56 | FİNAL KISIM I

5K 514 659
                                    

Hellö! Nasılsınız?

Bu bölümde sürpriz karakterler vaaaar :))) 

Final bölümünün ikinci kısmı fazlasıyla uzun olacağından dolayı iki kısma ayırdım bölümü. Bu kısa olan. Bir nevi hazırlık. İkinci kısmı da haftaya salıya yetiştirmeye çalışıyor olacağım 👀

Yıldızı parlatmayı ve satır aralarını yorumlarınızla doldurmayı lütfen unutmayın. Şimdiden teşekkürler💕

VEYL

KÖTÜLERİN ŞEHRİ

BÖLÜM 56

FİNAL KISIM I

Kim cehennemde yaşamak ister?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kim cehennemde yaşamak ister?

Kandan bir vadi, etrafı cesetlerle dolu ve her yanından can alıcı bir ateş yükselmekte. Kötülük burada bir marifet. Marifetli olsan da yanıyor, yanıyor ve yanıyorsun. Bitmek bilmeyen bir işkence.

Kimse cehennemi cennete tercih etmez.

Aşık olup kalbine söz geçiremeyen kimseler hariç.

Kötülerin Şehri bir cehennemse o cehennem benim evimdi çünkü ev sahibi kalbimi fethetmişti.

Cenneti istemiyordum çünkü onsuz cennet bile acı veriyordu. Sensizlik yalnızlık demek demişti ama bilmiyordu ki artık benim için de onsuzluk yalnızlık demekti.

Bir hastane odasında gözlerimi açtığımda hissizlik her yanımı zehirli bir sarmaşık gibi sarmıştı. Yorgundum, bitkin. Zihnim durgun, ne düşüneceğini bilemez bir halde.

Sanki yaşadığım her şey bir rüyaydı. Kötülerin Şehri, Kunter ve diğer her şey bir rüyadan ibaretti. Dünyanın tersi, Kötülerin Şehri'ydi ve ben derin bir uykudayken oraya hapsolmuştum.

Yutkunmayı denediğimde boğazıma bir acı saplandı ve yutkunamadım. Nefeslerim düğüm olup boğazıma dizildi.

Çığlık atmaktan bu hale gelmemişti boğazım. Kan kusmaktan, zehir atmaktan bu hale gelmişti. Her şey kopuk kopuk, toparlamakta zorlanıyorum. Gemide kan kustuğumu, birkaç kez sanrıyla gerçeği ayırt edemeyecek hale geldiğimi ve delirmiş gibi göründüğümü, zehirlendiğim anlaşıldığında doğrudan hastaneye getirildiğimi hatırladım.

Kıyıya, Kötülerin Şehri'ndeki kıyıya değil, İstanbul'daki kıyıya ayak bastığımı ve ayaklarım zemine değer değmez dizlerimin üzerine yığıldığımı hatırlıyorum. Sonrası yok, sonrası bu andan ibaret.

Her şey takip edemediğim bir hızda ilerledi. Hastane yatağında gözlerimi araladığım anda nasıl olduğum dahi sorulmadan hastaneden çıkarıldım ve asıl götürülmem gereken yere, emniyete götürüldüm. Dudaklarımı aralayacak gücü kendimde bulamamama rağmen beni ifade vermeye zorladılar. Karşı koymadım, ayak uydurdum. Esin'in Caner'i sırtından bıçakladığını ve o anki şokla bıçağı Caner'in sırtından çekip çıkardığımı hatırladığım söylemekle yetindim. Bir kamera kaydı, Esin'i ve Caner'i Kunter'in tuttuğuna dair mesaj ve arama kayıtları yeterli oldu.

VEYL: KÖTÜLERİN ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin