23 | Yekta Akay

11.7K 1.3K 2.2K
                                    

HELLÖ! BİZ GELDİK🥂

Nasılsınız?

Sizi özledim, sahiden... Yorumlarınızı, varlığınızı🥺

Bu bir ayda ben sizden epey ileriye geçtim, yazdım. Şimdi sıra siz de, okuyun bakalım✍🏻

Bu bölümü giriş gibi düşünebilirsiniz🤤

✨Bol bol yorum yapmayı, satır aralarını doldurmayı ve yıldızı parlatmayı unutmayın✨

BÖLÜM 23

YEKTA AKAY

Tam olarak Yekta Akay olduğum an, felaketlerin tamamının üzerime yığıldığı andı. Son zamanlarda hayatım hakkında birçok eksik parçayı tamamlamıştım ve tamamen tamamlandığım konusunda kendimi kandırmaya başlamıştım. Oysaki en büyük iki parçayı bir türlü hatırlayamamıştım.

Neydi bütün bunları hatırlamama neden olan? Bir anda, birer tokat gibi yüzüme çarpan anıların içine yuvarlanmama sebep olan neydi? Çok güçlü bir büyü gibi duruyordu ya da en büyük zayıflığımın açtığı yaralardan dışarı sızmışlardı.

Annem...

Bir masum olmamı tamamen geçtim ama annem...

Haftalardır, burada geçirdiğim her an annemle konuşabilmenin ve onu yeniden görebilmenin hayalini kurmuştum. Çünkü aptal zihnim işkence gördüğümde benden en kötü anılarımı da çekip almıştı. Annemin öldüğünü unutacak kadar acımasızca cezalandırılmıştım.

Küçük bir kızken, ergenliğimde ya da kendi ayaklarımın üzerinde duracak kadar büyüdüğümde bile anneme büyük, kuvvetli bir bağla bağlıydım. Ailesinden kopmak için çırpınan arkadaşlarımın aksine annemle daha nasıl yakın olabilirim, onunla daha fazla nasıl vakit geçirebilirim diye düşünürdüm. Akşamları onunla bahçede oturmayı, bu yaşımda bile ağaca tırmandığım için azar yemeyi çok seviyordum. Yine de her seferinde insanlara duymadığım özlem duygusuyla göğsüm kabarırdı. Çünkü ben hiç annemden ayrı kalmamıştım. Ondan ayrı kalınca ve aslında onu kaybedince özlem duygusunun ne demek olduğunu öğrenmiştim.

Her şey o feci güne kadardı. Benim annemden başka kimsem yoktu. Yirmi bir yaşındaydım, olduğum durumdan o kadar mutluydum ki okula hoplaya zıplaya gider, derslerimi dikkatle dinler ve yine aynı şekilde eve dönerdim. Enerjim bitmezdi, sürekli çalışır ve her fırsatta eğlenirdim.

Zamanımın çoğunu annemle geçirirdim. Okul dışında ve eğer annem çalışmıyorsa mutlaka birlikte olurduk. O benim hem annem hem babam olmuştu. Bu yüzden onu her çocuğun aksine iki kez seviyordum ve bu öyle büyüleyici bir şeydi ki ileride onu kaybedeceğimi düşündüğümde gözlerim çarçabuk dolardı.

Onu bu kadar çabuk kaybedeceğimi hiç düşünmemiştim. Hayat ya, nereden vuracağını hep çok iyi biliyordu. Kime en çok değer verirsen onu senden bir şekilde, en hızlı haliyle alıyordu.

Annemi benden alan kafası karışık bir gencin hatası olmuştu. Bunu duyduğum andan sonrası benim için travma gibi. Polisler şikayetçi olup olmadığımı, yüzleşmek isteyip istemediğimi sorduklarında bir süre tek yaptığım öfke saçan gözlerimi üzerlerine dikmek olmuştu.

Bende isterdim annemi öldüren genç ama şuursuz insanla tanışmak. Fakat bunu yapacak olursam sinirlerime hâkim olamayacağımı ya da söyledikleri kadar genç ise saf suratına kanacağımı düşündüm. Bu yüzden yalnızca cezasını çekmesini istediğimi söylemekle yetindim, sonra da annemin cenaze işlemleriyle uğraştım. Ben annemi defnederken o çoktan kötülerin şehrine adımlarını atmıştı bile. Dönüp bakmadım, araştırmadım, düşünmek bile istemedim.

VEYL: KÖTÜLERİN ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin