Medya: Çakır.
Dışarıdaki korkunç fırtınaya bakarken istemizce dudaklarımı ısırıdım.
Bakışlarım beresini giyen adama döndüğü zaman "Gitmiyorsun." Dedim anında.
Mavi gözleri bana dönerken, sarı kaşları çatıldı.
"Bir şey mi oldu?" Diye sorduğu zaman "Dışarıyı görmüyor musun?" Diye sordum hafif sinirlenerek.
"Ama anten..." Demişti ki "Başlarım antenine şimdi, dışarıda kıyamet kopuyor sen anten diyorsun." Dedim dişlerimin arasından.
Mavi gözlerini bana kitlemiş bir şekilde bakarken "Televizyonda bir şey mi varda izliyoruz sanki? Ha olsa bile canından değerli mi?" Diye tekrar ona dönerek sormamla dudaklarının kenarının kıvrıldığını gördüm.
Gözlerimi mavi gözlerine kitlerken, "Ben çok kar fırtınaları gördüm biliyor musun?" Dedi gözlerini gözlerimden çekmezken.
"Bundan çok daha şiddetlileri altında askeri eğitim verdim." Diye eklerken gözleri hâlâ gözlerimdeydi.
"O şiddetli fırtınalar ardından bile sağ çıktım ama senin o gözlerin arasından sağ çıkamadım." Diye konuşunca istemizce tüylerim diken diken oldu.
Bana doğru bir adım atarken, başındaki bereyi çıkarttı ve kenara bıraktı.
Ellerini kollarıma atarken, beni kendine çekti. Anında kendimi ona teslim ederken yapılı kolları arasına beni aldı ve saçlarıma bir öpücük kondurdu.
Kokumu içine çekerken, gözlerini kapattı ve öpüşünü derinleştirdi.
"İyi varsın, sahip olabileceğim en güzel şeysin." Dediği zaman bakışlarım ona döndü.
"Gitmiyorsun değil mi?" Diye direnerek sorduğum şeye karşı yüzünde bir gülümseme oluştu.
"Gitmiyorum, seninle burada kalıyorum." Dediği zaman dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Peki, acıktın mı?" Diye sormamla ayrıldık. O kollarını beni tekrar sarmak ister gibi uzatırken ben yine de uzaklaştım.
Gözleri gözlerime dönerken kafasını yavaşça salladı ve başını eğdi.
"Tamam, ne yapayım sana?" Diye sorduğum zaman başkaları tekrar beni buldu.
"Fark etmez, sen ne yaparsan yerim." Dediği zaman gülümsememe engel olamadım.
Onun bu düşünceli hâlini izlerken diğer yandan aklımda ona ne pişireceğimi düşünüyordum.
Saniyeler sonra aklıma gelen yemekle "Tamam, sen git salona otur. Ben sana menemen yapayım." Dedim.
"Menemen mi?" Diye sorduğu zaman bakışlarım ona döndü.
"Sevmez misin?" Diye sormama karşın kafasını olumsuz anlamda salladı ve "Severim ve yapmayı da bilirim." Diye yanıtladı.
"Ben yaparım, sen zahmet etme." Dememe karşın "Yardım edeyim bari." Dedi.
Başkalarım ona dönerken, derin bir nefes verdim. Zaten normal günlerde bile bu karda kışta çalışıyordu. Şimdi de ona kıyamamasda o çok istiyordu yardım etmeyi.
"Tamam ama bak sadece benim 'yap' dediklerimi yapacaksın." Dememle hızlıca kafasını mutlulukla salladı.
Mutfağa doğru giderken, direkt önlüğü üzerime giydim.
Çeşmeyi açıp elimi yıkarken, o kapı pervazına yaslanmış bir şekilde beni izliyordu.
Başkalarım yan taraftan ona dönerken "Öyle beklemeyle yardım edilmiyor." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
RomanceÇakır, zamanında komutanlıktan tecil edilen bir adamdır. Talas ise zamanının neredeyse tamamını evinde geçiren biridir. Nereden ve nasıl geldiği belli olmayan bir zombi virüsü dünyayı ele geçirince bu iki adam yollarına beraber devam edeceklerdi. Tü...