beni soymuştu. Bak şu terbiyesize!

Kıyafetlerimi gözüm ararken ateşin kenarında asılı olduklarını farkettim. Erkek kıyafetleri de vardı.

Tanrım! O adamda mı çıplak!

Neden kaçma girişimlerim hep böyle sonuçlanıyor? burası bir roman olduğu için mi?

Takır tukur ayak sesleri geliyordu.

"Uyandın mı?"

Bu ses...

Sesin geldiği tarafa baktım.

Karşımda ellerinde kuru odun parçaları tutan  yarı çıplak bir adam duruyordu.

"Majesteleri!"

"Hiç uyanmayacaksın sandım."

Ellerinde ki kuru odunları ateşe atıyordu.

"Ama siz nasıl?"

"Benim atımla, benim kalemden kaçarken seni nasıl bulduğumu mu soruyorsun?"

"Ben... bir açıklama yapmayacağım. Yalan söylemeyeceğim. Evet kaçıyordum."

"Neden?"

"Nedeni çok belli değil mi? benim Mary olduğumu biliyorsunuz. İşte tam bu sebeple kaçtım. Ben yaşamak istiyorum. Kendi krallığımdan da bu yüzden kaçmıştım. Sadece yaşamak için!"

Sessizce beni izliyordu.

"Ama gelin görün işler umduğum gibi olmadı. Bir lanet gibi tekrar aynı şeyleri yaşadım. Bu yerden bile kaçamadım yine. Galiba hayat benim yaşamamı istemiyor."

"Bella, hayır Mary seni öldüreceğimi düşündüren nedir?"

Şaşkınca ona baktım.

"Çünkü ben nefret ettiğiniz düşman krallıkta yaşayan Veliaht Prensin nişanlısıydım."

"Yani?"

"Yani mi? Yani şey beni ajan olarak görmüyor musunuz? size zarar vermek için geldiğimi düşünmediniz mi?"

"Sence ben aptal bir Kral mıyım?

"Ne?"

"Beni o aptal Veliaht Prens ile karıştırma. Sence ben kalemde yaşayan biri hakkında bilgi sahibi değil miyimdir?"

"Beni biliyor muydunuz?"

"Evet başta emin değildim ama sonradan emin oldum."

"İnanamıyorum. Ne zaman?"

"Balodayken kesin bir şekilde emin olmuştum."

"Ama neden hala beni yanınızda tutmaya devam ettiniz?"

"Çünkü gidecek bir yerin olmadığını biliyordum."

Bütün bunları beni düşündüğü için mi yapmıştı?

Üzerimde içlik olduğunu hatırlayıp arkamı döndüm.

"Lütfen bana bakmayın!"

"Merak etme seni yemeyeceğim." Dedi ve kıkırdadı.

Daha fazla utanmıştım.

Şöyle göz ucuyla Kralın üstüne bakmıştım. Pantolonu duruyordu ama üst kısmında gömleği yoktu. O karın kasları ve yara izi. Muazzam bir vücudu vardı.

Utanıp tekrar önüme döndüm.

"Biraz daha ateşin yanına gel. Üşüteceksin."

"Hayır böyle iyiyim."

Pelerinini alıp beni ateşin yanına çekti.

Pelerinini arkamıza örttü. Yanyana duruyorduk artık.

"Tanrım! ne yapıyorsunuz?"

"Vücut ısımız düşerse ölebiliriz. Bana yakın dur."

Kalbim yerinden çıkacaktı sanki...

Tepkisiz bir şekilde ateşi izliyordu.

"Üzgünüm benim yüzümden bu haldesiniz ben ise yakınıyorum sadece..."

"Sorun değil. Sana bir şey olmasını istemediğim için yaptım."

"Teşekkür ederim..."

Bu duygu da neydi. Sanki ilk kez böyle bir şey hissediyordum. Onun yanında kendimi çok güvende hissediyordum.

Sonuçta bu krallıkta Damian yalnızdı. Ne ailesi vardı, ne de bir nişanlısı...

Nişanlısı olmadığına mutlu olmuştum sanki.

Tanrım neler düşünüyorum. Kendine gel Mary!


İçimdeki Canavar (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin