Huginn ve Muninn (Kısım III)

183 58 16
                                    

"Güçlendiriciyi bulamıyorum,"

     "Koyduğuma eminim, iyice bak." 

      "Yok işte, Rogue!" Evelyn, birkaç kasanın daha kapağını araladı. "Kapak kilitleri neden açık?" Doğruldu ve etrafa bakındı. Rulsomnialı ve Unleximalılar da birbirlerine bakıyorlardı. 

      "Bir de ben bakayım," dedi Rogue ve nazikçe Evelyn'in kasa yığını önünden çekti. Kasaları ne kadar ararsa arasın eksik olanları bulamadı. Hatta daha da fazla eksik olduğunu fark etti. "Bu işte bir tuhaflık var," 

       Casey, o sıra yığının ortasından gelen tıkırtı seslerini dinliyordu. Kollarını göğsünden indirdi ve kasalara doğru yürüdü. Aymira, Rogue ve Evelyn ne yaptığını anlamaya çalışırken, yığının üstündeki kasaları indirmeye başladı. Ortada kalan boşlukta, elinde tuttuğu parlak kabloların yarısını cebine sokmuş Arashi'yi gördü. Tahmin ettiği gibi tuhaflık, Arashi'den başka bir şey değildi. Kolunu uzattı ve beyaz elbisesinin sırtından tutarak Arashi'yi havaya kaldırdı. 

     "Onlar ateşleyicinin kabloları mı, ben mi yanlış görüyorum?" dedi Rogue ve Casey'nin yanına ilerledi. 

     "Güçlendirici dediğiniz aletin yapısı parlak mı?" diye sordu Casey. Rogue kafasını sallayınca, Arashi'yi göz hizasına indirdi. "Bu yığından her ne aldıysan," 

      Arashi, homurdanıp yüzünü buruşturdu, 

      "Hemen geri bırak." 

       Arashi, daha da homurdandı, bir kısmı hala dışarıda olan kabloları cebine sokmaya çalıştı.

       "O kabloların boyu yirmi metre. Bu nasıl mümkün olur?" dedi Evelyn, şaşkınlıkla. 

       Casey derin bir nefes verdi. "Toplayıcı orman iblisi ve bir hırsızsan, gayet mümkün." Arashi'nin iki bacağını tuttu ve havaya kaldırıp tepe aşağı sallamaya başladı. 

     Arashi'nin homurdanmaları ufak çığlıklara dönüşürken, cebine attığı birkaç mum, metal bir küllük ve kırık bir tesisat borusu etrafa saçıldı. Casey salladıkça çınlamalar, kütürtüler ve Arashi'nin homurtuları arttı. Aymira, ayaklarının dibine yuvarlanan araba direksiyonuna bakarken, Arashi'nin cebinden birbirine bitişik iki uzun tüp görünümlü bir nesne düştü. 

    Rogue ileri atıldı ve kumda duran, pürüzsüz yüzeyinin üstünde yeşil-mor parıltılar saçan güçlendiriciyi kavradı. "İşte, aradıklarımızdan biri bu." 

     Casey, Arashi'yi sallamaya devam ederken, Aymira'ya bakıp gülümsediğini fark etti. Kolları durdu ve Arashi'yi tekrar göz hizasına kaldırdı. Aymira'ya bakıp, "Konuşmayı dene, aldıklarını geri bırakmasını söyle." dedi. 

       Aymira, birkaç cümle söyledi. Fakat Arashi anlamamış gibi yüzüne bakmaya devam etti. Aniden beliren içgüdüsüyle gözlerini kapattı ve parmakları Arashi'nin küçük parmaklarını kavradı. Zihninde bilmediği fakat anladığı bir dil konuşan bir tür ses belirdi. İsteğini tuhaf dille söyleyip gözlerini açtı. Aynı anda Arashi tepe aşağı durmaya devam ederken cebine soktuklarını tek tek çıkartmaya başladı. 

     "Ona ne söyledin?" diye sordu Casey. Kısık gözlerle Arashi'nin kendi isteğiyle ceplerini boşaltmasını izliyordu. 

     "Bilmiyorum. Sadece düşündüm." dedi Aymira ve Casey'ye baktı. "Arashi'yi yere bırak istersen." 

       Casey, Arashi'yi yavaşça yere bıraktı. Birkaç dakika içinde etrafı kasalardan aldığı nesnelerle doldu. 

        "Kasaları topladıktan sonra bahsettiğin mekâna gidelim." dedi Rogue, Arashi'ye kısık gözlerle bakarken.  

(KYS) Kızıl Tahtlar 2: Savaş (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin