Selam selam! Nasılsınız?
17 Numara'nın özel bölümüyle uğraşırken neredeyseeee bölümü yayımlamayı unutuyordum...
Satır aralarına yorumlarınızı bırakmayı ve oy vermeyi lütfen unutmayın. Teşekkürler❤
VEYL
BÖLÜM 27
GEMİ GELECEK
"Affet beni." diye fısıldadı dudaklarıma. Fısıldarken hareket eden dudakları dudaklarımın üzerinde hareket ettikçe geri çekilmek benim için dayanılmaz bir hal aldı.
Kunter'in içinde, çocukluğunu sakladığı yerde iyi bir adam olduğunu biliyordum. O iyi adamı, çocuğu herkese karşı savunurdum ama o kötü adamını karşıma dikip bana engeller oluşturmuş, bütün iyi niyetimi paramparça etmişti.
Onu beni buraya tıkılmaya mecbur bıraktığı için affedemezdim, yalnız kalmak istemediği için yaralı yanını affedebilirdim sadece. Yine yaralarını kapatmayı öğrenememiş bir adamın, onun gibi yaralı birinin ruhunu öldürecek hamleler yapmasının benim tarafımdan affedilebilir bir tarafı yoktu.
Öpmek istediğim dudaklarına fısıldadım. "Affedemem."
Parmak uçlarımı hafif göğsüne bastırarak onu kendimden ittim. Ancak o an gözlerimi kaldırıp gözlerine bakabildim. Sadece birkaç saniye ama o birkaç saniye bile ifadesini zihnime kazımama yeterli olmuştu.
Hayal kırıklığıyla çöken omuzlar, ifadesini sabit tutmak için hafif çatılan kaşlar, aralanmak için an kollayan ama sıkıca birbirine bastırılmış dudaklar, her şeyi görmek ister gibi kocaman açılmış mavi gözler... Yenilmişliğin ezgileri yüzünün her noktasından yükseliyordu.
Bir kere daha yalnız kalmış hissediyordu, biliyordum. Bir kez daha kabul görmedim, bir kez daha itildim, bir kez daha sevilmedim, bir kez daha vazgeçilen oldum... Onu artık düşüncelerini okuyabilecek kadar iyi tanıyordum sanki ve sanırım aslında canımı yakan buydu. Tam her şey iyi olmuşken karşıma içindeki kötü adamı dikmesini kabullenemiyordum.
Parmak uçlarım göğsünde kayarak aşağı indi ve ondan uzaklaştı. Elimi çeker çekmez ardıma döndüm, onunla daha fazla göz göze kalmak istemedim. Gözlerine bakıp hayal kırıklığında, hüznünde boğulmak istemiyordum çünkü ben bu şehirden çıkmak için çırpınırken önüme engeller çıkaran Kunter'i, Siyah bölgenin öncüsünü böyle gördüğüm için sevinmek yerine maalesef ki boğuluyordum.
Ardıma döndüğüm an kapıya ilerleyip çıkıp gitmek istedim. Buradan ne kadar hızlı uzaklaşırsam benim için o kadar iyiydi. Fakat düşündüğüm gibi olmadı. Kunter, onun üzerinden çektiğim parmaklarımı kavradı ve hemen ardından elini belime dolayarak beni bir hışımla kendine çekti. Göğsüm onun göğsüne çarptığında bunu beklemediğim için afallamış bir haldeydim. Zaten alkol yüzünden kafam allak bullaktı, o beni bir anda döndürüp kendine çekince nevrim dönmüştü.
"Sana söz veriyorum şehirden çıkmak istiyorsan çıkacaksın." Mavi gözleri kahverengilerime değerken gözlerimi kırpamadım bile. "Ne Amber ne başka öncü ne halk ne de askerler. O gemi kıyıya gelecek, sen bineceksin ve gidip ifade vereceksin. Sonra hayatına devam edebilirsin ve altı yılı doldurmadan buradan çıkarım, sana gelirim ve sen de bana Sufle yaparsın. Olmaz mı, Yekta?" Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve burnunun ucunu burnuma sürttü. "Olmaz mı, Gri Hanım?"
"Altı yıl." diye mırıldandığımda başını hafif yana eğmişti. Dudaklarımızın arasındaki santimler başımı döndürüyordu. "Altı yıl seni bekleyeceğimi sana düşündüren ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEYL: KÖTÜLERİN ŞEHRİ
Roman pour AdolescentsSadece kötülerin var olduğu bir şehirde hayatta kalabilir misin? Yekta kendini bir cesedin başında, elleri kanlı bir halde bulduğunda kötülük onun yakalarına yapışmıştı. Bir katil iyi insanların arasında yaşamını sürdürüp onların hayat kalitesini ma...