Selam, nasılsınız?
Her Salı olduğu gibi bugün de buradayız, yıldızı mutlaka parlatın olur mu?
BÖLÜM 10
MAVİ BÖLGE
Kunter'in saçlarımın arasına karışan nefesi tenime değdiğinde titreyen nefesimi bastırıp, derin bir nefes aldım ve dirseğimi sertçe arkaya doğru ittim. Dirseğim karnına denk geldiğinde inleyerek geri çekildi. Bu fırsattan yararlanıp kapının kilidini çevirmek için uzandım ama karanlık yüzünden direkt bulamadım. Parmak uçlarım kapının üzerinde dolandı, önce kapının kulpunu buldum ve hemen ardından kilidi. Kilidi çevireceğim sırada Kunter belimden yakaladı ve beni kendiyle birlikte aniden geriye çekti.
Nefesim bile kursağımda kalmıştı.
"Gri Hanım, nereye gidiyorsunuz?"
Ona cevap vermeyip karnımın üzerindeki eline uzandım ve itmeye çalıştım. Ben itmeye çalıştıkça daha sıkı tuttu. Benim ondan kurtulmaya çalışmam onu zevke getirmiş gibi kulağımın dibinde kıkırdadı.
"Hayvan herif." diye bağırarak ayağımı kaldırdım ve bacağına geçirdim. Lakin ayağımda ayakkabı olmadığı için pek etkisi olmamıştı. Bu onu daha da güldürmüştü.
"Siyah Bölge seni çok özledi."
"Si-" Küfür edeceğimi anlamış gibi bir anda elini ağzımın üzerine kapatıp beni susturdu. Bu şehirdeki insanlar benim asabımı çok fena bozuyorlardı. Avucunun içini ısırdığımda elini bir hışımla geri çekti.
"Ne ara bu kadar vahşi bir kadın oldun sen?"
Elimi kaldırdım ve arkaya doğru uzattım. Karanlığın içinde, görmesem bile gri saçlarını anında yakaladım. Saçından çektiğim anda inledi ve belimdeki elini geri çekti. Ona doğru dönerek saçını aşağı doğru çektim. Gözlerim biraz olsun karanlığa alışmıştı, onun hemen önümde neredeyse diz çöker bir halde olduğunu görünce keyifle sırıttım.
"Sana saçlarının bir gün elimde kalacağını söylemiştim."
"Gri Hanım ne yapıyorsunuz?" dedi inlemelerinin arasından. Elimi tuttu ama çekmesine izin vermedim. O elimi saçlarından kurtarmaya çalıştıkça da daha çok çektim. "Devrim dur Devrim."
"Sen durmadın!" diye bağırdım ve daha çok çektim, bütün hıncımı şimdi saçlarından çıkarıyordum. "Ne senin bölgende, ne senin yanında, ne de senin yancın olmak istedim ama sen bir türlü durmadın."
"Ben duramazdım ama sen dur." diyerek bir anda bileklerimden yakaladı, saniyeler içerisinde önümde yükseldiğinde neredeyse parmak uçlarımda durmak zorunda kalmıştım çünkü boyu fazlasıyla uzun kalmıştı. "Dur tamam, saçlarımın ne günahı var Gri Hanım?"
Mavi gözleri karanlıkta parladı. Bana büyük bir ciddiyetin yanı sıra saçlarını bırakmam için yalvarır gibi bakıyordu. Yine de ona kanmadım, saçlarını bırakmadım ve çekebildiğim kadar çektim. Bu hareketimle birlikte nefesini bıkkın bir tavırla dışarı bıraktı ve bir anda beni ileri itip sırtımı kapıya yasladı.
"Durmayacak mısın?"
"Durmayacağım." dedim inatla, durmam için bir sebep yoktu. Ancak öldürürse dururdum ama belli ki beni öldürmek gibi bir niyeti yoktu. Ne demişti, sana nasıl kıyarım.
"Peki, sen kaşındın." diyerek bir anda yüzünü yüzüme yaklaştırdığında ve parlayan gözleri gözlerimden çekilip dudaklarıma doğru kaydığında aniden saçlarını bıraktım ve bir hışımla yere eğildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEYL: KÖTÜLERİN ŞEHRİ
Novela JuvenilSadece kötülerin var olduğu bir şehirde hayatta kalabilir misin? Yekta kendini bir cesedin başında, elleri kanlı bir halde bulduğunda kötülük onun yakalarına yapışmıştı. Bir katil iyi insanların arasında yaşamını sürdürüp onların hayat kalitesini ma...