Hellö! Nasılsınız?
Ne ara dokuzuncu bölüme geldik, anlamadım vallahi. İyi miyiz?
Yeni kapak nasıl olmuş?
Yıldızı parlatmadan geçmeyinღ
BÖLÜM 9
BU GECE BİR GRİ ÖLECEK
"Kunter, benim bölgemden birinin daha senin ellerinde can verdiğini görecek olursam yemin olsun kardeş katili olurum!"
Amber'in salona öfkeyle yayılan sesiyle birlikte gözlerimi Asil'den alıp Kunter'e baktım. Amber, ona kulak zarı patlatacak cinsten bir haykırışla bağırmasına rağmen o dudağının kenarından silmediği kıvrımla, ezici bakışlarıyla bana bakmayı sürdürüyordu.
Onun eline düştüğümü, başka çarem olmadığını gözleriyle anlatıyordu.
Ölüm mü daha korkutucuydu yoksa ölümün yanında olmak mı?
"Gri Hanım senin bölgenden biri değil kız kardeşim." dedi Kunter, burnundan derin bir nefes alırken gözlerini zoraki gözlerimden çekip Amber'e baktı, yüzü şimdi daha ciddi bir hal almıştı. "Sana benimle oynama dedim." Asil'e baktı. "Hepinize söyledim."
Asil, ayağa fırladı ve ben onu ilk kez bu kadar öfkeli görüyordum. Alaycıl tavrı tamamen yok olmuştu ve daha da korkuncu, Kunter'in de yok olmuştu.
Asil, Kunter'in yakasına yapışıp onu hemen ardındaki duvara çarptığında Kunter'in dudaklarında korkunç bir gülümseme boy gösterdi. Asil'e engel olmadı, sanki buna gerek bile duymadı. Nasıl bu kadar kendinden emin olabiliyordu bu adam?
"Sana ona dokunmayacaksın dedim." Kunter'i sertçe çekip sırtını duvara çarptı. "Bana söz vermiştin!"
"Söz mü?" Kunter, başını hafif yana eğerken gözlerini üzerime çevirdi. "Kötülerin şehrinde ne sözü?"
Kaşlarını sorarcasına kaldırdığında ona ben de aynı şekilde baktım. Ne demeye çalıştığını bilmiyordum, neden bana baktığını da. Bir şey vardı, bilmediğim bir şey. Kunter ve Asil arasında dönen bir sır.
"Bana bak bana!" Asil, Kunter'in çenesinden kavrayıp yüzünü kendine çevirdi. "Geçmişimize ihanet etmeye devam edecek olursan senin yıkımın olurum Kunter."
Kunter buna esaslı bir kahkaha patlattığı sırada Amber'in ince topuklularının sesi zeminde yankılandı. Bir hışımla onların yanına gittiğinde ben de yerimden usulca kalkmıştım. Herkes fevriydi, ben sakin. Çünkü onlar bir şeyler biliyorlardı, ben ise hiçbir şey.
"Ben yıkımın ta kendisiyim Gri." diye yanıtladı Kunter. Soğuk ve kararlıydı. Onu bu hale ne getirmişti bilmiyordum ama bu kendinden eminliği bana garip hissettirmişti. Amber ve Asil'in telaşının yanında onun bu kendinden eminliği zihnimdeki soru işaretlerinin yanına en büyük soru işaretini eklememe neden olmuştu.
Amber, Kunter'in koluna yapıştı. Gözlerim, gri ve uzun saçlarına kaydı. Kardeşiyle aynı saç rengine sahipti. Birbirlerinden nefret etseler, birbirlerine bu kadar benzemeye çalışırlar mıydı? Farklılıkları bile aynıydı.
"Bölgemden defol git, hemen. Senin yüzünü bir saniye daha görmeye tahammülüm yok. Bu yaptığının bedelini halkın çok fena ödeyecek. Aç kalacaklar, dışlanacaklar ve öncülerinin ne kadar da düşüncesiz olduğunu görecekler. O sadık halkın artık sana sadık olmayacak."
"Yani..." dedi Kunter, elini önce Asil'in eline uzattı ve tutup çekti, yakasını kurtardı. Hemen ardından Amber'in elini tuttu, nazikçe. "Sahip olduğum tek şeyi de elimden alacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEYL: KÖTÜLERİN ŞEHRİ
Teen FictionSadece kötülerin var olduğu bir şehirde hayatta kalabilir misin? Yekta kendini bir cesedin başında, elleri kanlı bir halde bulduğunda kötülük onun yakalarına yapışmıştı. Bir katil iyi insanların arasında yaşamını sürdürüp onların hayat kalitesini ma...