1. Bölüm

7K 330 112
                                    

Medya: Çakır.

Önümdeki çiçekleri sularken telefonuma gelen bildirim ile yüzümü buruşturdum.

Genelde hep telefonla uğraştığım zaman bildirim gelirdi zaten..

Suyu kenara bırakıp çamuru elimle telefonu tutarken gelen bildirimle yüzümü buruşrurdum.

Dünya bir kaç gündür büyük bir kaos'un içerisindeydi. Japonya'da patlak veren bir virüs herkesin dilindeydi.

Ben ise hâlâ şehir merkezinden biraz uzak olan evimde her şeyden habersiz yaşıyordum.

Üniversiteden zar zor mezun olduktan sonra evden çalışmaya başlamıştım.

Kendime tuttuğum müstakil dairede tek başıma yaşarken sadece yiyecek bir şeyler almak için dışarı çıkıyordum. Bu sebeble buradaki insanlara bir bağ kuramamıştım.

Telefonu kenara bırakınca çiçeklerime geri döndüm. Bu yalnız yaşamımdaki belki de tek arkadaşlarımdılar.

Gözlerim refleks olarak bahçeye takılınca gözlerimi sonuna kadar açmam bir oldu. Sibirya kurdu bir köpek bahçeye koşarak geliyordu.

Ben ne olduğunu kestirmeye kalkarken, bahçeye girip çiçekleri ezmeye başlaması ile endişe dolu bir nefes verdim.

Hemen köpeğe doğru koşarken "Hayır, yapma. Git buradan!" Diye sertçe uyardım.

Köpeğin birden durup bana bakması ile olduğum yerde kitlendim. Şuan gözlerimin içine bakarken hırlıyordu. Büyük ihtimalle ona kızmamdan hoşlanmamıştı.

"Max, buraya gel!" Diye bir ses duymamla başımı sesin geldiği yöne doğru çevirdim.

Benden epey uzun olan bir adam köpeğe sinir dolu bakışlar atıyordu. Köpek onun sesini duyar duymaz yanına doğru gitti.

Yapılı vücudu ve esmer teni, sarı saçları ve mavi gözleri epey yakışıklı duruyordu. Kendisine dikkat eden bir adamdı belli ki.

Ben gördüğüm görüntü karşısında yutkunurken, başımı dikleştirdim

"Sen misin bu köpeğin sahibi?" Diye sormamla bakışları bu sefer bana döndü.

"Evet, benim. Bir sorun mu var?" Diye sormasıyla "Köpeğin çiceklerimi ezdi." Dedim.

"Yeni tohum alırım sana." Diye anında karşılık vermesiyle kaşlarım çatıldı "Önemli olan tohum alman değil, ben bu çiçeklere emek verdim ve bir manevi değer kattım. Köpeğin sayesinde artık yoklar." Dedim.

"Tamam, özür dilerim. Kaybını neyle karşılayabilirim?" Diye sorunca "Daha fazla kayıba mâl olmadan." Diye huysuzca cevap verdim.

"Merak etme, köpeğim bir daha bahçene girmez. Ona bu emri ben verdim." Demesiyle kafamı neden anlamında salladım.

"O gün markete giderken bunu düşürmüşsün." Demesiyle elini cebine attı ve kredimi kartımı çıkarttı.

Gözlerim şokla açılmıştı, ben o kartı evde neredeyse 2 gündür arıyordum.

Bahçeden çıkıp yanına doğru ilerlemeye başladım. Bir yandan da toz olan elimi çırpıyordum.

İstilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin