Hellö! Hazır mısınız?
Bu çok uzun bir bölüm :)))
Çoğu soru işareti önceki bölümlerde cevabını bulmuştu zaten. Burada birkaç soru işaretinin de cevabını bulup, her karakterin sonunu öğrenip bitireceğiz aslında. Onlar yaşadı ben yazdım. Bu yüzden sonun doğru olup olmadığını tartışmayacağım bile. Bunu seçen onlar, onlarla kavga edin eğer farklı bir son tercihinizse ajdhasjkfhjkfha
Burada son kez buluşuyoruz. Son kez satır aralarını yorumlarınızla doldurmayı ve yıldızı parlatmayı unutmayın olur mu 🥹
İyi okumalar🧚🏻♀️
VEYL
KÖTÜLERİN ŞEHRİ
FİNAL
Kötülerin Şehri'ne geri dönmenin hiçbir yolu yoktu.
Bütün yollar kapatılmış, önüne aşılmaz engeller çekilmişti.
Suç işlesem dahi Kötülerin Şehri'ne değil başka bir adaya gönderilecektim.
Koray'la bir yol bulmaya çalıştık. O da benim gibi Kötülerin Şehri'ne geri girmemin içerideki savaşı durdurmanın tek yolu olduğunu düşünüyordu. O, Devin'i kurtarmak istiyordu. Ben ise önce Kunter'i, ardından içerideki çetrefilli dostluklarımı. İyi ya da kötü, kurtarabileceğim herkesi. Artık dostum olarak görmesem de Devin'i de. Ondan nefret etsem de ölmesini istemiyorum. Ölümle cebelleşmesini istedim ama gerçekten ölmesini hiçbir zaman istemedim.
Kötülerin Şehri yanarken, ciddi anlamda yanarken ben öyle karşı kıyıdan adayı izliyordum. Şehir yangın yerine dönmüş, İstanbul'daki insanları kıyıya dökmüştü. İçeride bir vahşet yaşanıyordu. Şehirdeki bütün düzenin yıkıldığı yetmemiş gibi şimdi de içeride ne var ne yoksa yanıyordu. Şehirden yükselen kara dumanlar gökyüzünü griye boyamıştı.
Bunlara rağmen... Bütün bunlara rağmen kimse onlara yardım etmiyordu. Kimse içeridekilerin kurtarmaya çalışmıyordu. Kendileri yaptılar kendileri düzeltsinler, deniyordu.
Bunun dikkat çekmek için yapıldığı düşünülüyordu. Giriş çıkışlar kapatıldığı ve ölüme terk edildikleri için dikkat çekmeye çalışıyorlardı.
Oysa ben bunun dikkat çekmek için yapılmadığını çok iyi biliyordum. O şehir gerçekten yanıyordu ve yok olmak üzereydi. Elimdense hiçbir şey gelmiyordu. Hiçbir şey yapamıyordum.
İstanbul'da, Kötülerin Şehri'nin karşı kıyısında ben hiçbir şeydim. Burada hiçbir gücüm yoktu. Orada koca bir adayı yönetebiliyor, düzeni yıkıp bir bölge kurabiliyordum ama burada yalnızca nefes alan sıradan bir insandım. Neredeyse sıradan bir insan.
Kötülerin Şehri'ne bir geminin gitmesi için direniş başlattım. Mahkumların aileleri, sevdikleri öncelikli katılanlar oldu. Ardından insanlar attığımız nidalardan etkilenmeye başladılar. Birdik, yüzlerce olduk. Yüzlerce, binlerce oldu.
Kötülerin Şehri savaş alanıysa şimdi de İstanbul sokakları bu savaşı durdurmak için ayağa kalkan insanlarla dolup taşmış durumdaydı. Biz savaşmıyorduk ama bu savaşı durdurmaları için devlete en yüksek tonda, en yüksek sesimizle haykırıyorduk.
Onlara yardım edin, diyorduk.
Onları kurtarın.
Onlara bir şans daha verin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEYL: KÖTÜLERİN ŞEHRİ
Ficção AdolescenteSadece kötülerin var olduğu bir şehirde hayatta kalabilir misin? Yekta kendini bir cesedin başında, elleri kanlı bir halde bulduğunda kötülük onun yakalarına yapışmıştı. Bir katil iyi insanların arasında yaşamını sürdürüp onların hayat kalitesini ma...