66.Bölüm

105 14 4
                                    

Merhaba arkadaşlar, geç yüklenen bölüm için kusura bakmayın. İlhamımı kaybettiğim için devamını yazmakta zorlandım, ardından Wattpad kapatıldı. Ancak geri dönmek istedim. Hepinizin Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyorum. Sağlıkla kalın; umarım bu bölümü beğenirsiniz. Okuyan herkese teşekkür ederim.

....

Her şey çok güzel ilerliyordu.

Hazırlıklara bende yardım ediyordum. Çok güzel çiçeklerle donatmıştım her yeri.

Sonunda evleniyordum.

Damian toplantıdan toplantıya katılıyordu. Meşgul olduğu için dünden beri görüşememiştik.

İçimi sakin tutarak işe koyuldum.

Tüm hazırlıklar tamamlanıyordu.
Kollarım ağırmaya başlayınca biraz mola verip bahçeye çıktım.

Hava nefis derecede sıcak ve parlaktı.
Gülümseyip esnedim.

Biraz yürüyüşe çıktım. 

Bahçede yürüyüş yaparken düğün hazırlıklarının yorgunluğunu hafiflettim. Çiçeklerin renkleri, güneşin sıcaklığı ve hafif esen rüzgâr, içinde bulunduğum huzuru daha da güzelleştiriyordu. Düşüncelere dalmış bir halde yavaş adımlarla ilerledim. Bu özel günün hayalini o kadar uzun süredir kuruyordum ki, her şeyin kusursuz gitmesini diliyordum.

Bir an durup etrafı seyrederken Damian'ı düşündüm. Onunla paylaştığımız her an, her hatıra, şimdi daha da anlamlıydı. İçimde büyük bir heyecan vardı; onunla sonsuza dek el ele yürüyeceğimiz bir hayata doğru adım atıyorduk.

Ancak düşüncelerim dağılmaya başlamışken, uzaktan gelen bir gürültü duydum. Düğün alanına doğru baktığımda birkaç adamın telaş içinde koşuşturduğunu gördüm. Bir sorun olduğunu hissettim. Derin bir nefes alarak o tarafa doğru yürümeye başladım.

Düğün alanına yaklaştıkça gerginlik içimi sardı. Yanıma yaklaşan bir görevli endişeyle bana döndü. "Hanımefendi, Karşı krallığın veliaht prensi Diablo buraya gelmiş," dedi, sesi titriyordu.

O ismi duymak içimde bir ürpertiye sebep oldu.

Düğün günümde burada ne işi vardı?

Tam bu düşüncelere dalmışken, Damian'ın sesini duydum. Onu kalabalığın arasında gördüğümde, yüzündeki gerginliği ve öfkeyi fark ettim. Damian hızla yanıma geldi. "Mary, Diablo burada. Sanırım sorun çıkarmaya gelmiş."

Bu sözler içimdeki huzuru tamamen bozdu. Diablo'nun gözlerindeki soğuk bakışları, ona her şeyin bittiğini söylediğimde yüzündeki o inatçı ifadeyi hatırladım. Bir anda tekrar burada, düğünümü mahvetmeye gelen biri olarak karşımdaydı.

Damian yanı başımda dururken kendimi güvende hissettim, ama yine de içimde büyük bir korku vardı. Birlikte düğün alanının girişine doğru ilerledik. Diablo ve askerleri oradaydı; elleri kılıçlarında, her an bir şey yapmaya hazır gibi duruyorlardı.

Diablo, bizi gördüğünde yüzünde alaycı bir gülümsemeyle yaklaştı. "Ah, Mary," dedi soğukkanlı bir sesle, "beni davet etmeyi unuttun sanırım."

Damian elini sıkıca tuttu, yüzünde kararlı bir ifade vardı. "Bu gece bizim özel günümüz, Diablo. Mary'nin huzurunu bozmanı istemiyorum. Git buradan."

Ancak Diablo alaycı bir kahkaha attı. "Mary bana ait olmalıydı," diye fısıldadı, sesi hınç doluydu. "Sen bu mutluluğu hak etmiyorsun, Damian. Mary, sen de öyle..."

Tanrım! bu Diablo kafayı mı yemiş? Mary'i aldatan her türlü eziyetleri eden o değil miydi? şimdi ne hakla ne yüzle gelmiş? bide ona ait olmalıymışım zırvalığını söylüyor. O anda, etrafımızda tansiyon yükselmeye başladı. Bu beni korkutmuştu. Diablo'nun askerleri bir adım öne çıktı, çevredeki herkes korkuyla geri çekildi. Damian kılıcını çekti, ben de elime geçen ilk şeyi sıkıca tuttum, ama kalbim korkuyla atıyordu. Diablo ile yüz yüze geldiğimizde, Damian'ın cesareti bana güç verdi.

"Bu geceyi mahvedemeyeceksin, Diablo" dedim soğukkanlı bir sesle. "Artık geçmiştesin. Damian'la yeni bir hayat kuruyorum, ve sen bu hayalin bir parçası olamazsın. Defol git metresinin yanına!"

Diablo bir an duraksadı, ama yüzündeki öfke geçmedi. Sonra hızla Damian'a döndü ve kılıcını çekerek üzerine yürüdü. İkisi, düğün alanında karşı karşıya geldi ve gerilim doruğa çıktı. Damian kendinden emin adımlarla duruşunu korurken, Diablo ise öfke dolu hamlelerle saldırıyordu.

Çarpışmaları hızlandıkça, etraftaki herkes sessizce izliyordu. Kalbim korkuyla çarpıyordu; her bir darbede nefesim kesiliyordu. Damian'ın gözlerindeki kararlılık, Diablo'nun ise hırsı ve öfkesi arasında geçen bu düello, kaderimizi belirleyecek gibiydi.

Sonunda Damian, Diabloyu yere serdi. Derin bir nefes alarak kılıcını indirdi. Diablo yenilmiş bir halde yerde yatarken, yüzündeki öfke yerini çaresiz bir ifadeye bırakmıştı. Damian, Diabloya bakarak sert bir sesle, "Bitti, Diablo," dedi.

Diablo, gururu kırılmış halde ayağa kalktı ve askerlerine gitmeleri için işaret verdi. Ardından son bir bakış attı; yüzünde yenilgiyi kabullenmenin acısı vardı. Sonunda arkasını dönüp çekip gitti.

Damian yanıma döndüğünde derin bir rahatlama hissettim. Artık gecenin huzuru yeniden geri dönmüştü. Damian'ın ellerini sımsıkı tuttum ve gözlerimizin içine baktık. "Artık her şey arkamızda kaldı," dedi Damian, bana gülümseyerek. "Bu geceyi ve hayatımızı kimse mahvedemeyecek."

Onun bu sözüyle içime büyük bir huzur doldu. O an, Damian'ın yanında tüm zorlukları aşabileceğimizi, hiçbir şeyin bu bağı yıkamayacağını hissettim. Gözlerimizin içinde, aşkımızın gücünü gördük.



İçimdeki Canavar (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin